Fincanın İçindekiler




ŞİİRLER

TURAN BOZKURT
YASEMİN DUMAN
MEHMET GÜNEŞ
VAHAN İSAOĞLU
SEDEF ÖZKAN
UĞUR ERDOĞAN
GÜLCAN TALAY
ÖMER FARUK NAİBOĞLU
ZEKİ YILDIRIM


FOTOGRAFLAR

SERPİL YILDIZ
MEHTAP YILDIZ
LEYLA AYYILDIZ
GÜLENDAM Z. OĞUZ




Dergimizi arkadaşlarına
önermek ister misin?





2 AYLIK KÜLTÜR, EDEBİYAT DERGİSİ






04 Perdede tenin izi
      Selda Tan Özdemir



1895'te Auguste ve Louis Lumiere kardeşler, Paris'te, Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de sinematograf ile ilk gösterilerini yaptıklarında, uzak bir kıtada Afrika vuruşları, Kızılderili ritmi ve Latin etkisi ile birleşen Arjantin pampalarının tınıları, milongaların doğuşunun müjdesini veriyordu. Cervantes'i, Che Guevera'yı, Evita'yı, Borges'i, Cortazar'ı, Puig'i doğuran Arjantin toprakları, evrene en tutkulu armağanı olacak bir müzik türüne kucak açmıştı: Tango... İlk yıllarda ucuz şarapların, köhne barların, derin yalnızlıkların ortağı olan tango; göçmenlerin, kent yoksullarının, evsizlerin, evinden uzaktakilerin ve kimsesizlerin ritmi olmuştu... Buenos Aires'teki kenar mahalleler, sakin avlular, mütevazı sokaklardaki mütevazı evler ve kafelerde, bu çağrısı loş müzik yankılanıyordu.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

12 Ondördüncü - Tarkan İkizler

Ben onbeşinciyim. Evet size telefonu ben ettim.
Ve beni kolayca bulup hastaneye yetiştirmeniz için kapıyı da ben açık bıraktım.

Daha önce tuttuğum notlardan (ve ses kayıtlarından birleştirerek hazırladığım, bir itiraf mektubu sayılabilecek) buraya eklediğim, aşağıda yazdığım her şeyi kabul ediyorum:

Bir haftadan beri her akşam, şu sersemi içtiği meyhanede bulup diğerleri gibi evine kadar takip ediyorum. ilk olarak, yine böyle işten çıktığım bir akşam rastlamıştım ona. Herhalde o akşam da yine böyle üzgün ve her zaman ki gibi canım sıkkın olacaktı ki başım önde, farkında olmadan yere baka baka yürüyordum.

(Bu yere baka baka yürüme de kazadan sonra kurtulamadığım bir alışkanlık olarak kaldı bende.)
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

16 Sabahattin Ali ya da Makoradis, Kovarikos
      Ömer Akşahan


Bazen bir yazı için yıllarca düşündüğünüz olur mu bilmem... Yazmakla yazmamak arası tereddütler geçirten, acabaları çokça bir yazı... Sabahattin Ali'yi tanıtmayı düşündüğüm yazımı da bu duruma küçük bir örnek sayabilirsiniz. Onun öykülerini ilk olarak kaç yaşında okuduğumu anımsamıyorum. Ancak öykülerini okuduğumda içimi burkan bir şeyler duydum yüreğimde... İtiraf etmem gerekirse, hayatımda okuduğum hiç bir öykü, Sabahattin Ali'nin öyküleri kadar beni derinden etkilemedi...Yakın arkadaşı Rıfat Ilgaz'ın da dediği gibi "O, millete karşı vazifesini yapmış tek hikayecimizdir ve yeri henüz bomboştur."

Sabahattin Ali'nin beni niçin bu denli etkilediğini sorguladım kendimde... Sonunda bu etkinin salt yazdığı öykülerle sınırlı olmadığını gördüm: Ta ki, yaşam öyküsü, "Bir Usta, Bir Dünya: Sabahattin ALİ" kitabını okuyana kadar. Kitabın her sayfasında bir başka Sabahattin Ali tanıdım: Ona duyduğum sevgi bir kat daha arttı. "....velhasıl büyük Türk hikaye ve romanının tek bayrağı bilfiil sensin." (2) diyen Nazım Hikmet de, inanıyorum ki, onun, 41 yaşında, en verimli çağında öldürülmesinden inanıyorum herkesten daha çok üzüntü duymuştur.


....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

20 Lavanta kokulu Haziran
      Suna A. Keleşoğlu


"Her mevsime bir renk düşer burada, her yeni ay kendi kokusu ile gelir. Yaşamın kokulara ve renklere bürünmesiyle beraber denizin ve dağların kucaklaşması da ruhları dinginleştirir."

Belki bunları söyleyeceklerdi. Ya da buna benzer cümleleri olacaktı Lavanta Kokulu Kadınların. Bu güzel Güney Fransa kasabasında, eteklerinde lavanta çiçekleriyle aşık olan kadınların öykülerini dinlemek olmalıydı yaz mevsimi. Hala serin esen rüzgarların denize vuran yankılarının bir bir kıyıya taşıdığı yanık tenli denizciler miydi aşık oldukları adamlar? Kim bilir...
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

24 Sıra On'da - İlker Coşkun

Zirveler ve kongreler, bienaller ve trienaller, şenlikler ve festivallerle dolu İstanbul yılları akıp giderken, son dokuz yıldır, bu takvimdeki etkinliklere arkadaşlık eden GRAFİST (Uluslararası İstanbul Grafik Tasarım Günleri), mayıs ayının ilk haftasında, pek de mütevazı sayılamayacak bir organizasyonla karşımızdaydı.

Dışarıdan bakıldığında, bir meslek grubunun ve bu grubun devamlılığını sağlayacak, onu ileride yaşatacak genç kuşak meslektaş adaylarının bir araya gelip, birbirlerini ağırladıkları bir etkinlik olarak algılanabilecek olsa da, işin aslı hiç de öyle değil. Çünkü bu insanların her biri grafik tasarımcı ve sandığınızdan çok daha fazla hayatınızın içindeler!

Panikleyecek ve anahtar deliklerini tıkayacak ya da her karanlık sokakta onlardan birini arkanızda aramanızı gerektirecek bir durum yok. Size yalnızca kitaplığınızın raflarını dolduran her bir yayın, beğenip odanızın duvarına astığınız bir etkinlik afişi, internette gezinirken içine daldığınız her bir web sitesi, vazgeçemediğiniz bir baskılı t-shirt, alışveriş yaptığınız mağazada elinize tutuşturulan bir broşür veya ürünlerini kullandığınız markaların kimlikleri kadar yakınlar. Çünkü bu saydıklarımın ve daha fazlasının tasarımı, onların zihinlerinde ve ellerinde hayat bulup yaşamınıza giriyor.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

26 Taç yapraklı gelincikler - Elif Eser

-"Kendim ve kızlarım için tertemiz bir sayfa açmak istedim. Fakat öyle zorlandım ki. Boşanma süreci içerisinde beş ay parasız kaldım. Eski eşim o dönem boşanmayı kabul etmiyordu. Hayatı boyunca sıkıntı çekmemiş, kimseden borç istememiş biri olarak, ilk defa komşumdan para istedim." derin bir iç çekiyor. Mavi gözlerine, geçmişe anlık da olsa dönmenin sis perdesi yerleşiyor. H. hoş, güzel, genç bir kadın. "Beni de yaz..." dedi, bir kahve içimi oturduğumuz kafede sohbet ederken. "Beni... M.'yi..." M. benim de arkadaşım. "Olur, yazarım" diyorum buruk bir gülümsemeyle, boğazımda dizi dizi yutkunduğum duygular...
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

28 Beşiktaşlı bir ortaokul öğrencisi
      Sultanahmet'te - Nuri Merzi


Ortaokul ve liseyi, Sultanahmet Meydanı civarında bir okulda okudum. Beşiktaş'da büyümüştüm; bir çocuk için ne kadar olabilirse, semtini öğrenmiş bir çocuk artık dünyaya açılıyordu: hayallerin dünyasından gerçeklerin dünyasına. Bunu, o zaman tam ne kadar hissetmiştim, tam çıkaramıyorum.

İlkokul çağlarımdaki en gözde mekanlarım - oyun sahaları dışında - Beşiktaş'tan Ortaköy'e ve aksi yönde Dolmabahçe'ye giden o geniş caddelerdi. Fonda, saray duvarları vardı: yedi-sekiz metre yüksekliğinde taş duvarlar; arkalarında ise sık ağaçlıklı korular. Ağaç dediysem, o duvarların üzerinden yollara kadar sarkan ağaçlar; ağaçların yolun üstünü de kapattığını söylemeliyim. Sanki havadar bir tünelin içinden geçiyordum. Arada, birkaç pencere; dışarı bakmak, hava almak için: Çırağan Sarayı, Yüksek Denizcilik Okulu, Beşiktaş Belediyesi, Yahya Efendi Camisi. Nihayet, Feriye Sarayları'na şöyle bir dokunarak harap Esma Sultan Yalı'sının yanı başındaki Ortaköy Camisi'nin önünde biten bir gezinti; ama karşıda Beylerbeyi'ne bakarsanız, gezi sanki başlamaktaydı. Yok, Dolmabahçe'ye doğru yürürseniz, bir başka tünel, bu kez yılankavi; yine pencereler pencereler: Saray'ın kapılarından içeri doğru birkaç manzara. Ve, Saat Kulesi ile Dolmabahçe Camisi. Rıhtım'dan karşıya bakarsam, yeni hayallere imkan tanıyacak bir başka görüntü: Üsküdar. Eh havadar ama sıkıntılı, kah sevinçli kah düşünceli yürüyüşlerin sonunda ferah manzaralara ulaşılan hoş egzersizlerdi bunlar. Yollar taşıt trafiğine rağmen yayalardan yoksundu. İnsanın hızlanası hızlanası gelirdi.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

33 Yedi 7'lik - Ahmet Şeşen

"Gözümüzdeki merceklerin bilincinde olmaksızın dünyaya bakıyoruz" - Ruth Benedict

Ne kadar motive etmeye çalışsa, yeni umutlar dağıtmaya başlasa bile, haftanın ilk günü pek sıkıcı gelir insanlara. Pazartesi ve Pazartesi Sendromu... "Bu böyle gitmez" dedim ve neler yapabilirim diye araştırmaya başladım. "Dört 4'lük" bir muhabbet olmasa da; "Yedi 7'lik" bir şeyler olabilme ihtimali üzerinde çalıştığımı, başlıktan tahmin etmişsinizdir.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

34 Fala inanmadım, falsız kalmadım ve
       mutluluğumu buldum - Doğan Sovuksu


- Senden ayrılıyorum.
- Nasıl yani?
- Ayrılıyorum, bitti. İlişkimiz buraya kadar.
- Ne oldu yine? Delirdin mi durup dururken? Daha dün akşam Bebek`te artık bensiz bir hayat düşünemeyeceğini söyledin. Sabah görüşmedik sadece,vahiy mi geldi, ne oldu?
- Beni aldatıyormuşsun. İğrenç bir herifsin.
- Ne aldatması yahu? Bu da nerden çıktı?
- İnkar edeceğini biliyordum, erkek değil misin? Ne dersen de boş. Defol git hayatımdan, beni de sakın bir daha arama.
- Kim yumurtladı bu yalanı? Seni aldattığım falan yok. İnan ki yok böyle birşey. Görüştüğüm insanları biliyorsun.
- Hayır bilmiyorum.
- Hepsini biliyorsun. Demet, Başak, Duygu …vs…hepsi yıllardır arkadaşım.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

38 Mimarca - Rana Aslanbay Aydın

Başlıca yaşam alanlarımız, konutlarımızdan söz etmek istiyorum bu kez. Barınma ihtiyacımızı karşılamanın yanı sıra, kişiliğimizi, yaşam biçimimizi yansıttığımız, zevklerimizi duvarlarına işlediğimiz evlerimizden… Ülkemizdeki çeşitli gelir gruplarına göre, çok basitten super lükse kadar pek çok örneğin olduğu konutlarımızdan söz ederken, standart bir örneği ele almak ve bu standart konutun mimari özelliklerini, bazı yabancı ülkelerdeki standart konutların aynı özellikleriyle kıyaslamak ve çarpıcı bir sonucu gözler önüne sermek istiyorum.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

40 Postacı - Nihat Çapar

O güne dek, şehir içerisindeki ensiz yerler haricinde fazla uzak bir yere gitmemişti. Yirmi birine henüz basmıştı. O, doğum günü pastası beklerken, narin bedenini büyük tahta kapıya doğru yönelten; sol elini kullanan muhtemel birisinin, sağdan ikinci ve soldan üçüncü parmağını öne çıkartarak kapıya vurmasıyla çıkan, tok sesti. Kapıya doğru yöneldi. Üzerinde lacivert kısa pantolonuyla birlikte, beyaz gömleği vardı. Sağ elini, sarıyla kaplanmış kapı koluna uzattı.

-"Günaydın, teşekkürler, iyi günler"
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

44 Üç günlük Prag seyahatim
      Dilara Erdem


Yaş 30 oldu… Haliyle hayattaki dönüm noktalarından birinde olduğumdan, bu zamanı farklı kılacak şeyler yapmalıyımdan hareketle, kendime 30. yaş günü armağanı olarak bir PRAG tatili veriverdim, hem de 15 gün içerisinde planlayarak…!

PRAG kendimi bildim bileli, güzide görülesi şehirler listemde Paris'ten hemen sonra yer alan, "Altın Şehir" (Golden City), "Yüzlerce Kulenin Şehri" (City of the Hundred Towers) ya da "Doğunun Paris'i (Paris of East) olarak tarih ve gezi kitaplarında kendisinden övgüyle bahsedilen, zamanında en severek okuduğum yazar olan KAFKA'nın, ünlü astrolog KEPLER'in, EINSTEIN'in, dinlemekten hiç sıkılmadığım MOZART'ın, DVORAK'ın doğdukları ve yaşamlarının uzunca bir süresini geçirdikleri memleket olarak da bildiğim bir şehir oldu hep bu zamana kadar.! Son üç yıldır hep birileriyle gitme planları yaptığım, bu sebepten tüm tarihi ve turistlik görülesi yerlerin listelerini çıkartıp neredeyse ezberlediğim, ama nedense(!) hep bir şekilde son dakikada vazgeçenler sebebiyle bir türlü göremediğim bir şehir...
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

52 Çığlık öykülü kadınlar, Emel
       Leyla Ayyıldız


'18 Mayıs 1972 günü Sancaktar Kadın Doğum Hastanesi annesi Emel tarafından doğum yapılmıştı. Annesi baygın olmasından Bakacağıma söz verdim ama bakamadım. Hastaneden adresini çıkarabilirsiniz. Lütfen AİLESİNE TESLİM EDİN. LÜTFEN-LÜTFEN. BEBEĞİN ADI ESRA KOYDUM.'

Asansörün içinde yapayalnız bırakılmış bebeğin üzerine iliştirilmiş kağıtta, bozuk bir Türkçe ve bozuk bir el yazısıyla böyle yazıyordu. Asansörün zemin kata inmesini bekleyen kapıcıya asansörün kabininden önce, bebeğin ağlama sesleri ulaştı. Kendisini; oynamak için asansöre binmiş ve sonrasında korkmuş bir çocuğu karşılamaya hazırlayan kapıcı, karşısında kundak içine sarılmış, terkedilmiş yedi sekiz aylık bir bebeği bulunca, okkalı bir küfür savurup, 'bunu kim puraktu buraya' diye haykırdı.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

56 Özel ve güzel, Limon Kafe
      Rana Aslanbay Aydın


Baharın başımıza vurduğu, yazın kendini hissettirdiği şu günlerde, görülmeye değer, keyifli vakit geçirebileceğiniz bir mekandan bahsedeceğim.

Bodrum çok önemli tatil beldelerimizden biri. Gümüşlük sahilini ve müthiş lezzetli ürünleri olan balıkçı lokantalarına gitmediyseniz bile mutlaka duymuşsunuzdur. Antik yazarların sıkça sözünü ettiği şehirlerden bir tanesi de, Gümüşlük adı ile tanınan Halikarnasos kralı Mauzelous'un kurduğu Mindos şehridir. Yazılarda sözü edilen stadyum ve tiyatrodan bir iz kalmamıştır ancak Bizans çağı kilisesi, birkaç sur duvarı, tepe üzerinde yanlışlıkla Leleg duvarı diye tanımlanan su kalıntısı ile su içinde kalan dalgakıran ve kule kalıntısının dışında günümüze taşınan hemen hiçbir şey yoktur. Ancak iyi bir gözlemle; toprak altında yarı örtülü sütunlar, mozaik izleri, seramik parçalarına rastlamak mümkündür.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

58 Oynamak...? - Sedat Tüvar

Aşk ve korku birarada... Bu oyun uzun süre oynanamaz.

İstanbul, 2005 Taksim.

Saat gecenin üçüne yaklaşıyordu... Elli yaşlarında spor giyimli bir adam; ara sokaklardan ana caddeye doğru, aldığı alkolün etkisi ile yalpalayarak yaklaşmaktaydı. Ne gökyüzünde ardı ardına patlayan yıldırımların, ne de bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun farkında değildi. İri cüsseli adam, bir çoğu artık kulanılmayan; kapıları, çerçeveleri kalaslarla çivilenmiş, asırlık ahşap evlerin önünden ağır ağır yürüyordu. Birazdan başına geleceklerden habersiz, önünden hızla karşı kaldırıma geçen sokak kedisinin ardından birkaç saniye baktıktan sonra, "pis fare" diye bağırarak, öbek öbek yol kenarlarına birikmiş çöplerin arsından yoluna devam etti. Dalgalı ve kır saçlarından akan yağmur damlaları, iri burnunun her iki yanından inip boynundaki altın kolyenin kalın zinciri üzerinden bütün göğsüne dağılıyordu. Ana caddeye çıkmasına hepsi hepsi son kırk metrelik bir yokuş kalmıştı ki, durup soluk alma ihtiyacı hissetti. Sağ elini beline destek edip, sol eli ile de belli belirsiz sesler çıkartarak yüzündeki suları temizledi. Adam durduğunda, çıktığı barın önünden itibaren yaklaşık yirmi adım gerisinden, onu ikişer metre mesafe ile takip eden bir genç kadın ve bir genç adam da aynı anda durdu.
Kadın önünde yürüyen genç adama yaklaşarak kolundan tuttu ve fısıldadı:
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

60 Muhteşem kahraman yüzbaşı
      Nadya Alpkonlar


ŞBu yazımda size bir kitaptan bahsedeceğim.
Bu kitabın bence iki kahramanı var:
Birincisi Mustafa Ertuğrul ! İkincisi, bize bu Kahramanı tanıtarak armağan eden Mustafa Aydemir.

Bu serüvenden zaman zaman gazetelerde, çoğunlukla da "deniz"le ilgili dergilerde bahsedildi. Yine de çok kişinin, bu kahramanın adını dahi duymamış olduğunu düşünüyorum.

Çok büyük özveri ve zahmetlerle hayat bulan, bu belgesel kitabın birinci baskısı; Haziran 2004'de, ikinci baskısıysa; Mart 2005de yayınlandı. Şu anda üçüncü baskısı da kitapçıların raflarındaki yerini aldı.

Mesleğinin ustası ve çok meraklı bir dalgıç olan Mustafa Aydemir; otuz yıldır Akdeniz'de, Karadeniz'de, Marmara'da, Çanakkale'de birçok batıklara dalmış ve muhtelif batıklardan hazineler çıkartmış. Ama onun bulup çıkarttığı hazineler; bilgiler, belgeler ve yaşanmış serüvenler olmuştur.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

64 Prospektüs - Seda Demirel

Aman şeker oğlan
Yandım keten oğlan
Karısına darılmış
Damda yatan oğlan…

Mahallenizin emlakçısı Hüsnü Tör, yattığı yerden güçlükle doğruldu. Geçen ay geçirmiş olduğu, koroner bypass ameliyatının sıkıntısını, henüz üzerinden atamamıştı. Ameliyat sırasında, göğüs kafesini iman tahtasının tam ortasından ikiye kesip, karpuz gibi çatır çutur açtıkları için olacak, sırt ağrıları bazı zamanlarda tahammül edilemez boyutlara varıyordu.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

66 Güneş bugün çok soğuk - Sabiha Rana

Ha tek kurşun, ha hayal ettiğin yüzüme okkalı bir tükürük.
Fark etmezdi.
Benim vicdanımın namusunda…
Senin namusun kadınınsa?
Benim namusum erkeğim…
Kimse kimsenin kadınına erkeğine dokunmasın...
Var ya!
Yakarım namussuzum…
Namus dediğimiz nedir ki?
Namus kadına mahsus, erkek namussuz mu olsun?
Dokunmayın erkeğime, harcarım...
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

68 Burası Cheratte - Ayşenur Güven

"Türkiye Avrupa Topluluğuna girmeyi arzuluyor. Belçika'da kırk yıldan beridir yüz yirmi bini aşkın Türk bizlerle aynı kaderi paylaşıyor..." diyor, ilk satırlarında gözlerimi gezdirdiğim gazeteci ve soruyor "Kim bu Türkler?". Elbette sorusunun ucu bana da değiyor, merak edip diğer satırlarını okumaya karar verirken ben de kendi kendime soruyorum, "Sahi kim bu Türkler?"
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

70 Mancınık - Tuba Çiçek

SEKSİM GELDİ, NERDE BENİM KOÇUM?

Burada benim gibi efsane bir şahsiyet dururken, el alem aşk doktorluğuna, ilişki kurtarıcılığına, seks koçluğuna soyunuyor ya; ne tarafımla güleceğimi şaşırıyorum. Bir tarafımla gülsem diğer tarafım alınacak diye ödüm kopuyor zira. Eh uzuv bu, küstürmeye gelmez; selüloit falan yapar maazallah!
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

72 Edebiyat ne işe yarar? - tan doğan

Aynı Soru-Aynı Yanıt

'Bir işe yaramaz, karın doyurmaz.' Yanıt bundan öte değil. Bu da, açlığın göstergesi. Önce karın doyacak, açlık bitecek. Sonra, öteki temel gereksinimler… Derken... Edebiyat.

Kaç aç insan gördünüz, şiirle karnını doyuran? Kaç işsiz-güçsüz insan gördünüz, öyküyle güç kazanan? Kaç evsiz-barksız insan gördünüz, romana sığınan? Kaç yoksul gördünüz, edebiyatla varsıllaşan?...
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

76 BAK, GÖR, YAZ!.. - Serpil Yıldız

KMD'de, bu köşede yazılanları okumaya başladıysanız, artık yalnızca bir "okur" değilsiniz. Şimdi, kendinizi ünlü bir gazetenin ya da derginin editörü sanabilirsiniz. Hatta siz bir editörsünüz. Elinizde de gazetenizde ya da derginizde kullanmak istediğiniz, bu sayfada gördüğünüz bu fotoğraf var. Bu fotoğrafa öyle bir altyazı yazın ki, fotoğraf, aynı zamanda etkili bir habere de dönüşsün. Yazdığınız altyazıyı serpily@kahveciyiz.biz adresine gönderirseniz, yaptığınız fotohaberleri, ünlü bir dergi olan Kahve Molası'nda, okurlarla paylaşabilirsiniz.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

79 Kütüphane - Ebru Kargın

JOHN FOWLES Hikayeci, şair ve denemeci olan İngiliz romancı 1926' da doğdu. Fowles, mit ve gizemi gerçekçilik ve varoluşçu düşünce ile birleştiren romanlarıyla yüzyılın önemli yazarları arasına girmiştir.

Gerilim romanı, Viktoryen romanı, ortaçağ öyküsü ve otobiyografi gibi geleneksel düzyazı biçimleriyle deneyler yapmış, bu biçimler aracılığıyla yirminci yüzyıl sanatını ve toplumunu yorumlamıştır. Fowles, karmaşık durumlar ve efsane, sanat ve tarihten alınma unsurlarla dolu sahneler yaratan, anıştırma ve betimleme tekniklerini sık kullanan bir yazardır. Romanların anlatı yapısı güçlü, karakterleri canlı, inandırıcıdır. Bu karakterlerin çoğu toplumun genel geçer kurallarının dışında yaşar; romanların dramatik gerilimi bu karakterlerin kendilerini yeniden değerlendirmelerini gerektiren can alıcı dönüm noktalarına ulaşmalarıyla sağlanır. Fowles'ın kadın kahramanları zeki ve bağımsızdır; erkek kahramanlar ise hayatlarındaki bulmacalara yanıt arayan genellikle kararsız ve yalıtılmış durumdadırlar. Çoğu zaman aradıkları basit çözümleri bulamadıkları gibi arayışları esrarın daha da artması ile sonuçlanır. Fowles, her şeyi bilen Tanrı yazar rolünü reddeder; bu tavrı, romanlarına okuru tatmin edecek sonuçlar yazmayı reddetmeyi de içerdiği gibi, bazı okurlarını da kızdırmıştır. Oysa Fowles, yarattığı kahramanları kendi sınırları içinde seçme ve davranma özgürlüğü tanımanın yazar sorumluluğunun gereği olduğuna inanır. Bu uygulama, Fowles'ın iradesini ve bağımsız düşüncelerini kullanarak topluma uyum göstermeye direnen ve böylece şansın hayatı üzerindeki etkisini sınırlayan "sahici" insan anlayışına koşuttur.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

84 Boşlukta bir umut - Fatma Toprak Gök

Murat… Anasının göz nuru. Murat… Babasının biricik kuzusu. Okuyup doktor olacak. Murat… Bir dost yüreğine uzanan sıcak bir el. Murat; can. Murat; Umut.

Soğuk Erzurum'un sıcak yürekli insanları arasında, sıkıntılı bir çocukluk döneminden ve gençliğin ilk yıllarında çektiği darlıklardan sonra, tıp okumak için memleketinden ayrılmıştı Murat. Annesi ve babası için, Murat'ın büyüyüp doktor olması bir hayal ve sadece hayalde kalacağını sandıkları şeydi. Nereden bilebilirlerdi ki; gün gelecek Murat büyüyecek, onca derdin tasanın arasında, yok zamanları var edip gizli gizli ders çalışacak ve tıp'ı kazanacak. Sadece dağda bayırda davar güderken, ders kitaplarını yanına alıp çalışarak, bir hayalin gerçeğe dönüşmesine ilk adımı atmıştı işte…
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

86 Canı sıkılanlara alternatif eğlencelikler,
      Dağcılık - Betül Ayhan


Dağcılık deyince akan sular duruyor benim için. Birkaç yıl önce aldığım eğitimlere sırtımı dayayıp tek başıma bile bir oturumda bir kamyon laf edebilirim bu konuda. Etmesine ederim de, uzun zamandır ciddi çıkışlar yapmadığım için benim anlatacaklarım ne kadar sağlıklı olur tam kestiremiyorum. Üstüne bir de 'bin bilsen de bir bilene danış, danışacak kimseyi bulamazsan kalpağını önüne koy ona danış' diyen Çerkez atasözü de beynimde yankılanıp duruyor.

Ben de dağcılığı işin uzmanlarından birine, eğitmenime anlattırmayı tercih ediyorum. Ersan Başar, Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olmakla birlikte, Karadeniz Teknik Üniversitesi Dağcılık ve Kış Sporları Kolu Akademik Danışmanlığı'nı da yapıyor.
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

88 Gizemli Yollar - Nurettin Özdemir

Sevgili okuyucularım yan sayfalar içinde sizlere sunduğum tarot kartlarının güzelliklerini beğeneceksiniz umanm. Babası iran türkü ve annesi macar kökenli olan Dr. Emile Kazanlar'ın monoteist dört dinden esinlenerek yarattığı bu güzelim ezoterik tabloları senelerdir büyük bir zevkle kullanıyorum. Sizlere uzun uzadıya açıklamalar, oyun açma yöntemleri vermek değil niyetim. Nerelere elinizi atsanız astroloji ve tarot kaynadığından siz okuyucularıma önerim bambaşka aslında.

Evet tarot ile yakından uzaktan iIişkisi olmayanlarınız mutlaka vardır aralarınızda. Amacım sizleri de davet edebilmek bu sihirli yolculuğumuza.. Gel gelelim seyirci kalmak yok mekanımız da, sizler de iştirak edeceksiniz !..
....

Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

93 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR...
      Nurettin Özdemir


Devamı Kahve Molası Dergisi'nde

 

95 BULMACA - Ahmet Şeşen / Cüneyt Göksu

Geçen Sayının Çözümü

Yukarı






• Hoşgeldiniz

• Editör'den
• Yazar olmak için
• Reklam vermek    için
• Basında KMD

• İletişim


• FİNCANIN    İÇİNDEKİLER

(1) Ocak-Şubat 05
(2) Mart-Nisan 05
(3) Mayıs-Haziran 05
(4) Tem.-Ağustos 05


• YORUMLAR    GÖRÜŞLER


KAHVE MOLASI
E-GAZETE




Fincan almak ister misiniz?
Uygulama : Cem Özbatur