Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.033

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 21 Ağustos 2006 - Fincanın İçindekiler


 


 Editör'den : Helal size 12 Dev Adam!..

İyi haftalar,

Sizi bilmem ama ben bu yazdan bıktım. Sıcakla boğuşmaktan yıldım. Dünü sersem gibi sağa sola yalpalayarak geçirdim. İlk defa kışı özledim biliyor musunuz? Cumartesi günü bir ara nefes almakta zorlandığımı hissettim. Akşam sahanın ortasında titreyen futbolcuyu görünce işin vehametini anladım. Bu sıcakta futbol oynamaya çalışan futbolcuya Allah kolaylık versin, ne diyeyim.

12 Dev Adamın 2 harika maçı hafta sonuna çok güzel bir renk kattı. Yürekli oynadıklarında ortaya seyir zevki muhteşem maçlar çıkıyor. Umarım bu seri böyle devam eder. Helal olsun sizlere Dev Adamlar.

Hafta sonu haberleri bunlarla sınırlı değil elbette ama bugün yağıp gürlemeden şöyle haftaya huzurlu bir geçiş yapayım istedim. Oysa konuşacak çok konu var. İnşallah ilerleyen günlerde fırsat bulur birilerinin kulağını çınlatırız. Şimdilik heybeyi doldurmakla meşgulüm. Gelin o zaman birlikte eski ama çok güzel bir şarkıya kulak verelim. Koca bir cüsseden o sesin nasıl çıktığını hep merak ettiğim adam yani Demis Roussos söylüyor, Rain And Tears. Hepimize güzel bir çalışma haftası diliyorum. Aman sıcaklara dikkat.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur





Yukarı

 

 Kahveci : Reyhan Yıldırım


NADİR ABİ

Amma kalabalık ha… Böyle dikil burada, milleti seyret… Hayatın içine ettik.

Adam ne kadar benziyo o garsona. İş mi şimdi, yıllar sonra, git o garsonu hatırla. Bişeycik unutmuyor şu beynim. Şef garsonun eli masanın altında. Verdiğim gıcır paraları sayması bitmiyor. Tam dört balya, az da değil! Kredi kartı falan yok ha. Gazinoların kırmızı halı, kalın kadife perde zamanı. Yanımda bayan arkadaşım; bir pireleniyorum ki... Eğilip bakamam, ama bizimkinin bacaklarını falan ellemeye kalkarsa... Katil olacağım. Bekliyorum, bir bitse şu para sayma işi... O zamanlar hayat güzeldi ya, dericilikte iyi para vardı, üstelik gencim, zıpkın gibi adamım. Elimi neye atsam altın. Kapalı çarşı esnafı arasında namım almış yürümüş; Avrupa'yı gezmişim. Şimdiki gibi mi? Her gece sabaha kadar eğlenmezsem günü yaşanmış sayar mıydım? Bütün hesaplar benden; sevenim çok!

Koca akvaryumu koymuşlar vitrine. Huylanıyorum, deprem falan olsa… Bizimki de illa bakacak. Çocuktan çok çocuk oldu bu. Ama Allah'ı var, bir zamanlar can yakıyordu.

O gazinoda dedim ama, "evleneceğim bu kızla ben" diye. Yapma etme diyen çok çıktı. Bizim mahalleden. Oksijenle mi ne açıyor bunlar saçlarını. Sarı, sarı, gür. Teni kar, gözleri soluk bi mavi,iyi değil, fakat bakışı nasıl güzel. Bileklerinde fırlayan kemikleri bile sevdim be. Şöyle hafif kambur dururdu. Annesi - babası bir dediğimi iki etmedi. Evi tuttum, dayadım döşedim... Gelen bir bayılır, giden bir... Ballandıra ballandıra görmeyenlere de anlatıyorlar, kulağıma geliyor, doğrusu hoşuma gidiyor. Kapımın önünde iki taksi birden, her pazar piknikdeyiz... Baldırım kadar butları kestirip götürüyoruz yanımızda. Kaç kişi yiyip içiyoruz… Rakının şişesi bir para, su gibi akıtıyorum o güzelim kırlara.

Nasıl çarpıyolar adama. Yok görgü falan da yok. Nereden olacak, iki çift laf mı ediliyor ? Hayır etseler gore gore de öğrenirler.

Yağmur yağacak. Yolu yok, kaç gündür gök kara kara. Çatırdasa şaşmam. Öyle birikti. Bu gün görmemiş kalabalık yüzünden fena gireceğiz birbirimize biz bi gün. Desem, kendine bak diyerek yapıştırır cavabı. Eeee, böyledir, kurt kocadı!

Önceleri kendimi öldürmeyi bile düşünmüştüm, sonra durumu kabul ettim, her şeyden vaz geçtim: Hıyarlık ettim! Onca zenginlik bir günde bitti. Ne dükkan, ne borç verdiğim paralar. Uçtu gözüm! Gece hayatı, öye it gibi içmeler... Kılını kıpırdatmadı acıyıp ortak olduğum gavatlar... Para bitti ya, kim kaldı yanımda? Bir bu kız. Allah için vefalıymış.

Şu görgüsüzlere bak ya. Benimki de kızla aralarında. Beynime kan sıçramıyosa…

Sabah beri, mızıl mızıl mızıldandılar "Hadi", dedim mecbur, yoksa kıracağım kemiklerini. Ana-kız kaşla göz arasında süslü, püslü giyinip karşıma sıra durdular, e hadi diyor gözleri. Vazgeçerim de ha. Var öyle huyum.

Şimdi bir firma için para topluyorum, teslimat falan, getir-götür işleri. Şirket'in minübüsünde pek eğlenir kız, cama yapıştı, yolları seyrederken bir sevindi, bir sevindi, "iyi ki çıkmışız" dedik hanımla.

Ulan, her yanda yüzlerce mumluk lamba, ışıl ışıl. Adam olur mu bu memleket? Göğü aydınlatıyoruz, taş gibi güneş kendini kavuruyo hasetten.

Ne kalabalık, ne kalabalık… Ürktük inan olsun. Kalabalık bir sağa gidiyor, bir sola. Bak bu kokulu karılar var ya, adamın böğrüne atarlar dirseği. Şeytan diyor…

Dükkandaki akvaryumların camları buğulanmadıysa ben Nadir değilim. Amma yığıldılar önüne ha. Yanyana iki koca akvaryum koymuşlar; birine köpek balığı yavrularını tıkmışlar... Yavru, mavru, sevmem bu meretleri. Hasan abi balık çorbası yapardı. Antalya'da bir yeri vardı… Hey gidi…

Kadına bak! Yüzü tostoparlak, sanki yanaklarına hava babasmışlar. Kasılma kadın! Düşmez kalkmaz bir Allah! Göt, bacak ortada. Yok ulan böyle şey, Sen elindeki kameralı telefonu uzat havaya… Köpek balıklarını da artist yapar bizim bu millet. Söyle, şeytana ters giydirsinler takkesini. Şeytan diyor, tut hepsini at köpek balıklarının...

Aha, bu millet telefonu seyrediyor be, Vallahi. Ben diyeyim telefonun ekranındaki balıkları, sen de bizzat telefonun kendisini. Ulan köpek balıklarını bile güldürdük halimize… Eeee, yeti ama…

-Hanım, olmadı mı daha, hadi artık!

Reyhan Yıldırım


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Kahveci : Aybars Erdemli


ERKEN BAŞLADIM

Erken başlamış her şey hayatımda. Erken yürümeye başlamışım mesela. Akranlarıma göre erken konuştuğumu söyler annem. Su demişim hiç lüzumsuz bir zamanda ve geriside seri bir şekilde gelmiş.

Her şey erken olmaya devam etti yıllar yılı. Hatırlıyorum şimdi anaokulunda erkenden sınıftan çıkıp, görevlilere vurup tenefüs boyunca peşimden koşturmalarını. Zilin çalmasından sonra ilk önce sınıftan çıkıp bahçenin sonundaki tellere ikinci olarak dokunduğumu hatırlamıyorum. O yüzden hiç salıncak sırasında da beklemedim. Yine hatırlıyorum hocalar masal okurlardı öğle uykusu için. Yatar yapmaz uyuma numarası yapmaya bile erken başlardım. Bu yüzen hocalar herkesi kontrol ederlerken en son ve en uzun bana bakarlardı ve ben dayanamayıp gözlerimi erken açtığım için belli olurdu uyumadığım. O yüzden çocuk masallarını herkesten daha iyi hatırlıyorum, herkesten daha fazla dinlemek zorunda kaldım hep uyutulmak için. Gün sonunda da okul servisi kuyruğu için erkenden dışarı çıkar beklemeye başlardım, erkenden servise biner ama nedense hiç inmek istemezdim.

Bu dürtü ilkokula başladığımda da peşimi bırakmadı. En erken ben okumayı söktüm. Kurdele takılırken bile aklımda spor salonundaki havası inik olmayan topu nasıl alabilirim diye düşünüyordum. Oyuna başlayınca da en erken ben bırakırdım, sıkılırdım hemen, o yüzden başta hep şart koşarlardı bırakmak yok diye. En sevdiğim yemeği yerken bile biran önce bitirip oyun oynamak geçerdi aklımdan. En büyük dert sınavlarda oluyordu. Genelde en erken ben verirdim kağıdımı. Test sınavlarında soruları okumadan hepsine "c"yi işaretleyip sonra soruları okumaya başladığımı hatırlarım, yanlış olursa silerdim doğru olursa zamandan kazanırdım. Hayatım hep böyle garip mantıklar kurarak sorun çözmekle ya da sorun yaratmakla geçti.

Yapraklı takvimi ilk gördüğümde ilk sayfasını kopartıp ertesi günü koparmak için gece 12'ye doğru yataktan kalktığımı hatırlıyorum. Öbür günün yaprağını da sabah kahvaltısında dayanamayıp kopartmıştım. Bu yüzden hala planlı bir iş yapamam belki de, istesem de uyamayacağımı bilirim.

Sigaraya da erken başladım açıkçası. Bir gün öncesine kadar yanımda kimseye sigara içirtmeyen, millete nasihatler yağdıran ben, ertesi gün erkenden sigara yakıp hemen de içime çekmeye başladım. Halen erkenden yemeğimi bitirip üstüne sigara yakmakla geçiyor hayatım. Alkole de erken başladım. Denemediğim içki sayısının az olduğunu tahmin ediyorum. Erken oturmak isterim masaya da ağır ağır içip hakkını vermek ve masadan geç kalkmak isterim nedense tıpkı sabahları erken kalkamadığım gibi.

Dediğim gibi erken oluştu her şey hayatımda. Benden büyük ağabeylerimin ablalarımın yaşamadığı birçok şeyi de erkenden aradan çıkartmıştım. Girmemem gereken yerlere erken yaşta girmek, yapmamam gereken şeyleri erken yaşta yapmak ne derece doğru veya yanlış bilemem ama bu benim hayatım. Üniversite sınavında 25. sorudan sonra sıkılıp hasta rolü yapıp görevliyle birlikte lavaboya gitmiştik yasak olduğu halde. Kağıtlarınızı verebilirsiniz dedikleri andan kısa bir süre sonra da kağıdımı teslim etmiştim. Bilmiyorum neden düşünemiyor bazen insan sorumluluklarını sorunları yüzünden.

Erkenden ayrılmak isterdim aynı şeylerin konuşulduğu ortamlardan, çok fazla konuşan insanlarla da oldum olası yıldızım barışmamıştır. Çabuk çabuk uzaklaşmak isterim hep. Lafı sakız gibi uzatan yakın bir arkadaşım hiç olmadı. Bir cümlede anlatılacak bir şeyi beş cümlede anlatan yada anlatamayan bir arkadaşımda olmadı etrafımda. Olamazdı aslında çünkü ya oradan uzaklaşmış olurdum ya da olmak zorunda olduğum bir ortam ise boş boş yüzüne bakardım kesin ki bunu hala yaparım bazen farkında bile olmadan.

Askere geç gittim ama, ve de geç çıktım tabi aldığım cezalar yüzünden. Yapmamam gereken şeyleri yapmam ya da zamanından önce yapmam ceza almama neden oldu. Fazla nöbetler, çarşı iptalleri, ve geç teskere almam gibi. Erkenden kaçıp arazi olmaya çalışırdım herkes gibi ama çok erken yapardım yine, işleri bitirip dinlenmeye çalışırdım ki bu hiçbir zaman olmadı. Ve askerdeki sistem her zaman çalışıyor gözükmek, bir işle meşgul olduğunu göstermek olmalıymış bu yüzden bütün cezaları çektim üzerime mıknatıs gibi. Hayat işte zorluyor insanı arasıra…

Birçok olayda erken yaptıklarım yüzünden başıma gelmedik kalmamıştır. Kafamdaki yara izleri, başarısız olduğum işler, sınavlar…vb hep bu bir an önce bitirip o an kafamda asıl olan şey neyse ona ulaşmak için acele etmemden olmuştur. Sabah erken kalkarak LES sınavına gireceğim bir gece erkenden yattım. Erken kalkmak için kendimi erkenden uyumaya zorlamam beni sabaha kadar uyutmadı ve haliyle sabah kalkamadım. Yılda iki kez olan bu sınava giremeyip eve de soruların beklemediğim yerlerden geldiğini söylemiştim.

Şimdi çevremdeki insanlar çok tembel ve ağır kanlı olduğumu söylüyorlar. Ben de hissediyorum bazen çok uyuşuk davrandığımı. Bilmiyorum belki de enerjimi de erkenden bitirmişimdir. Bazen kös kös reklam seyretmek zorunda kalmamın sebebi de televizyonun kumandasını almaya üşendiğim zamanlardır.

Bundan sonra hayatım nasıl olur bilmiyorum. Bildiğim tek şey bünyemi erken yaşta yıprattığım. Sigara olsun, içki olsun veya şimdi yazmak istemediğim başka şeyler olsun hem beynimi hem bünyemi yıpratmış olmalı. Bazen çok yorulduğumu hissediyorum ama çabuk çabuk yeni bir şeyler yapmak istiyorum, şimdi olduğu gibi yazmak, resim yapmak, yeni yeni hasıl oldu mesela. Ne olduğunu bende anlamıyorum ev ödevi gibi erkenden yapmak istiyorum yine aklımdan geçenleri, erkenden kaydetmek saklamak istiyorum, şu anda bile sabahın olmasını istiyorum yazdıklarımı bilgisayara geçmek için. Erken kalkan yol aldığı gibi erken öten horozu da kesiyorlar. Küçük yaştan beri hayatımda erken gelişen olaylar umarım bu dünyadan erken ayrılacağım için değil, hayatıma çok şey sığdırmam içindir.

Aybars Erdemli


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,588,588,588,588,588,588,588,588,58
              444 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Dost Meclisi



Fotoğraf : Mehmet Hamurkaroğlu

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 6.869 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı

 

 Tadımlık Şiirler


Benim adım gri

Kelime bulamadığında tarif etmek için hissettiklerini,
Sırasıyla yaşarsın, acıyı, kızgınlığı, tepeden bakmayı, unutmayı…
Sonra birisi der ki:
Siyah beyaz değil hayat,
Renkler var ikisinin arasında.
Griyi keşfetme yolunda olmalısın...

Gri dediğin kişiliksiz bir renktir.
Siyah , çok kararlı bir hiçlik
Beyaz, çok kararlı bir varlık.
Gri ne peki?
Çevrenin yüzde doksanının yaşadığı muallak...

Olmuyor kızgınlık hala üzgünsen,
Olmuyor affetmek hala ümidin varsa,
Olmuyor kabullenmek hala gücün varsa savaşmaya.
Ne için ama?
Hep gri bundan sonrası.
Hep gri.

Beni de alın aranıza,
Siyah görecek kızgınlığım,
Beyaz görecek umudum kalmadı.
Yapay sevimli merhabalar,
Manasını içermeyen öpücükler sunarım size.

Benim adım gri.

Figen ERDEVECİLER

Yukarı

 

 Biraz Gülümseyin




Çizen: Semih Bulgur

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Yukarı

 

 Kıraathane Panosu


Yukarı

 

Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

http://www.hakia.com
Bomba gibi bir arama motoru geliyor. Ve bunun bizler için bir başka önemi daha var. Hakia nın kurucu bir Türk, Dr. Rıza C.Berkan. Diğer arama motorlarından farklı olarak anlam tabanlı bir yapı oluşturuluyor. Örneğin "Yarın hava nasıl olacak?" diye soru sorup anlamlı cevap ve adresler bulacaksınız. Şu anda %40 kapasiteyle çalışıyor. gerçek servise girişi Sonbahar olrak planlanıyor. Eğer başarılı olursa gurur duyacağımız bir olay olacağı muhakka.

"250 gram beyaz peynir, 2 diş sarımsak, ceviz içi, yarım çay kaşığı kırmızıbiber ve kimyon, 1 çay kaşığı kişniş, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1 yemek kaşığı zeytinyağı" ile ne yapılır? Peynir mezesi. Peki nasıl yapılır? Cevabı burada http://www.burgaz.com/bizden.htm

Msn messenger kullanıyorsanız http://www.msnturkey.com web sayfasını mutlaka ziyaret etmelisiniz. Msn hakkında her türlü detay bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Siz hala Karate Kamil'i tanımayanlardanmısınız? Ya da belki tanıyordunuz ama uzun zamandır ilgilenmediğiniz için unuttunuz. Hatırlatmak için web sayfasının adresini veriyorum http://www.fistik.com iyi eğlenceler.

Yukarı

 

 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı





Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20060821.asp
ISSN: 1303-8923
21 Ağustos 2006 - ©2002/06-kmarsiv.com