HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Üretim Fonksiyonunun Bir Faktörü Olarak Yenilik

MIT'nin ünlü ekonomistlerinden Robert Solow 1956'da üretimin sermaye ve emek girdilerinin doğrusal bir sonucu olduğunu söylüyordu.

A + B = C

(A= Sermaye , B= Emek , C= Ürün)
Bu girdilerin iki katına çıkarılmasının, teorik olarak üretimin iki kat artması ile sonuçlanması bekleniyordu.

2A + 2B = 2C

Sonraki yıllarda emek ve sermaye girdilerinin arttırılması yoluyla üretimde elde edilebilecek artışın bir sınırı olduğu, bu noktadan sonra emek ya da sermaye girdileri arttırılsa bile üretimin sabit kalacağı, hatta artışın devam etmesi halinde üretimde düşüş görüleceğini ortaya koyan "Azalan Kazanımlar Yasası" keşfedildi. Tıpkı bir bardak suda eriyebilecek tuz ya da şeker miktarının bir sınırı olduğu, suyun doyma noktasına ulaştıktan sonra ilave şeker ya da tuz konulsa bile bunun erimeyeceği gibi, bir üretim sürecinin kaldırabileceği bir emek ve sermaye düzeyi olduğu anlaşıldı.

Ancak bu yasaya göre yatırımlar arttıkça karlılığın giderek düşmesi beklenirken Amerika, Japonya ve Avrupa'daki sermaye yatırımlarının geri dönme hızının 20. Yüzyılın ikinci yarısında, ilk yarıya kıyasla daha yüksek düzeylere erişmesi, keza gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasında giderek kapanması gereken uçurumun daha da büyümesi, bu yasanın açıklayamadığı birşeyler olduğunu ortaya koyuyordu.

Sonunda üretim fonksiyonunda "yenilik" faktörünün simgeleyen, ancak yaptığı etkinin doğası henüz kavranamış bulunan bir de "X" bulunması gerektiği anlaşıldı.

A + B + X = C

Buradaki "X" faktörü ile simgelenen yeniliğin teknolojik ilerlemeye ve diğer bilgi türlerinin kullanımına işaret ettiğini anlıyoruz. Yeniliği ölçmek bir yana, ne olduğunu tarif etmek bile bugün için olanaksız gözükmektedir. Üretim sürecinde kullanılmakta olan emek ve sermaye miktarı sabitken üretimde artış sağlayan yeni tasarımları, kısacası daha iyi ürün ya da daha iyi üretim süreci ile sonuçlanan herşeyi bu "yenilik" (innovation) faktörüyle açıklıyoruz. Bu, mevcut üretim hattındaki bir malzemenin daha ucuz, daha estetik ya da daha dayanıklı bir malzeme ile değiştirmek şeklinde olabileceği gibi, yeni bir üretim ya da pazarlama yönteminin devreye sokulması şeklinde de olabilmektedir.

Çağımızda "yenilik " sanayinin dini haline gelmiştir. Onun (yegane sahipleri olmasalar da) en başarılı uygulayıcı olan girişimciler, nadiren durup bir yeniliği nasıl gerçekleştirdikleri üzerinde incelemeler yaparlar. Bu devingen bir süreçtir ve hemen her alanda, herşeyin daha iyisiyle değiştirilebileceği yönündeki çok geniş bir bakış açısına dayanır ve o değişimden değer yaratma arayışı ile beslenir. Bu yenilik teknolojide, kullanılan malzemede, ürün tasarımında, fiyatlarda olabileceği gibi vergide, nüfusta, istihdam ya da eğitim politikasında, hatta jeo-stratejide dahi olabilir.

Yeniliğe insan kaynaklarının kullanımında yaratıcılığın ve gelişmeye odaklanmışlığın ön planda olduğu belirli bir disiplin yoluyla ve belirli bir masraf yapılarak ulaşılmaktadır. Bir üretim girdisi haline getirilen yenilikler ise patentler ve entellektüel mülkiyet hakları yoluyla ya da firmaların ticari sırları olarak korunurlar.

20. Yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen üretim artışının yarısından çoğu, emek ya da sermaye artışından ziyade, "yenilik" faktörü sayesinde gerçekleşmiş bulunmaktadır.

Avusturyalı Ekonomist Joseph Schumpeter ise yenilik faktörünün 50-60 yıl sürelerle tekrarlanan dev endüstriyel dalgalarla Dünya ekonomisine yön verdiğini ve her yeni dalganın kendisinden önceki üretim biçimlerini ve çalışma yöntemlerini ortadan kaldırarak yeni yöntemler ve üretim modelleri getirdiğini ortaya koymuştur.

"Yaratıcı Yıkım" (Creative Destruction) adı verilen bu teoriye göre kullanılan teknolojilerin doygunlaştığı ve yatırımların azaldığı dönemlerde ortaya çıkan yenilik dalgaları yeni atılımlar için gerekli koşulları yaratmakta ve yatırımları arttırarak ekonomik büyümeye yol açmaktadır.

Bu teori ışığında, son 200 yılda yaşanan yenilik dalgaları şöylece sıralanabilir:

Geri - 111 -





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur