HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Sözün gelişi o günlerde meselenin vahametini bu denli net görebilseydim de, tüm korku ve çekingenliğimi bir kenara bırakıp bankanın üst düzey bürokratları hakkında aşağıda belirtilen suçlardan dolayı adli yollara başvursaydım, yolum nereye varırdı dersiniz?


Topladığınızda cezai karşılığı 25 ila 80 yıl arası hapis ve 250,000 ila 750,000 Dolar arasında ağır para cezasına denk gelen bu davalar için öncelikle memurların yargılanması ile ilgili yasal engelleri ne şekilde aşabileceğimi ve dava süresince bankadaki görevime hangi koşullar altında gelip gidebileceğimi, banka koridorlarında ne tür aforoz ya da taciz uygulamalarına maruz kalabileceğimi düşünmek bile yeterince caydırıcı gelmiyor mu?

Bir de sağda solda yüksek mevkilerde dostu olmak şöyle dursun, başı sıkıştığında gidip maddi manevi destek alabileceği akrabalar kategorisinde dahi kimi kimsesi olmayan, evinin kirasını ödeyebilmek ve ailesini geçindirebilmek için o son derece sınırlı maaşa muhtaç birisi olduğunuzu düşünün lütfen... Sıradan bir memurun olağan yaşam koşullarını yansıtan bu ahval içinde avukat tutmak için para nerden bulunacak? Bütün bu hır gür yüzünden evdeki huzurun da allak bullak olmasını kim nasıl önleyecek? Davalarda ya da bankada işler ters gittiğinde, söz gelimi dava süresince işten el çektirilmem halinde ya da hiç hesapta olmayan aksilikler ortaya çıktığında kimden destek aranacak? Davalar bir şekilde kaybedildiğinde benim bankadaki konumum ve kariyerim itibariyle layık görülecek muamele, hitap şekli, görev yeri ve buna benzer dolaylı yöntemlerle ikinci sınıfa indirgenmeme kim nasıl engel olacak?

Diyelim ki herşey yolunda gitti ve usulsüzlük yapanlar yasada belirtilen cezalara çarptırıldılar; o noktadan sonra dahi bu tür dolaylı yollarla ayırımcı, cezalandırıcı ve onur kırıcı durumlara düşmemeyi nasıl garantileyebilir ve eskisinden farksız bir çalışma ortamında bana hiçbir farklı muamele yapılmaksızın görev verilmesini nasıl bekleyebilirim ki?

Bütün bunlarla söylemek istediğim şu ki birileri tüm kural ve yasakları çiğneyip, dümdüz bir çizgi üzerinde yol alarak kişisel sermayesine dönüştürdüğü kamu kaynaklarını geri alabilmek için dürüst insanların kendi takatlarını kat kat aşan bir süreçte labirent misali yollardan geçmeyi ve sonuçta da muhtemelen zararlı çıkmayı göze almaları gerekiyor.

Kısacası, hiçbir kurumsal destek sağlamayıp işi tamamen bireysel cengaverliklere bırakan "salt kanunların varlığı" bu tür soygunları önlemeye yetmiyor!

Geri - 148 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur