Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.029

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 15 Ağustos 2006 - Fincanın İçindekiler


 


 Editör'den : Ateşkes Zaferi!?!..

Merhabalar,

Sonunda ateşkes başladı, bombalar füzeler sustu. İyi oldu değil mi? Akan kana mola verildi. Tampon bölgeye asker yollamaya can atanlara gün doğdu. Oysa acılar sürüyor. Binlerce insan yıkıntılar arasında birşeyler bulabilir miyiz umuduyla evlerine dönüyor. Çoğu çocuk binden fazla masum insan yok olmuş. Memleket milyarlarca dolar zarara uğramış. En azından önündeki on seneyi yitirmiş. Ama o da ne? Lübnan'a çöreklenmiş molla takımı, başlarında Nasrallah, birbirini öpüp kokluyor, gülücükler atıp zaferi(!?) kutluyor. Lübnan, daha doğrusu Hizbullah zafer kazanmış, İsrail kaybetmiş. Bre kendini bilmez sakallı hokkabazlar, sarıklı leş kargaları, bebek cesetlerinden zafer yaratan kara adamlar, sizin gibi kuş beyinlilere kaldıysa eğer Dünya barışı, şimdiden kefen bezimizi hazır etmekte yarar var.

...

Geçen hafta bir koca kral geçti Türkiye'den. Hizmette kusur etmedik doğrusu. Döndüğünde kral ve prens dostlarına memleketimizden sitayişle bahsetmesi için elimizden geleni ardımıza koymadık. Ne de olsa o kırmızı halılı gerçek bir kraldı. Ya halısı saklı yerleşik krallar? Veya uçan halıya binip dolaşan çıplak krallar? Onlardan haberiniz var mı? Geçen haftanın manşetlik haberi Ordu valisiydi mesela. Yok ben ona takılmadım. Ben, manşetten valinin Bodrum tatilini haber yapan medyanın, Tayyip Bey'in geceliği onaltıbin dolar olan yedi yıldızlı otelde tatil yapmasını iki sütuna üç santim olarak üçüncü sayfadan vermesine takıldım. Ha, diyeceksiniz ki, onun parasını biz vermiyoruz ki. Öyle mi? Peki kim veriyor? Kimse. Otelin başbakana küçük bir hediyesi herhalde. Bunun adı hediye mi? Rüşvet mi? Yalakalık mı? Veren mi suçlu yoksa alan mı? Buna sıradan haber muamelesi yapan medyanın bundan çıkarı ne? Yoksa korkuyor mu? Bak korkuyorsa haklıdır. Mesela gittiği hastahanede en son bir doktora fırça çekmiş, doktor elindeki çay bardağını düşürmüş. Vallahi birilerine anlatırken duydum. Yani korkmak menfaat gereğidir. Tayyip Bey bu, ne taraftan eseceği hiç belli olmaz.

...

Yukarıdaki fotoğraf Dünya Birincisi. National Geographic’in düzenlediği Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nda, bir Türk sanatçı birinciliği elde etti. Erdal Kınacı’nın çalışması, “İnsan” kategorisinde en iyi yapıt seçildi. Erdal Kınacı'yı kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. Haydi bakalım kahveci fotografçılar daha iyilerini çekmek artık boynunuzun borcu.

Bugün arabada radyo kanalları arasında dolaşırken "Kadınım" diyen Tanju Okan'a rastladım. İyiki rastladım, kulaklarımın pası silindi. Gelin şimdi onun bir diğer güzel şarkısını birlikte dinleyip, bu davudi sesli sanatçımızı analım. Tanju Okan söylüyor, Çal Çingene. Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur





Yukarı

 

 Pergelin Divit Ucu : Sarahatun Demir


SEVMEK, YAZMAK, YAZ…

Yazmak gibi seviyorsun demişti.
Diğeri uzunca bir zaman kritik etti bu cümleyi
Ne demekti yazmak gibi sevmek…
Biraz acıtmak mı, yontmak mı, zarar vermek ve sevmek miydi ya da bencillik miydi yazmak gibi sevmek…
Karar veremedi…
Üstelik bir yaz akşamı yazmak gibi seviyorsun demişti adam…
Uyku uyanıklık arası bir koku yayan fikrinde zordu bu cümleye dehliz olmak..
Sevmek kadar zordu bu tanımlamayı anlamlandırmaya çalışmak…
Öyle ya yazmak gibi sevmek miydi aslolan yoksa sevmek gibi yazmak mıydı yaşamı aşk kadar değerli diye inandıran…
Gidince bir yanı hep acıyan olduğu için mi yazıyordu yoksa?..
Şimdi, aynı yaz akşamı bunları geçirdiği için uykulu rüyasından küs giysisindeki karpuz lekesine..
Karpuzun suyundan çok bizzat bünyesi leke bıraktı elbiseye..
Tıpkı adam gibi….
Fikri, ömrü, acısı, bencilliği, uyanıklık arası saflığı gibi..
Sevmek gibi…

Yazmak gibi seviyorsun demişti
Bir başka yaz
Sevdi diye yazdı kadın
Adam uzaktayken
Ama üzerinde bizzat karpuzun kendi lekesi
Adam gibi hala…

Sarahatun Demir
sarahatun@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
2 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

  Kahveci : Haluk İlhan


Yürekli Kadınlar ve De-ja-vu

Sözün kökenini bilmiyorum, fransızca sanırım, bu konuda bir yazı yazmadan önce, her zaman yaptığım gibi, internette kısa bir araştırma yaptım, ulaşabildiğim bir kaç tanesi şöyle;

Hayat hep devinim arzediyor bize, yaşanılan şeyler tekrar vuku bulmak zorunda sanki.Hatta felsefeciler buna” de-ja-vu” demişler.Tam olarak anlamı ise; şu anda, bulunduğun zamanda yaşadığımız fiili yani “ben bunu daha önce yaşadım demekmiş”.

Yaşanmış bir anın tekrar yaşıyormuşçasına kapılınan hislerdir.


Bu da ekşi sözlükten " ayni olayi daha onceden ya$ami$ gibi olmak, reenkarnasyondan cok daha mantikli bi aciklama duymu$tum bunun hakkinda... bazi insanlarin sezgi yetenekleri cok guclu oluyomu$ (bir nevi 6. duyu) ve o ani onceden seziyormu$ fakat bilinustune cikmiyormu$ bu, ve o an geldiginde onceden ya$ami$ gibi oluyormu$.."

Evet, benim yazıma konu olan deja-vu, kısaca bu, sanki yaşadığım bir olayı tekrar yaşıyor gibi olmam.

Şu ana kadar konu başlığı olan Yürekli Kadınlar ile deja-vu'nun arasında ki bağlantıyı çözemediğinizin farkındayım.Anlattığım da hak vereceğinizi düşünüyorum.

Bir zaman dilimi önce, çok tutkulu ve güzel bir ilişki yaşadım, bir şekilde sonlandı, her ikimizin de arzu etmediği şekilde sonlandı ama neticede yaşandı ve bitti. Bir çok güzel ilişki gibi bende de bu ilişkinin artıları hafızamda hep canlı kaldı, onları hiç unutmadım.

Bir zaman sonra, neredeyse başlangıcı bire bir aynı olan bir başka ilişki yaşamaya başladım, karşımda ki kişi ile tanışma şeklinden tutun da, yaş, yaklaşım, olayların gelişimi, sürüklemesi neredeyse aynı bir başlangıç. Ancak bu sefer bir şeyler tam başlamadan oturup konuşabilme şansımız oldu ve bu kişi daha önceki ilişkimi ve bende ki etkisini bildiği için, o ana kadar sormadığı tüm detayları sordu, hem de en ince ayıntısına kadar, neredeyse bire bir aynı anları yaşadı ve bana tekrar yaşattı.

Benim için tam bir deja-vu idi, ama onun için bir deja-vu değildi, etkilendiğini düşündüğü birisinin geçmişte yaşadığı ilişkisinin şu anki hayatında ki etkisini öğrenmekti. Ve konuştukça şunu fark etti ki, geçmişte ki kadının yaşadığı ve hissettiği her neyse, kendisi de aynı şeyleri hissediyor.

Bunun üzerine hissettiklerini ve yaşadıklarını ve duygularını kendinde tutarak, hak ettiğini düşündüğü o kişiye saygı duyarak ve doğru olanın benim o kişiyle yaşamam gerektiğine inanarak, hayatıma daha girmeden, kendi isteği ile hayatımdan çıktı.

Bu bir yürek işi. Benim o zaman yaptığım doğru veya yanlıştı, bilemiyorum, belki bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğim, ama bu kadını hayatım boyunca saygıyla ve sevgiyle anacağım. Beni konuşturduğunda, sorguladığında, irdelediğinde kendisinin ne hisettiğini önemsemeden, dinlediği kadın için üzülen yürek güzel yürektir, güçlü yürektir. Onu aramalısın, onu tekrar kazanmaya çalışmalısın diyen yürek gerçek sevgi yüreğidir.

Yanından ayrıldıktan sonra bana çektiği mesajı hayatım boyunca unutmayacağım, demiş ki "mutlu ol ve doğru karar ver, boşuna vazgeçmiş olmayayım senden."

Ne karar verdim veya vereceğim aslında tabi bunu burada tartışmayacağım veya söylemeyeceğim, o benim bir iç hesaplaşmam, ama bu kadar düzgün, bu kadar ahlaklı, bu kadar yürekli kadınların var olduğunu bilmek, bu kadınları bir an bile olsun yaşamak, onları hissetmek çok ama çok güzel.

Gencecik yaşına rağmen, bu kadar kocaman bir yüreğe sahip olması nedeniyle ve bana yaşattıkları ile seni öpüyorum güzel kadın, bana VAZGEÇMENİN de hemde aynı hisleri duymakla birlikte, bir başka kadının hak ettiğini söyleyerek geri çekilme gibi bir ERDEMİ gösterebildiğin için seni kutluyorum ve umuyorum ki, her şey umarım senin için de, benim için de, arzu ettiğin gibi olur, ama çok isterim ki senin o güzel yüreğin sevgiyle, aşkla dolsun.

Sevgilerimle.

Haluk İlhan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,718,718,718,718,718,718,718,718,71
7 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

  Kahveci : Mehmet Salih


NİCE YILLARA GÜLÜM!...

Ben erken kalktım, yine bu gün de. Ben çok uyumayı sevmem bilirsin, gülüm.
Uyanıp seni ve çocukları uyurken seyrederken çok mutlu oluyorum. Geçen gün , bir kitap tanıtımı okumuştum.'' Sadece,aptallar 8 saat uyur! '' diye..Ben,de ne kadar zekiyim ya!.
Nasıl olsa bir gün istesek de istemesek de çok uyuyacağız diye. Cep telefonumu açtım,saat daha 06.00. Bilirsin , eve gelince kapatırım cep telefonumu.Sadece,ev telefon numaramı bilecek kadar yakınlarım gerektiğinde arayabilsinler diye. Çok hafif bir sesle hatırlatma yaptı, telefonum. Bu gün eşinin doğum günü diye. Heyecanlandım,elim ayağım titredi.Ya unutsaydım, günlük koşuşturmalardan senin doğum gününü.Yine,sen kızmazdın eminim, her zaman ki engin gönlünle. Gülümserdin yine bana, o tatlı gülüşünle.

Yine bir doğum günün ve yine ben sana kıymetli bir hediye alacak durumda değilim, gülüm.
Akşam, müzikli bir yerde yemeğe de götüremeyeceğim seni. Affet, affet beni. İnan ki yok beş kuruş param. Yemek sırasında müzik çalarken bir kırmızı gülde uzatamayacağım sana. Ve dansı bu gece kabul edersen bizim evde, bizim canlı radyo müziğimizle yapabileceğiz.Yakacak güzel bir çift mum var mı,ya evde? Oğlum ve kızım da sana hediye alabilecek para biriktirebildiler mi, bilmiyorum? Ama,pek sanmıyorum. Ne isterdim biliyor musun, gülüm. Birazdan sizler uyanınca sizlerle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra sana bir sürprizim var, diyebileyim. Sana, uzatabileyim bir anahtarı ''Bak aşağıya. istediğin gibi beyaz bir araba aldım,sana. Senin kalbin gibi bembeyaz . Bu senin gülüm, doğum günün kutlu olsun. İyi ki varsın, iyi ki senin gibi bir prensesle evlenebildim.'' Diyebileyim. Sonra, arabanla hep beraber gezelim. Sana ve çocuklara birbirinden güzel kıyafetler alalım, akşama çok güzel bir yerde yemeğe gidelim. Ben de bilirim böyle kibarlıkları, iyi yaşamayı ve de yaşatmayı. Ama; nerede yok be gülüm, inan ki yok beş param. Sana, güzel sözlerden başka ne, ne verebilirim.

Bin kez gelseydim dünyaya bin kez seninle evlenirdim. Ama; ben bir kez bile evlenmeyi hak etmiyorum, seninle. Ve hak etmeden alabildiğim en büyük ödülsün, sen. Ve bir de bu ödülü bu mükemmel çocuklarla taçlandırdın be gülüm.

Yine de iyi günler bize de gelecektir, be gülüm. Bende pek inanmasam da söylediklerime. Sen hep olduğu gibi ümitle bekleyeceksin o güzel günleri, gelecek güzellikleri. Bir yerde kıracağım bu parasızlık zincirini, yine inanmadan mı konuştum. Evet, haklısın gülüm. Gelecek güzel günler konusunda yalan söylüyorum sana belki ama; bir şeyi her zaman doğru söyledim.

'' SENİ ÇOK SEVİYORUM VE HEP SEVECEĞİM. NİCE YILLARA GÜLÜM!..''

Mehmet Salih


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
98 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

Semih Bulgur

  Kahveci : Semih Bulgur


   HAYATIN ANLAMI

Ben işi gücü bırakıp, milyonlarca yıldır insanlığın, filozofların, düşünürlerin, bana göre cevabını bulamadıkları bir sorunun peşine düştüm. " Hayatın anlamı nedir ?". Ya da hayata anlam katan şey nedir ? Aslında herkese o kadar yakın ki bu sorunun cevabı. Herkesi o kadar yakından ilgilendiriyor ki…

Tabi bu, hayatına anlam katmak isteyen, hayatı yatıp kalkıp, yiyip içmekten ve ömür süresini doldurma bekleyişinin ötesinde gören insanlar için geçerlidir. Her şeyi göze alıp sıradanlığın ötesine adım atabilme cesaretini gösterebilenler içindir.

Bu Dünyaya nereden geldik, nereye gidiyoruz ve neredeyiz sorularını soranlar içindir. Günü birlik hiçbir şeyi sorgulamadan yaşamakta bir hayat tarzı seçimidir. Fakat bu seçim bu Dünyada bir mezar taşından başka bir iz bırakamaz.

Kopuk, salaş, kendini, inançlarını, yolunu, sonunu kaybetmiş gençliğin büyük bir bölümünün geçici tatminlerden sıkılıp anlamlı bir hayat yaşamak isteğinde değil mi? İşte onlar için, inancı, direnci, cesareti, yüreği olanlar için hayatın anlamı...

Hayatın anlamı; öldükten sonra güzel bir şekilde anılacağımız eserler bırakmaktır. Bu aynı zamanda, her şeyin maddiyat, çıkar ve sömürü fırsatına dönüştüğü günümüz Dünyasında öldükten sonra yaşamanın da bir yoludur. Neden öldükten sonra yaşamak? Ekmek parası davasına veya daha çok daha çok kazanmak için bir koşuşturma bir curcuna içinde günleri, yılları dakikanın saniyeleri gibi tüketmiyor muyuz? Peki, geriye ne kalacak?

Bir eser bırakmak için büyük bir ressam, büyük bir yazar, büyük bir iş adamı veya büyük bir mimar olmak gerekmez. Hayırlı bir evlat Dünyaya getirmek, yaptığın iş her ne olursa onu iyi yapmak, hayra, barışa yönelik bir şeyler yapmak, bir merhamet, bir tevazu, bir teşekkür de birer eser bırakmaktır.

Çünkü yaptığınız insani şeyler de hatırlanmanızı sağlar bizi unutulmaz kılar. Bunun yanında yaptığınız kötülükler, çirkinlikler de unutulmaz. Evet, buda kalıcılığın iyisi kötüsü olmaz diyenler için bir yöntemdir. Mesela Ortadoğu da olduğu gibi arkanızda ölü bebekler bırakarak kalıcı bir esere sahip olabilirsiniz.

Hayatın anlamı benim için farklıdır diyebilirsiniz, ama bence hayatın en anlamlı anlamı budur. Hayatına anlam katmak isteyen herkes her ne olursa olsun bir eser bırakmayı denemelidir. Evet, eser bırakmak zorlu bir süreç, ama eseriniz her neyse karşınıza koyup onu izlediğinizde bütün yorgunluk, durgunluk ve solgunluk uçar gider, geriye tatlı bir tebessüm ve kalıcı olabilmenin hafifliği kalır.

Semih Bulgur
www.semihbulgur.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
6 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,588,588,588,588,588,588,588,588,58
              444 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Dost Meclisi



Fotoğraf : Mehmet Hamurkaroğlu

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 6.869 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı

 

 Tadımlık Şiirler


YOKTUR GRAMERİ TARİHİN

anlamıyor musun
bu gelişler başka gecelere ait
tuhaf bir ışık bu yıldızlar
unutulmaya bırakılmış anılar gibi
bu sular ömür boyu akan sular

kesin bir kopuş mu bu yoksa
ağırlığı bile hissedilmeyen ağıtlar
acelen ne nereye
tutsaksın işte tutsak olmanın bilinciyle
yaşıyor ve yaşadıkça
beyninde her an büyüyen ur
dayanılmaz boyutlarda
hayvanlar getiriyor sana
tarihin derinliklerinden

kurtuluşun gecikebilir
belki de yok böyle bir şey
baksana unutmayanlar gitmiş
geçip gitmiş kanlı duvarlarınan cehennemin
sen hala biz hala umut bekleriz
kızıla çalan mavisinden gecenin

yıllar geçer ve unutulmaya bırakılmıştır
sonsuz tren yolculuklarında kalan anılar
bir zaman sonra ey zaman denilir
biz unuttuğumuz gramerimize mahkumuz
nereden gelirse gelsin ayrılık rüzgarları
biz yine geçeriz çaresiz kendimizden
belki kendi yüksekliğine tutsak
bir dağ oluruz
belki kendi balıklarını dışlayan
bir nehir

Fatih Köseoğlu

Yukarı

 

 Biraz Gülümseyin




Çizen: Hüseyin Alparslan

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Yukarı

 

 Kıraathane Panosu


Yukarı

 

Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. http://www.kamusen.org.tr/imaj/tayyareorj.jpg yan gelip yatanlara ibret olsun.

"250 gram beyaz peynir, 2 diş sarımsak, ceviz içi, yarım çay kaşığı kırmızıbiber ve kimyon, 1 çay kaşığı kişniş, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1 yemek kaşığı zeytinyağı" ile ne yapılır? Peynir mezesi. Peki nasıl yapılır? Cevabı burada http://www.burgaz.com/bizden.htm

Msn messenger kullanıyorsanız http://www.msnturkey.com web sayfasını mutlaka ziyaret etmelisiniz. Msn hakkında her türlü detay bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Siz hala Karate Kamil'i tanımayanlardanmısınız? Ya da belki tanıyordunuz ama uzun zamandır ilgilenmediğiniz için unuttunuz. Hatırlatmak için web sayfasının adresini veriyorum http://www.fistik.com iyi eğlenceler.

Yukarı

 

 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı





Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20060815.asp
ISSN: 1303-8923
15 Ağustos 2006 - ©2002/06-kmarsiv.com