ABONE OL!



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 4 Sayı: 736

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 3 Mayıs 2005 - Fincanın İçindekiler


 

 Editör'den : Dükkanı açmakta geciktik!..

ABONE OL!
Merhabalar,

Beklenmeyen bir problem nedeniyle dükkan epeyce bir süre kapalı kaldı. Anahtarları bulup açtığımda da saatler geceyarısını çoktan geride bırakmıştı. İşbu mazeretim dolayısıyla bugün de kısa kesip gitmek zorundayım. Aksi takdirde Kahve Molası'nı sizlere bizzat kendim tek tek dağıtmak zorunda kalacağım.

Bu hafta sizleri biraz fıkır fıkır oynatmak istiyorum. O nedenle sizler için özel şarkılar seçtim. İşte bugün onlardan ilkini dinleyeceksiniz. Cay Taylan'ın yorumuyla Çiftetelli. Haydi eller havaya. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur

7 Mesaj/Yorum var. Mesaj/Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Café Azur : Suna Keleşoğlu


Uzun bir aradan sonra...
Ankara'ya


Sonunu getirebileceğim cümlelerim olacak mı? Yoksa beynimde çevrilen filmlerin kısa replikleri olarak mı kalacak bu yazdıklarım?
Biriktim, biriktirdim, birikti...

Bir şehrin arkasından gözyaşı dökmeyeli ne kadar zaman olmuştu? Şehirlerin yerine arkamdan insanlar el sallamaya başlayalı beri, - bu duygumu devrik kurulan cümlelerimden başkası toparlayamayaz belki de- ağlamaz olmuştum şehirlere.
"Bu şehrin ruhunu çalmışlar" diye düşündüm. Uzun zamandır uzak kaldığım Güney Fransa'nın incisi Nice'de dolaşırken ilk aklıma gelen bu cümle idi. Şehri baştan sona kazıyorlardı. En güzel caddesindeki tüm ağaçları sökmüşlerdi. Bu doğru fiil olmalıydı. Zira o ağaçları kesmeye kıyamadan, köklerine zarar vermeden başka bir yere nakledeceklerdi mutlaka. Daha önce tarihi çınarları ve kıymetli zeytin ağaçlarını bir yerden bir yere taşıdıklarını görmüştüm.
Bir yerden bir yere taşınan bir kök, yeni yerine ne kadar sürede alışabilir?
Köklerimi değil ama geçmişimi barındıran şehirler vardı.
Önce Anadolu'da küçük bir şehir,
Sonra Başkent
Ve en sonra tüm şehirlerimin tartışılmaz kraliçesi yeditepeli şehir.
Şimdi ise buralardayım. Uzaklardan Akdeniz'e el sallıyorum.
Yıllardır gidemediğim memleketimi çocukluğumun beyaz mendilleri arasına saklayıp, kızımla beraber ilk gençliğimi özleten şehre, Ankara'ya gittik.

"İlk kez sana hem bu kadar uzak, hem de bu kadar yakınım."
Çünkü, sanki gençliğim çok gerilerde kalmış. Çünkü, belki yıllardan sonra ilk defa seni bu kadar doya doya görebileceğim.

Belki de bunları yazmalıydım Ankara'daki günceme. Ankara'ya...
Ya da bunları

Bir şehir ki ilk gençlik heyecanlarım gibi masum geldi bana.
Bir şehir ki, dostlarla dolu, aileme kucak açmış.
Gittiğimde daha bahar gelmemişti. Orada gördüğüm bahar çiçeklerini dostlarım gülümsemelerinde sundular bana. Bir arada olmanın, bir olmanın baharıydı. İlk defa görmediğim şehir kadar tanıdıktı tüm yüzler. Bizi bir araya getiren dostların kulaklarını çınlattık sevgiyle. Karla karışık yağan yağmur bile kesemedi cümlelerimizi. Ankara beni soğukla korkutamazdı artık. Şehrin en bakir köşelerine bile yayılan koca binaları ile gölge yapamazdı sevinçlerime. Kale içi sokaklarında eskiyen binaları gibi yıkılmayacaktı duygularım. Ankara bana unuttuklarımı hatırlattı. Hem de hiç zor olmadı. Onları görmek, belki de susamları yerlere saçılan bir simit yemek yetti. Gençlik düşlerime sığmayan caddelerinde dolaştıkça ben şehri, şehir beni hatırladık. O benim, ben O'nun değişen yüzüne alışmaya çalıştık. Ayakta kalmaya çalışan en eski binalarının birinden şehrin siluetine bakarken aklımdan geçenler...
"Senin tüm güzelliğin aslında buradan görünmeyen sokak aralarında. "
" Bir kadın olsaydın, O gök kubbeli şehri kıskanırdın. O'nun kadar alımlı ve bakılası bir güzelliğin olmadığı için. Ama iyi ki sen bir kadın değilsin ve ne olursa olsun ben seni bu halinle de seviyorum."
Arkamdan el sallayan insanlar çoğalmıştı. Ama ben yine de Ankara'dan giderken Ankara için de ağladım. Uzun zamandan sonra bir şehri bırakıp gitmenin hüznü dolmuştu içime.
Uzun bir aradan sonra hem cümlelerim, hem duygularım karmakarışık.
Yeniden burada olmaktan dolayı heyecanlı ve mutluyum...

Bu bir Ankara Güncesi ise devamı olmalı, umarım olacak...

SunA.K. Grasse
Fotograf: Murat Keleşoglu
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
              8 Kahveci oy vermiş.
8 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Kahveci : Öykü Özü


CAMIN İÇİNDEN

Seneler sonra bugün ne yapıyor olacağını düşündün mü hiç? Seneler sonra bugün olur mu deme. Öle bir olur ki...

Yine böyle bir haziran, yine böyle bir akşamüstü, yine masanın başındasın, gözlerin camın içinden gökyüzüne uzanırken, gün ışığı okşarken saçlarını, yine böyle bir karışıklık ruhunda, yine böyle bir telaş...

Yine şiir yazar bir tarafın, bir tarafın usul usul düzyazıya kayarsa.. Ne yapıyor olacağını hiç düşündün mü?

Ben düşündüm...

Ruhundaki kargaşanın üzerine üzerine gideceksin. Güvenli sığınaklar aslında çok güvenli oldukları için değil, senin ve yalnızlığının olduğu için çok sevilecekler belki de. Ve camın içinden gökyüzüne ulaşınca gözlerin, belki de sırf bu yüzden özleyeceksin gençliğini.. Ama nafile.. Yaşam dediğin, bir kaç saatte geçip gidiyor, sonsuza kadar şiir yazılır mı zannetmiştin?

Hatırlayacağın, birlikte bir kaç yudum şarabı yudumladığın dostlarına kadehinle dokunduğun dakikalar... Ve saçlarında fırtınalar estiren aşklar... Biraz da hani pencere başında hiçkimseyi beklemezken içtiğin çaylar, beklentisiz, huzurlu, sabırlı, yorumsuz, sıcak, dingin....

Şimdiye kadar sevdiklerinle yetinmiyor olduğunu biliyorum. Sen hep daha çok daha çok sevmek istedin. Bir türlü yetmedi ellerindeki ilgilenmişlikler sana. Yüreğinde hissedemedin, yüreğine dokunamadın, sevdiklerin yetmedi sana diyorum, yetmedi.. Belki de bilerek yaptın tüm bunları. Kendine masallar uydurdun belki. Nefret masalları....Hissetmek istemedin sevmişlikleri, sevilmişlikleri...

Yalan olanlar da dahil tüm aşkların belki de peri masalı gibi bitmek zorunda kalmışlardı. Çünkü ancak peri masalları bu kadar büyülü, bu kadar olağanüstü olabilirdi....

Seneler sonra bugün

Yine böyle bir haziran, yine böyle bir akşamüstü, yine masanın başındasın, gözlerin camın içinden gökyüzüne uzanırken, gün ışığı okşarken saçlarını, yine böyle bir karışıklık ruhunda, yine böyle bir telaş...

Yine şiir yazar bir tarafın, bir tarafın usul usul düzyazıya kayarsa..

Ben düşündüm senin yerine...

Geçmişte yaptıklarını, şu an yapıyor olduklarını ve seneler sonra bugün ne yapıyor olacağını da düşündüm ben evet...

Belki de korkutuyor seni bu kadar fazla düşünmem. Belki istemezdin seni bu kadar çok düşünmemi. Kimbilir... Belki kaçmak isteyeceksin benden ve tuhaf ilgimden.... Normalde benden kaçmana neden olacaksa seni düşünmekten bile vazgeçebilirdim... Ama şimdi olmaz.... Henüz zamanı değil...Henüz yığılmadım kollarında. Henüz hala direnmek istiyorum sana...

Seneler sonra camın içinden bakarken sen, ruhunda yine aynı telaş, yine aynı bitmek bilmeyen heyecanlar, ve sıradışı istekler yine.. Camdan bakarken sen, cama daha çok baktıkça ve kendini gördükçe camda, yüreğin cam gibi mi olur sanıyorsun?

Gitgide biraz daha saydamlaşamazsın sen.
Gitgide biraz daha anlamlı olamaz hayatın.

Zaman geçince kapanmaz yaralar, aksine daha da açılır, kanar, kabuk kaplar, dizelenir şarkı sözü olur, bestelenir şarkın olur, sebepsiz ağlarken, birden bakarsın her şey,
ağlama sebebin olur....

Özlersin sebepsiz ağladığın günleri sonra...
Özlersin hasreti, nefreti, küfürü, acımasızlığı...
Özlersin tükenmişliklerini...
Özlersin özlemin kendisini.

Kendini bile özlersin hatta...

Hatırlatırım:
Kendi özleyişin, yalnızlığındır senin.
Kendini sevişin, bencilliğin....

Öykü Özü
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 7,787,787,787,787,787,787,787,78
              9 Kahveci oy vermiş.
16 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 KahveRengi : Alaattin Bender


"Evet, çizdim Berger'in portresini. Bir kez değil, bin kez. Ama çok sonra. Onu yitirdikten sonra. Gözlerim kapalı öyle kazıdım gravür plakalarına yüzünü aşkımın."

Bir İnsanı Sevmekle Başlayacak Herşey…


İlk, Orhan Peker'in yaptığı portrelerden bahsederken duymuştunuz O'nun adını. O'nun Narmanlı Yurdu'ndaki atölyesini ziyarete gelen Peker, pastel boyalarıyla bir portresini resimlemişti Aliye Berger'in; sanki bir çığlığı, bir yangını, bir aşkı dışavururcasına. Kimbilir, bu iki sanatçıyı o gün biraraya getiren belki de her ikisinin de siyah-beyaza olan tutkusuydu. Değil miydi ki, Aliye Berger siyah-beyazın ara tonlarında bulduğu ışığı renkte her zaman bulamadığını söylemişti. Öte yandan, Peker'in gazete kağıdına, keçe üzerine resim yapması gibi Berger de gravürlerini* alışılmışın dışında, kasap kağıtlarına, tülbentlere, zımpara kağıtlarına basmıştı.

1903 yılında doğan ilk kadın gravür sanatçımız ablası Fahrelnissa Zeid'ı (ilk kadın ressamlarımızdan) resim yaparken, ağabeyi Cevat Şakir Kabaağaçlı'yı (Halikarnas Balıkçısı) yazıp çizerken izleyerek yetişmiştir. İlk kadın seramik sanatçımız Füreya Koral ile ressam Nejad Devrim'in teyzesidir. Kısacası sanatla yoğrulmuş bir ailenin ferdidir.

Aliye Berger'in hayatını sanırım şu dizelerle özetlemek mümkündür. "Dünyayı güzellik kurtaracak... Bir insanı sevmekle başlayacak her şey!…". Zülfü Livaneli'nin Sait Faik öykülerinden derlediği "Ada" isimli parçanın sözlerinde olduğu gibi.

Edebiyat, resim ve müziğin barındırdığı yaratma tutkusu daha genç yaşta yer etmişti belleğinde. "Her şey aşkla, sevgiyle olur. Hep buna inandım. Aşk, güzelliğin birbaşka adıydı." der. Sait Faik'in dediği gibi "Bir insanı sevmekle başlar herşey…" misali, Türkiye'ye sığınan Macar asıllı müzisyen ve pedagog Carl Berger'den müzik dersleri aldığı sıralarda, birincisinde değilse bile ikincisinde O'na aşık olmuştu. Berger onun için edebiyatın, şiirin, resmin, tek kelimeyle dünyanın kapılarını açan bir aşktı; "Min'el aşk" misali.

Carl Berger bir gün ondan ezbere portresini yapmasını istemiş, "sen beni sonsuza değin görmesen bile, yaparsın portremi" demişti. "Tanrım! Sanki geleceğin, mutsuz, acı geleceğin önsezisi konuşturmuştu onu böyle. Evet, çizdim Berger'in portresini. Bir kez değil, bin kez. Ama çok sonra. Onu yitirdikten sonra. Gözlerim kapalı öyle kazıdım gravür plakalarına yüzünü aşkımın." 23 yıl süren tutkulu bir aşkın ardından 1947'de evlendiği Berger'i 6 ay sonra kalp krizinden yitirmişti. Başlangıçta, peşinden gitmek istediği aşkını yüreğinde yaşatarak yeniden hayata bağlanmıştı. Dostoyevski'nin dediği gibi artık "Dünyayı güzellik kurtaracak" tı. Ve sanat Berger için en büyük güzellikti.

Küllerinden yeniden doğan, efsanedeki "Phoenix" kuşu gibi, Berger'in ölümünden de, ressam Aliye Berger doğdu. Berger'in ölümünün ardından ablası Fahrelnissa Zeid ile birlikte gittikleri Londra'da önce heykel ile tanışmış; ancak çamura hükmedemediğini gördüğünde vazgeçmemiş, herkesin bir "kendi alanı" olduğuna inanarak tüm gücünü bu kez gravüre vermişti. 1951'de Türkiye'ye dönerek yaklaşık 140 parça gravürden oluşan ilk kişisel sergisini açtı. Uluslararası Eleştirmenler Derneği'nin ("AICIA") 1954'deki kongresi nedeniyle YKB Bankası'nın açtığı yarışmada "Güneş" isimli resmiyle birincilik, 1955'deki 2.Tahran Bienali'nde ikincilik ödüllerini kazanmıştır. Uluslararası jürinin birinciliği Aliye Berger'e vermesi akademik çevrelerde kıyametleri koparacaktır. Öyle ki, Berger, "Bu ödül dolayısıyla birçok dostumu yitirdim. Onlardan olacağıma keşke bu ödülden olsaydım." demiştir. Aradan yaklaşık 50 yıl geçtikten sonra tartışmalara sahne olan bu yarışma sergisi YKB Kazım Taşkent Sanat Galerisinde bu yıl içinde yeniden sergilenmiş ve 200x300 cm boyutundaki görkemli tablolarla rengarenk bir şölene dönüşmüştü.

İçtenlik öğretilemez. Ne yaşamda, ne sanatta

O da Peker gibi içtenliğe inanmış; "Ne yaptımsa, ne gerçekleştirdimse, ne çizdimse içimden geldiği gibi yaptım, gerçekleştirdim; çizdim, kazıdım, oydum, bastım. İçtenlik öğretilemez. Ne yaşamda, ne sanatta. Okulu yoktur. ... Yaşadığım, güzellikleriyle, acılarıyla, aşklarıyla, ölümleriyle, başkaldırışım ve başeğmelerimle, umutlarım ve umutsuzluklarımla yaşadığım, benim olan dünyayı yansıtmak istedim yapıtlarımda. ... Bir vapur yolculuğu yaptım. Üçüncü mevkide üst üste yatan kişileri gördüm. Onları çizdim. Bodrum'da süngercileri ve evlerini gördüm. Onları çizdim". demiştir.

Sanatçılardan çok yaşam etkilemiştir Onu

Gravür teknik işi olmasına karşın, tekniği de aşmak gerektiğine inanır. Sanatçılardan çok yaşam etkilemiştir onu. Ancak, sanatçılardan da etkilenmiş ve birtakım şeyler öğrenmiştir doğal olarak. Tıpkı, baktığı bir çiçekten, bir insanın yüzünden, bir çöp yığınından, baktığı bir pencereden bir şeyler öğrendiği gibi. Ama en çok da, tüm bunları kucaklayan ve adına hayat dediğimiz olaydan, serüvenden etkilenmiştir. Ve aşktan. Ve sevgiden. Aşkla, sevgiyle, coşkuyla yaratmıştır ne yarattıysa.

Şimdi yaşasaydı 101 yaşına değmiş olacak bu asırlık çınarın beni en çok etkileyen gravürlerinden birisi yer kabuğunun katmanları gibi üst üste istiflenmiş ve renkli yatay barlarla sınırları belirlenmiş, ancak sanki göğe erişecekmişcesine yükselen gecekonduları (27x75 cm, 1972 tarihli) olmuştur. Diğer gravüründe ise yine aynı boyuttaki kağıdı bu kez enine kullanmış ve davuluyla adeta "vahdet-i vücud" olmuş dönen üç davulcu figürünü yan yana resimlemiştir. Berger bu gravüründe, Anadolu'da pek itibarlı bir görenek olan ve halay halkasının ortasında tek başına, davulunu bir elinde "tokmak" diğer elinde "zipzibi" ile döven kuvvetle muhtemel Mahir "Karayılan" - namı diğer "Dağlı" adlı ünü ülke sınırlarını aşmış davulcumuzu adeta belleğimize kazımıştır. "Karayılan" davuluna adeta bir yılan gibi sımsıkı sarılmış, onunla tek vücut olmuş, çember gibi dönmektedir. Bunlara ilaveten, kemençecinin kıvrak nağmeleri karşısında titreyerek horon tepenler, sanki onlara nisbet yaparmışcasına çiftetelli oynayan kızlar, kümeler halinde dönen, dua eden Mevleviler ile üç silahşörler misali denize meydan okurcasına elleri bellerinde, diğer ellerinde delikli süngerleriyle Bodrumlu süngercileri devingen figür resimleri arasında sayabiliriz. Öte yandan portreleri, en çok da Carl Berger'in portreleri, silueti, eli, kemanı. Berger ile o romantik Büyükadada yaşadığı tüm hatıraları hep canlı tutmak umuduyla adeta kazımıştır metal plakalara.



Bedri Rahmi Usta'nın "Sevmek bu dünyayı çerden çöpten / Sevmek bir zerresini ziyan etmeden / Sevmek, dinlenmeden sevmek..." öğüdünü haklı çıkarırcasına hayatı sevmiş, sanatın hayatın en büyük anlamı olduğuna inanmıştır.

Rahatsızlıklarını müteakip 1974 yılında, o çok sevdiği Büyükada'da Carl Berger ile yarım kalan birlikteliğini tamamlamak üzere yeni bir hayata merhaba demek için yaşamla vedalaşır.

Kaynakça: Ada yayınları tarafından Nisan 1980'de yayınlanmış Aliye Berger (Yaşamı/Sanatı/Yapıtları) kitabı.

gravür*: bir metal plaka üzerine lak sürüp, kuruyan lak'ı kazıyarak desen çizildikten sonra levhayı asite daldırmak suretiyle oluşturulan kalıbı kullanarak kağıt vb. malzeme üzerine yapılan bir baskı tekniği.


Alaattin Bender
www.alaattinbender.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
              8 Kahveci oy vermiş.
7 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Kahveci : Ömer Arda Çetinkaya


SAADET

Anlık mutluluklar hayatın zevki. Çikolatalı kekin içindeki çikolata parçaları. Denk geldikçe yaşanan mutluluk.

Mutsuzlukları bulmak da çok kolay. Duygudurumla alakalı hepsi. İyi hissediyorsan, mutsuzlukları sallamazsın, görmezden gelirsin, geçer gider dersin. Mutlu olmak için güneşin pırıltısını bahane edersin ya da yağmurun sesini, tıpırtısını çatıdaki... Şu anda mutluyum. Nedenini de zerre kadar merak etmiyorum. Her an küçük dağları yarattığımı iddia edebilirim.

Aslında mutsuz olmak çok kolay. Sağlam temellere dayanan pek çok nedenim var. Ama ne işime yarar omuzlarıma ağır bir yük bindirip çökmekten başka. Mantığım hücum etti birden. "Olumsuzluklarını bil, mutsuzluk kaynaklarını gör ve mutlu olmak için düzelt koşulları." Hayır, her şey müthiş bir mücadele değil hayatta. Düzelir yahut düzelmez koşullar, kafamın içinde nasıl gördüğüm önemlidir onları. Elbette mutluluğun verdiği enerjiyle giderim üzerlerine. Olur yahut olmaz değişiklik, saplanıp kalmanın ne faydası var. Denedim bizzat ve biliyorum saplanmanın ne berbat bir şey olduğunu.

Örneklerle "bezeyelim" durumu.

Trafiğe hiç çıkmamalıyım. Kitabi kural yok. Kırmızıda duran enayi, sarıda ise gazlamayan. Ama bu böyle. Ne zaman değişir bilemiyorum ancak "enayi" gibi doğru bildiğimi uygulayıp "akıllı" olanlara sinirlenmeyip, gülüp geçerek yaşayacağım herhangi bir kazada can verene kadar. Normal hayatımın off-road olduğunu hayal ederek. Birinci gelmek değil, hayatta kalmak amacım trafikte.

Haberleri izleyip, sonuna kadar kan sıçratabilirim beynime -ki beynime kan gitmesi iyi de olur aslında-, ya da gazeteleri okuyarak. Ekonomi iyiye gidiyormuş diye kandırıp kendimi. (Belki de iyiye gidiyor, anlayamıyor minicik beynim.) Ne zaman iyi olmuş ki? En iyisi öyle olduğunu var saymak, ya da saymamak ama kendimce doğru şekilde yaşayıp tadını çıkarmak anın, anların. Düzeltebileceğim bir şey olursa sakınmamak. Tek yapmam gereken vergimi doğru düzgün ödeyip "kısmet" demek. Kafayı takarsam çıldırmış bir mutsuz olarak dolaşmam işten bile değil.

Milyonlarca aç insanı düşünürsem ne olur? Uyuyamam. Yapabileceğim minicik, bireysel bir şeyler olursa durmam yaparım ve tatmin ederim ruhumu, huzurla uyuyabilirim. Sürekli saplanıp acıya dönüştürürsem, cehennemi yaşarım. Kişisel yardımlarla, belki kandırarak kendimi, mutlu olmak ise daha kolay, değil mi? Öyle bence.

Ülke "sanat"ının gidişatını kötü olarak değerlendirmemeliyim mutlu olmak için. "Trend"in ve "globalleşme"nin böyle olduğunu kabullenirsem, içimdeki hoşgörüyle ben de eller havada, mutlu dakikalar geçirebilirim rahatlıkla.

Her şey kurallara tabi değildir ki hayatta. Demek ki "çoğunluk" böyle istiyor; çoğunluğun dediği doğru değil midir? Sus be mantığım...Sus iki dakika mutlu olacağım, engel olma. Biliyorum, bir zamanlar çoğunluk dünya düzdür diyormuş. Olabilir de ne alakası var şimdi? Biraz da sen düz oluver.

Sonra, kafama neden takayım ki komplo teorilerini? Ülke içinde olup biten sosyal karışıklığı neden abartayım? Neden ucuz kahramanca davranayım? Salak gibi milliyetçiyim deyip faşist damgası yiyeyim ya da sosyal adaleti savunup "gomünis"? Mutlu eder mi bu beni? Bugüne kadar etti mi? Aslında biraz, ama neo-liberal yaklaşımlarla, her şeye açıp gönlümü, huzur, hüşu ve hoşgörü "zemin"inde yaşamak varken neden kasayım bünyemi? Kinaye aramayın, saf ve temiz duygularla açtım gönlümü, mutluyum şu anda ve aptal bir tebessümle yazıyorum. Düşünen bir beynin faydası var mı ki? Zannetmiyorum. Fazla olmayan tecrübelerim der ki -arka vokal olarak-, gözlerini kapa, vazifeni yap, salla başı al maaşı... Hakikat acıtmıyor, tebessüm ettiriyor. "Huzur"a doğru yönlendiriyor.

Karamsarlık hissine kapıldım yazdıkça. Yazdıklarıma inanmadan yazıyorsun diyor geveze mantığım. Sanırım onu da bir eller havada günü vestiyerde unutsam iyi olacak. Biri alıp gider mi? İşine gelir mi? En iyisi dönüp de sormamak...

Bunca safsatadan sonra, mutluluğun anlık olduğuna inanabiliyorum sadece. Sorgulamadan, düşünmeden. Kimi çalışır mutlu olur, kimi dağıtır mutlu olur... Benim mutluluğum değişken, anlık ve lezzetli.

Çikolata parçaları olmasa da kek lezzetlidir. Örnek saçma ya da hayatın ta kendisi.

Ömer Arda Çetinkaya
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 9,189,189,189,189,189,189,189,189,18
              11 Kahveci oy vermiş.
7 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?


  Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir


KOÇ   (21 Mart-20 Nisan)
Bu haftanız sosyal ve profesyonel alanlarda hayli mücadelelerin sergilenecekleri günlerle dolu dolu sevgili koçlar. Beklenmedik güçlükler ortaya çıkabilecek ve bazı projelerinizi yeniden gözden geçirmek zorunda kalabileceksiniz. Yabancılarla yatırım ilişkileri içinde olanlarınız ise ortaklıklarına kesinlikle ağırlık vermeliler. Maddi kazançlarınızın artacaklarını da söylemeliyim.. Venüs' ün sizlere tatlı anları yaşatacağı haftanızı sevgiyle ağırlayın.

BOĞA   (21 Nisan-20 Mayıs)
Mayıs ayına girerken yeni tanışacağınız insanların esas niyetlerini anlamadan sakın kalplerinizin kapılarını artlarına kadar açmayın boğalar. Duygusal etkiler altında kalarak boş hayallere kaptırmayın kendinizi. Mesleki uğraşlarınızda da aynı şey geçerli, elinizdeki tüm kartları bir anda açarak sırlarınızı ortalara dökmeyin sakın.. Yeni bir teklif sayesinde yeniden doğabileceksiniz.


İKİZLER   (21 Mayıs-21 Haziran)
Hasıl olan bir ilişkinize bilhassa dikkat etmelisiniz sevgili ikizler. Olmadık angajmanlara kendinizi kaptırmamaya gayret gösterin. Uzak diyarlara kadar uzanan ilişkileriniz varsa yeni haftanızda her adımınızı hesaplı atın.. Değişken ruh hallerine bürünerek melankolilerde boğulmak istemiyorsanız profesyonel çalışmalarınıza da aynı ihtimamları göstermelisiniz.. Oldukça hareketli hatta fırtınalı günlerin eşiğindesiniz. Finansal konularda gösterdiğiniz sabırların mükafatlarını yakında alacaksınız.

YENGEÇ   (22 Haziran-22 Temmuz)
Ruhlarınızın gizemli kapıları aralanınca ortaya çıkan düşlerinizin dağınıklıkları oldukça düşündürücü sevgili yengeçler. Ortamların sağlamlıklarına ve fevkalade olumlu oluşlarına rağmen karman çorman düşüncelerden kendinizi bir türlü alıkoyamıyorsunuz.. Sezgilerinize elbette güvenmelisiniz ama herşeyden önce cesaret ve inançla meselelerin üstlerine yürümelisiniz.. Bu pazartesi beklenmedik bir teklifle karşılaşacaksınız. Elinizde tüm kartlara sahip olmadan son kararları vermeyin.

ASLAN   (23 Temmuz-22 Ağustos)
Profesyonel çalışmalarınızı beraberce yürüttüğünüz bir meslektaşınız ilginizi çekebilir ve kendinizi bir anda gönül çarpıntıları içinde bulabilirsiniz sevgili aslanlar.. Her halükarda yeniden doğuşların tam damarından ilerlemektesiniz. Manevi transformasyonları bu haftanız içinde dolu dolu yaşayacaksınız. Bir yerlerden, verilmiş angajmanların kıskaçlarından kopuşları yaşayacağınız bu günlerde zorlu mücadelelere hazırlıklı olmalısınız dostlar.

BAŞAK   (23 Ağustos-22 Eylül)
Yeni haftanız sizlere ummadığınız yenilikleri beraberinde getirmekte sevgili başaklar.. İlk başta olumsuz zannedeceğiniz bazı gelişmelerin lehlerinize dönüştüklerini zamanla göreceksiniz. Muallakta bıraktığınız bir takım konular çözüme uğrayacaklar. Salı gününde bilhassa hissedeceksiniz bunları. Sonra ki etaplarda ise yolculuk ihtimalleri belirebilirler, yeniliklere hazırlıklı olun. Yaşam elinizden tutmakta, inanın ince eleyip sıkı dokumanın sırası değil başaklar..

TERAZİ   (23 Eylül-22 Ekim)
Çarkı felek dönüyor sevgili teraziler ama ne dönüş... Kendinizi bir mevkiden, evlilik veya bir ilişkiden hatta çocuklardan bile kopararak uzaklara yelken açmak üzeresiniz. Kendinizi eski ile ilgili ne varsa hepsinden sıyırmak düşünceleri ile kaderde yeni bir döneme kürek sallamaya hazırsınız. En azından bu düşünceleri kesinlikle yoğun yaşamaktasınız. Harekete geçtiyseniz veya ayağınızı atmak üzere iseniz bilmelisiniz ki manevi güçler sizleri korumaktalar. Taşan enerjilerinizi hesaplı kullanın.

AKREP   (23 Ekim-22 Kasım)
Yeni ve oldukça ilgi çekici bir kreasyonun orkestra şefliği görevine getirilebilirsiniz bu yeni haftanız içinde sevgili akrepler. Yüksek kazançları beklemektense uzun vadeye yayılı olacak bir yatırım olarak düşünmelisiniz bu olayı.. Gönül ilişkilerinde muazzam değişiklikler beklenmeseler de ufak tefek yanlış anlaşılmaları olgunlukla karşılamalısınız. Aile fertlerinden bazılarına olmadık düşünceleri yakıştırabileceğiniz bu dönemlerde itidallı olun. Duyguları yanlış anlamayın, paylaşımlara açık olun akrepler.

YAY   (23 Kasım-20 Aralık)
Duygularınız ve düşünceleriniz arasında med cezirleri yaşamaktansa ihmal edilmemesi gereken dengeleri korumanın yollarını aramalısınız sevgili yaylar.. Orijinal olun, risk alın, cesaretle meselelerin üstlerine yürüyün.. Bir hediye veya miras verilecek sizlere bu haftanız da. O halde kendinize güvenin ve yaşamlarınızda virajlara hazırlıklı olun.. Olayların hızlı akımları karar mekanizmalarınızı sarsmamalı ve gizli güçlerin varlıklarını hissedeceğiniz şanslı günlerinizi heba etmemelisiniz.

OĞLAK   (21 Aralık-19 Ocak)
On elinizde onbir marifet tamam güzelde bunun birde fiziksel ve zihinsel karşılığı var değilmi sevgili oğlaklar.. Hayır demesini bilmiyorsunuz ve böylece sırtınızda ki yüklerin ağırlıklarının farkına vardığınız zaman hayıflanıp duruyorsunuz.. Dinlenmeye zaman ayırmalısınız kesinlikle. Hızla birbiri ardına gelen yükselmelerin getirdikleri sorumluluklara bir sınır çizmelisiniz. Kaçınılmaz başarılara doğru ilerlemekte oluşunuz sizleri sakın kapasitelerinizi aşmanıza sebep olmasın. Spor yapmayı düşünün mesela.

KOVA   (20 Ocak-18 Şubat)
Bu sefer hislerinizi bastırarak vazgeçemediğiniz eskileri yıkmaya ve hak ettiğiniz yeniliklere kollarınızı açmaya yeminlisiniz sanki sevgili kovalar.. Başarılı bir gelecek vaad eden yeni bir işe kendinizi konsantre edeceksiniz. Emeklerinizin karşılıklarını alacaksınız. Parlak fikirlerinizin ışıkları doğrultularında ilerlemekten çekinmeyin kovalar.. Maddi konular da göstereceğiniz beceriler sonucu sosyal yaşamlarınıza belli bir hareketlilik hakim olacak. Yolunuz açık yeter ki kararlılıkla hareket edin.

BALIK   (19 Şubat-20 Mart)
Evet balıklar haftanız geçen günlerden kalan çekişmelerin, beklenmedik gelişmelerin getirdikleri değişimlerin haftası olmaya aday.. Özellikle verdiğiniz mücadelelerin kahraman savaşçıları olarak fiziksel ve manevi güçlerinizi dosta düşmana ispat edeceksiniz. Geçmişi terketmek üzeresiniz. Geri çekilmek yok elbette. Münakaşalar ve çekişmeler sona erseler bile çözülmemelisiniz.. Cesur yürekli balıklar olun çünkü sosyal başarılar kapılarınızdalar. Artık bu sefer temelleri sağlam atmalısınız balıklar...

Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
              7 Kahveci oy vermiş.
13 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,588,588,588,588,588,588,588,588,58
              444 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Dost Meclisi



Fotoğraf: Leyla Ayyıldız

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.646 kahveciye doğru yola çıkmıştır.

Yukarı

 

 Tadımlık Şiirler


BİTTİM

Hiç bilmeyeceksin.
Gittiğinde nasıl bittiğimi...
Yok artık başka kelime,
Tarife sızını,Sızlıyorum...
Biteviye bir sızlama..Bitimsiz(im) sin...
Bittim...

Mehmet Güneş

Yukarı

 

 Biraz Gülümseyin




Çizen: Hüseyin Alparslan

Yukarı

 

 Kıraathane Panosu


İstanbul için Son Hava Durumu
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Ankara için Son Hava Durumu
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
İzmir için Son Hava Durumu
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı

 

Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan       Yamağı : Cem Özbatur

Tiijen İnaltong'u okuyanlar bilir. Linkimiz kendisini tanımayanlar için http://mutfaktazen.blogspot.com/ Mutfakta Zen, Tak Koluna Sepeti, Mevsimlerle Gelen Lezzetler derken şimdi bu sayfada enişteye inat maniler de var. Altin tabakta visne / Gel yârim aska düsme / Bu askin sonu çikmaz / Nâfile dile düsme. Hem karın hem de ruh doyurmak için daha detaylı bilgi isteyenlere de http://www.geocities.com/tijeninaltong/

http://freecycle.org/ Elinizdeki fazla eşyaları ihtiyacı olan birisine verirken kendi ihtiyacınızı da bedel ödemeden karşılamak hoş bir durumdur.
İşte böylesi bir site, İstanbul grubunda 79 üyesi var. Evimizden ofisimizden bir yıl içinde attıklarımızı düşünürsek neden olmasın...

Siz işyerinde veya ev ortamında bilgisayarınızla yoğun bir irtibat halindeyseniz, ekranda hep aynı görüntüyü görmekten sıkılır ve güzel bir resim ararsınız. Biz bu resimlere ne diyoruz? Duvar kağıdı. http://www.wallpapervault.com/ kısayolunda en alası mevcut. Hem de bazıları aktif animasyonlu, (ne demekse?). Ve işte en sona sakladığım sürpriz. http://mariemarie0000.free.fr/fichiers/images/pop.swf kısayolunda öyle ilginç bir şey var ki inanamadım. Eminim sizler de gözlerinize inanamayacaksınız. Sonunda yaptılar dedirtecek bu orjinal çalışmayı lütfen kaçırmayın. Büyük küçük hepinizin hoşuna gideceğine eminim.

http://www.buybye.com/detail.asp?PRODUCT_ID=F102A9K935M714ID1
"ALIŞVERİŞİN GÜLER YÜZÜ". Kahve Molası Dergimiz artık Buybye.com'da. Kredi kartınızla derhal satın alıp adresinize gönderilmesini sağlayabilirsiniz. Hatta dergiyi taksitle almanız bile mümkün. Tabi hepsi bu kadar değil. Dergi için gitmişken tüm reyonları dolaşmakta yarar var. Pekçok ürünün yanında hormonsuz doğal domatese özellikle dikkatinizi çekerim.

Yukarı

 

 Damak tadınıza uygun kahveler


Anti-Spy Personal Firewall 2.0 [751 KB] Windows shareware (34.98$)
http://www.sharewarepost.com/download/antispy.exe
Epeydir güvenlik diye diye bir hal oluyoruz. Yabancı ellerin bilgisayarlarımıza değmesini önlemenin en etkili yolu bir firewall kullanmak ama piyasadaki programlar oldukça teferruatlı olduklarından bazen kurunun yanında yaşta yanabiliyor. Bu minik program açık olan portları ve kullanan programları size derhal gösterip anında önlem almanızı sağlıyor. Oldukça etkili. Güvenlik diye inleyen herkese tavsiye edilir. Önce indirip deneyin, sonra bir çaresini bulursunuz artık.

Yukarı





Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20050503.asp
ISSN: 1303-8923
3 Mayıs 2005 - ©2002/05-kmarsiv.com
istanbullife.com