HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Evet, evet; kesinlikle eminim ki elimi ayağımı bağlayıp beni sahip olduğum yeteneklerimi kullanamaz hale getiren o görünmez prangamın resmi tamamen böyle bir fotoğrafa benziyordu...

Demir külçeden kocaman bir topun zincirlerle ayak bileklerimize kenetlenmesine ne hacet; idarenin bana tattırdığı o sürekli düşüş hissinden sonra, hele hele kabusu andıran o üç koca yıl boyunca bizzat deneyimlediğim o beş parasızlık, yalnızlık, çaresizlik ve başkalarına muhtaçlık koşullarından sonra, evsiz barksız bir insan fotoğrafı, başıma gelebilecek en kötü şeyin tezahürü olarak ruhuma prangalanmıştı işte...






Şu esirlere dikkatle bir bakın lütfen. Yüzlerinde, duruşlarında, ellerini bir birine kenetleyip adeta "Ben kendi kendimi kendime kilitledim! Sizlere hiç bir zarar veremem! Lütfen canımı bağışlayın! Beni öldürmeyin!" dercesine diz çöküşlerinde korkudan başka ne görebiliyorsunuz? Kim bilir ne kadar çabalamış, canlarını dişlerine takıp uğraşmışlardır bu duruma düşmemek için? Kimbilir ne kadar aç, susuz ve yorgun düşmüşlerdir? Bütün çareler tükenmiş, onlar için bütün yollar kapanmış olmalı ki teslim oluyor, diz çöküp boyun eğerek aman diliyorlar... Hangi pranga, hangi zincir, hangi kelepçe bir insana bunları yaptırabilir?

İnsan ayağına bağlanmış gerçek bir prangayı kanıksayabilir; zamanla onun engelleyici ağırlığına rağmen ne kadar mesafe yürüyebileceğine, onunla neler yapıp neler yapamayacağına ilişkin bir fikir edinir ve fiziksel olarak onunla başetmenin yollarını keşfedip bir süre sonra onunla yaşamaya alışabilir her halde... Hatta bazı şeyleri ona rağmen yapabilmekte ustalaşabilir. En önemlisi, bir gün gelip o prangadan tamamen kurtulma olasığı daima vardır. Bu olasılığın yaşattığı ümitle insan hep o kurtuluş gününü bekleyebilir. O gün gelip pranga ayağından çıkarıldığında da insan, büyük bir heyecan ve sevinçle eski hareket özgürlüğüne geri dönebilir... Oysa ki korkular, hele hele kamu yönetimimizin yapısı gibi, bütünüyle kavranamayan ilişkiler düzeninden ve onun gizli bir biçimde işleyen mekanizmalarından duyulan derin korkular, yaşamınız boyunca yakanızı bırakmayacaktır. Zira insanın tün benliğini kuşatan korkular, onun duygu ve düşünce sisteminin bir parçası haline gelmekte, inisiyatif almaya yönelik her düşünce, daha fikir safhasındayken dahi bu korkuları tetikleyip su yüzüne çıkartmakta ve böylelikle giderek derinleşen korkular onu kendi inisiyatifiyle tek bir adım dahi atamaz hale getirmektedir. Korkulardan oluşan görünmeyen bir pranganın esareti altındaki insan her türlü yeni fikirden, atılımdan ve değişikliklerden kendi kendisini uzak tutmaya öylesine şartlanmış olacaktır ki, görev yeri tamamen değişip bambaşka bir ortamda, bambaşka insanlarla çalışmaya başladığında dahi eski korkuları, onun düşünce ve davranışlarını kontrol edip yönlendirmeye devam edecektir.

Şahsen ben, şimdi Avrupa'nın gözlerden uzak, "cennet parçası" denebilecek doğal güzellikte bir köşesinde, eski görevimden tamamen farklı bir konumda, tamamen farklı insanlarla çalışyorum... Bir yandan Avrupanın en gelişmiş ve en zengin yöresinde her bankacının rüyası denebilecek bir iş ortamında, çağın en ileri noktalarındaki iş hayatına tanıklık ediyor; diğer yandan da göller, nehirler, şelaleler, dağlar, ormanlar ve karla kaplı olmadıkları sürece daima yeşil kalan kırlar arasındaki bu şirin kasabada kah yüzerek, hak bisiklete binip pedal çevirerek, kah uzun yürüyüşlere çıkarak doğanın tadını çıkartıyorum. Fakat sadece işle ilgili konularda değil, kesintisiz bir süreklilik içinde o kötü yıllarımın korkularıyla boğuşuyor zihnim.



Göle sandalla açılmış, gün batımı keyifle kürek çekerken sandalım tonlarca ağırlığındaki o görülmez korkuları çekiyor sanki arkasında... Gökte görüp suda takip ettiğim çizgilerden korkularım sağılıyor... Ben artık korkularla yaşıyorum... Çünkü şimdilik buradayım ama, bu görevim tamamlanınca yine o bildiğim ve hiç sevmediğim ortama dönmekten korkuyorum...

Geri - 157 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur