Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.380

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 21 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Kendim ettim kendim buldum!..


Merhabalar,

Keyifli bir akşamdı. Güzel başladı güzel bitti. Fenerim ışıl ışıl değmeyin keyfime. Darısı bu akşam Cimbomun başına. Başarıları daim olsun.

...

İlk duyduğumda ciddiye almamıştım. Medyanın abartmasıdır dedim geçtim. Ama RTÜK bugün yaptığı açıklamada sadece çetele tutulmasının bugüne değil 2 yıl öncesine ait olduğunu söylemekle yetinince, durumun ciddi olduğunu anladım. RTÜK’ün hazırladığı yasa taslağına, "Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu madde kullanımını özendirici türde yayın yapılmaması" maddesi eklenmiş. Talep RTÜK'ten mi gelmiş yoksa hükümetin işgüzarlığı mı öğrenemedim ama ne olursa olsun, kim önerdiyse önersin, yasağın iler tutar bir hali yoktur. Sigara ve uyuşturcu bir nebze kabul edilebilir, peki ya içki? Hele bunu gençlerin içkiye özendirilmesini önlemek adına yaptıklarını iddia edince durum daha da komik olmuyor mu? Süresi dolan içki ruhsatlarını yenilememekle başlayan süreç sonunda buralara kadar geldi demek ki. Şimdi biri kalkıp bunun bir hak ihlali olduğunu Tayyip beye fısıldasa nasıl bir tepki alır acep. Ondan başkasına sorma ihtimaliniz de yok zaten. Öğrendiğime göre, demokrasi havariliğini bir karış beze endeksleyen AKP'de ciğerden konuşma da dahil olmak üzere her türlü demeç, sohbet,vs. yasaklanmış. Ne dersiniz, acaba korku dağları mı beklemeye başladı? Öfkeyi hitabet sanatına dönüştürebilen sayın başbakandan gayrı kimsenin medya ile sıcak ilşki kurması ikinci bir emre kadar yasaklanmış. Her neyse, biz gelelim şu bizim içki yasağına. Daha doğru bir deyişle, RTÜK kapsamına giren yayın organlarında uygulanacak sansüre. Portakal suyu eşliğinde balık yiyen genç sevgililer, ayran içip danseden parti çocukları, elinde süt bardağıyla Polat, artık dizilerin vazgeçilmez görüntüleri arasına girecek biliyor musunuz? Tek sorunları, eskileri nasıl temizleyeceklerine henüz karar verememiş olmaları. İşleri gerçekten zor!?.. Kulağın çınlasın Tayyip Bey. Beş yılda ne kötülüğümü gördünüz, hangi tavuğunuza kışt dedim diyordun ya, al sana en tazesinden bir kışt kışt örneği.

Ben bugünlerde asıl neyi merak ediyorum biliyor musunuz? Acaba Tayyip Bey ile Cumhurbaşkanı Gül ne gibi bir diyalog halindeler bu aralar? Gidip gelmek, karşılıklı ayran içmek zor olsa da telefonla hatır soruyorlardır mutlaka. Birbirlerine sitem ediyorlar mıdır örneğin? Yoksa "Ne ettik biz?" diyerek karşılıklı ağlaşıyorlar mıdır? Konuşma kayıtlarını ilgili mercilerden istesek bize verirler mi? Alabilsek ve de okusak, acaba güler miyiz, ağlar mıyız? Haydi hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Sarahatun Demir

 Pergelin Divit Ucu : Sarahatun Demir


  - O Bir Bağımlı -

Tarihi yok, zamanı belirsiz, tedavisi ne kadar sürecek sorusuna verilemeyen net cevaplar gibi; biraz mahcup, fazla tedirgin, umudun hiç kesilmemesi gereken tanrı inancı ya da…

Bir bağımlının bağlandığından vazgeçebilmesine inanmak için ona yardım etmelisin.Yardım et ona; seni görmesin, duymasın sesini, ellerini bulamasın her hataya bulandığında…

Bir odaya kapat istersen. Köpürsün kalbi, içi yansın, ezilsin bütün uzuvları. Nöbeti geldiğinde kaç, o kadar uzağa git ki, onun terli, ıslak sensizliğini görmeyecek kadar uzağına bir yere. O bir bağımlı. Kaç yıl oldu ikimizin de bilmediği, hesabını tutmadığı bir bağımlılık hali bu. Bağımlılığın vebalini çocukluğunda hasarlanmış herhangi bir zamana yükleyemeyiz, suçlayamayız ailesinde bulunmayan ilgisizliği ya da yanlış seçilmiş bir arkadaş ortamında yaşananları. Bu bağımlılığın hiçbiriyle ilgisi yok. Kriz anı geldiğinde uzağında ol. Yardım et ona. Yaşaması için sensiz olmaya, mutlaka sensiz ayakta kalmayı öğrenmeye ihtiyacı var. Gerekirse bir odaya kapat. Köpürdüğünde yüreği, bu yokluktan altını ıslatacak kadar adamlıktan çıktığında sakın vazgeçme, git, ne kadar uzağa gidebilirsen o kadar uzağına. Yardım et ona. Ölecek ama, buna dayanmak zorundasın, korkmadan, eğilmeden dayanmalısın bu geçici ölüm acısına. Sonrasında şükrolsun ile başlayacak bir ömür bahşetsin diye tanrı, buna dayanmaktır tek yol. Başka hiçbir çıkışı yoktur, bulunmayacaktır da. Öyleyse hiçbir yenilik düşünmeden, seçeneği irdelemeden, zaman da kaybetmeden daha fazla, git gidebildiğin kadar uzağına…

Kulaklarını tıkayarak şarkılar mırıldan sonra. Düştüğünde bazen, yaran bir başkasını tedirgin etmesin diye acını bile aleni yaşayamazsın hani. Acıyan sensindir ama bu acıyı yaşayabilecek kadar dahi, koy verilen zamanların olmamıştır. Yaranın üzerini kapatır, kanı örtbas eder, bir şeyim yok dersin her sorana. Sırf telaşlanmasınlar, üzülmesinler kaygısıyla. Şimdi de böyle bir durum bu. Her kriz anında titreyeceksin sen de, o saçlarını yolduğunda, bu acıya artık dayanacak gücü kalmadığında sen de öleceksin defalarca ama başka yolu yok. Öğrenmek zorunda. Seni görmemeyi, sesini duymadan da ayakta olabilmeyi, hatalarından sonra ellerini aramadan da şuurlu biçimde yaşamayı başarmayı öğrenmek zorunda.

Daha somut bir tedavi şekline dayanamadı. İlaçların hiçbiriyle deva bulmayı başaramadı. Her seferinde "bu kez çok kararlıyım, bu sefer kurtulacağım" diyerek yattığı tedavi merkezlerinden yine vazgeçerek, iyileşmeden, kir bas içinde kaçtı. Olmadı…

Kollarında yer yok. Bir başkasının iğnesini kullanmadı. Bu yüzden bulaşıcı değil yaşadıkları. Bu çare değil ama hastalığının iyi olmasına… Bu yeterli değil…

Seni enjekte etmemeli artık içine. Yeter. Kolları, elleri yara bere içinde. İzlerini taşıyacak çok uzun bir süre. Anlık mutluluksun içinde. Gerisi için acısın, sancısın. Öyleyse çıkacaksın hayatından. Bu hal çıktı artık aşk olmaktan, rezilliğe dönüştü. Bağımlılık oldu. Seni bulamadığında kafasını vuruyor duvarlara, en berbat hallerde buluyor kendini, utanıyor sana varmak için denemiş olduklarını hatırlayacak kadar ayıldığında….

Sonra koluna tek iğnelik bir enjekte…
Kısa, çok kısa bir süre mutluluk…
Sonrası yine acı, yine insanlıktan çıkmış bir hayat…
Yürüyemiyor, konuşamıyor, düşünemiyor, yiyemiyor, içemiyor…
Tek becerebildiği seni enjekte etmek kanına ve bu içine dolabildiğin anlık, geçici zamanlardaki mutlulukla fukara biçimde yetinmeyi denemek…
Ama beceremeyerek, uyandığında beyninden kıvılcımlar çıkaracak kadar acılar çekerek, gebererek…

Çık onun hayatından. Kurtar onu bu bağımlılıktan. Bağımlılar sağlıklı fikirler barındıramaz sarhoş uzuvlarında. Bu iyiliği sen yapacaksın ona. Kendini yasaklayarak. Görmeyeceksin onu bir daha, bu bağımlılıktan tam kurtulduğuna inanacak kadar iyi olduğuna şahit olana kadar görmeyeceksin…

Aşk değil bu. Acılı bir bağımlılık hali. Yokluğunda delirten, saç yolduran, kafasını hiç korkmadan öldüresiye duvarlara vurduran, tırnaklarıyla toprakları avuçlatan bir hastalık, zavallılık, acınasılık, çok şey bu hal, birçok şey ama aşk değil. Asla bunun tanımı aşk yahut sevmek değil…

Varlığında kısa mutluluklar yaşatan, ama varlığının o ilk heyecanı geçtikten sonra vücudunun her metre karesine dayanılması bir insan için imkansız olan acılar ve ağrılar salan bir bağımlılık. Annesi perişan, babası yok, kardeşleri yüzünü görmek istemiyor. Bu bağımlılık halini kimse masum bir aşk gibi algılamıyor ve tanımlamıyor. Polisler yaptıkları ani baskınlarda izbe ışıklar altında onu yarı baygın bulduğunda, yalnızca kendine zarar verecek kadar aşık olduğunu anladıklarında, içeri almıyor ama uyarıyor da; vazgeç oğlum, bu aşk değil, bir bağımlılık ve çok da fazla yaşadıkların sana, vazgeç diyor. O umursamıyor. Söylenenlerin çoğunu tam olarak idrak edemeyecek kadar ayık bünye ile dolaşmıyor zira onu tanıdığından bu yana. Acıları dayanılmaz olduğunda, ayağa kalkıp adımlarını bile birbirine doladığı zamanlarda yalvarıyor, yanında kalması hususunda. Söz veriyor bazen. Bu sefer son diyor. Ama hiçbir bağımlılıktan tek başına kurtulamaz bağımlı. Ona yardım etmek zorundadır bağlandığı. Bağlandığı ona yardım etmeli. Yüzünü iyi olduğundan emin olana dek göstermeyerek, saklayarak ellerini, giz altında tutarak ve sakınarak sesini. Sesini sakın ondan. Ellerini ve yüzünü sakın. Vazgeçme sakın. Ölmesine izin verme. Hayata dönmesi için sensizliğe ihtiyacı var. Kulakları uğuldamaya başladığında, kalbi kabarıp, özlemi ağzından köpük olup dışarı salyalanarak aktığında daha uzağa git, sakın gelme yanına. Bir sabah iyi olacak. Kafasını kan içinde bıraktığı duvarlar, kollarındaki yara bere, dilindeki lal sızı, kalbindeki rutubet şişkini acı bitecek. Herhangi tıbbi bir destek, somut bir tedavi takvimi, verdiği anlık kararlı cümlelerin yankısı yardımcı olamaz bu insanlık yazığı yaşamı bitirmeye. Tek soğukluk sensin onun bütün hücrelerine yayılan. İçini ayazda bırakan, kıvrandıran, yok sayacak kadar tüm sıcaklıkları, buz içinde bırakan sensin. Uzağında olmazsan içindeki soğuklukla baş edemez, elini tutarsan sıcaklığın ve içindeki soğukluğun dengesizliği içinde, ani bir şok halinde ölüp bitecek. Bırak onu. Sen bıraktığında içindeki buzul çözülecek, etrafındaki bütün soğukluklarla baş etmeyi o zaman öğrenecek. Bırak onu. Bu bağımlılıktan kurtulup insanca yaşaması için tek yolu bu. Bırak onu. Bu bağımlılık için, ölmek için, yok olmak ve yok edebilmek için senin içine yaydığın bu tesiri gücü yok. Yardım et ona. Seni ona göstermeyerek, sesini içindekilere yankı etmeyerek, ellerinin desteğini senden vazgeçtiğine emin olacağın ana kadar ısrarla, inançla ve vazgeçmeden gizleyerek. Bu yardımı hak ediyor olacak kadar çok sevdi seni. Bu yardımı esirgemeyecek kadar çok seviyorsun sen de onu hala değil mi?..

Sarahatun Demir
sarahatun@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
6 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Deniz Marmasan

 Sütlü Kahveci : Deniz Marmasan


   DÜŞ(L)ERKEN UÇURUMDA

Bir tersine yürüyüşteyiz. Yorgun zambak gölgelerindeki mecalsiz şafaklarda bir bekleyiş şimdi, gün doğumuna… İçimde katmerlenen acıdan, seher yeli aşırdı bir parça, saldı dağlarına dağlarına şehrin. Gün ışıklarına değen yıldız tozu sebep olmuş aramızda uzanan yol ayrımlarına.

Bir elma şekeri düşünde yorgun düştüm ben, masalların peşinden giderken takılı kaldım yolda taşlara. Gün doğdu ve gün battı. Beklenen gelmedi, gelen dokunamadı ipek kozası kilide.

Bir uyku ikindisinde düş(l)erken sustum, sessiz çığlıklarım isimsiz nehirlere aktı. Adını anmaktan sakındığım kahramanlar korkak çıktılar, yalanmış en güvendiğin bile. Aldatırmış dalgaları, denizlerin. Birkaç şiir mısrasına saklanan ateş, cılız bir kıvılcıma yenik düşmüş.

Eridiğim günler korkmaz oldu hiçlikten… Tenindeki acı duyumsuz ve etraftaki gürültü tiye alır gibi her kelimemi… Müziğinden yorulduğum seyahatlerin molalarında kaybetmişlik kim-liğimi… Yitik bir bahar goncasıydım…

Yolumu kaybedeli değirmenler geçti ve rüzgâr gülleri. Rüzgârları ardımda bırakırken, saçlarım el salladı…

Kalemimin sustuğu, susadığı ve es ve yitiriş… Artık alamadığım kokusuyla izmarit dumanlarının kendimi boşluktan bırakma isteği…

Dağlandı kalbim…

Deniz Marmasan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Nurcan Candan


BÜYÜK İSKENDER'İN KILICI

MÖ 390 yılında Yunanistan da bulunan Makedonya krallığının başına kral 2. Filip geçti. Onun döneminde ise yunanlılar bir birlik altında yüksek siyasal istekleri ve bunları yerine getirme olanakları gözle görülür duruma gelmeye başladı ve kuvvetlendi.

İskender 2. Filip'in oğludur. İyi bir eğitim almıştır. Hatta büyük bilginlerden Aristotales de öğretmenleri arasındaydı. 2. Filipin halk üzerindeki etkisi siyasi gücü, askeri hareketleri vs. durumlara halk arasında İskender'i 2.Filipin ardılı olarak görülmesine neden olmuştur.

İskender tahta geçmeden önce Yunanistan krallıklarının birleşik öncüsü olarak kabul edilmek için bu krallıklara resmi ziyaretler yaptı. Ünlü bilicilik ocaklarındaki rahiplerin kehanetlerine başvurdu. Rahibe Phythia ona oğlum sana kimse dayanamaz demesi üzerine onun babasından devraldığı Persleri yenip Babil'i alma görevi de onaylanmış oldu.

İskender aslında Yunanistan birliğini sağlamak için çok uğraşmıştır. Onun önderliğini kabul edilmemesini aylar sonra konumu belli olduktan sonra bile yunanlı paralı askerlerin Perslerin yanında savaştığını gördüğünde derinden sarsılacaktı.

Anadolu'daki yunan krallıklarını özgürlüğünü sağlayıp kendi krallığı altında birleştirmek nedeni onun Asya seferine başlamasına neden oldu.

MÖ 333 yılının şubatında İskender güvendiği komutanlarından Parmenio'nun ordusuyla eski Frigya'nın başkenti olan Gordion'da buluşacaktır ve kışı burada geçirecektir.

Midas'ın eskiden beri bilinen kutsal yerini ziyaret edişi ve Gordion düğümünü çözüşü gerçekleşecektir.

Efsaneye göreFrig Kralı bir gün ölür. Yerine geçecek varisi de yoktur. Kendisine danışılan kahin ertesi sabah kente ilk kim arabasıyla gelirse kral odur der. Ertesi sabah Gordios adlı çiftçi kağnısıyla kente girdi ve kral olduğunu öğrendi. Kendisini erkenden kente ulaştıran kağnısını Tapınağa armağan etti. Bu arabanın okunu boyunduruğa bağlayan ip öylesine kördüğüm edilmişti ki, onu açacak kadar marifetli olan kişinin tüm Asya kıtasına egemen olacağı söylentisi yayıldıÇeşitli krallar bu düğümü açmaya çalışmış ama başaramamıştır. Büyük İskender M.Ö. IV. Y.y. da Gordion kentine geldiğinde bu söylenceyi duydu. Doğru tapınağa gitti, hakikaten çözülmesi imkansızdı, kılıcını çekip bir vuruşta bu kördüğümü kesmiş ve kılıcın açamayacağı düğüm olmadığını söylemiştir. Makedonya İmparatoru B. İskender, on yıl gibi kısa bir sürede Asya'nın hakimi oldu. Dünyanın en büyük imparatorluğunu kurdu.

İskender'in bu başarısının ardından Kapadokya bölgesindeki Pers imparatorluğuna bağlı krallıklar İskender'in egemenliğini savaşmadan kabul etmişlerdir. İskender Babil'e doğru sefere çıktığında ise Perslerin idari sistemine dokunmadı. Bölgeye atadığı komutanlar ile yunan kültürünün Anadolu'ya yayılmasını sağladı.

Büyük İskender'in MÖ 323 yılında ölümünden sonra imparatorluk onun komutanları ve Satrabları (eyalet valisi) arasında paylaşılmaya başlandı.

Nurcan Candan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,339,339,339,339,339,339,339,339,33
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beyhan Ada


Bir Ateş öyküsü

Yaşayıp gidiyordum kendi halimde, düşüncelerimi gerçekleştirmekten aciz, duygularımı dillendirmekten bi çare, susturulmuş hisler, yaşanılası gerçekler, olmak istediğim 'ben' bu değildim elbet. Ama yoktu işte elimden tutan ve bana şeytanın avukatlığını yaparak kök söktüren.

'Ağzınızdan çıkan her kelimeyi aleyhinize kullanırım' dediğinde dizlerimin bağı çözülmüştü, konuşmak için gittiğim seminer de kilitlenip kalmıştım öylesine aleyhime kullanılmasın diye söylediklerim. Bu nasıl insan yaa demiştim hayal kırıklığı içinde. Biz insan içinde susturulmaya programlanmışız, o ise 'konuşun konuşmak için buradasınız ama ne konuşursanız konuşun bunun hesabını sorarım size' dercesine kafa tutuyordu. 'Çünkü ben şeytan'ın avukatıyım.'

O zaman anlayamamıştım bizi konuşturmanın belki de tek çare bu olduğunu.

Size bir kalas dersi vereceğim dedi ve hayata bakış açımı değiştiren ilk kalasla o gün tanıştım. Sevmeye baslamıştım şeytanın avukatını, sert ama bir o kadar da tatlı dili ve gülümseyen yüzü ile ben sizin iyiliğiniz için uğraşıyorum demeden bizimle uğraşmaya devam ediyordu.

Yaptırdığı uygulamalar ile toplum içinde söz sahibi olabileceğimi, yapılan eleştiriler ile kişiliğimi pekiştirebileceğimi öğreniyordum. 'Kendinizi yetiştirirken hata yapmaktan korkmayın' diyerek sunduğu seçeneği, yaşasaydı eğer babam bana verirmiydi diye çok düşünmüşümdür.

En önemlisi çok şey bildiğimi düşünürken hiç bir şey bilmediğimi 'en iyi bildiğim şey hiç bir şey bilmediğimdir' örneğiyle hatırlatmasıydı. Kolay gibi gözüken konuşmanın ve anlamanın, aslında ne büyük bir sanat olduğunu, farkına varamadığımız yeteneklerimiz ve başarılarımız ile çok yönlü olabileceğemizi, aile içindeki iletişimlerimizde son sözü söylemeden önce yapılabilecek çok önemli puf noktaları olduğunu kafamıza sokmaya çalışırken, kendi kafasındakileri de bizimle paylaşmaktan çekinmeyen babacan bir yürekti artık o benim gözümde.

Pardon'ları çıkardım kelime hanemden, sayesinde afedersiniz'leri daha bir anlamlı kullanır oldum. 'Sevginin ve bilginin olduğu yerde sizin sırtınızı yere getirecek bir güç tanımıyorum' diye bizi en iyi şekilde yetiştirmeye çalışan güzel ve onurlu insan;

Öğrendiklerimizi uygulamadığımız müddetçe, öğrendiklerimizin bir hiç olduğunu öğrettiğiniz içindir ki, öğrendiğim bilgilerimi asla uygulamasız bırakmadım, öğrendiklerim de uyguladığım zaman beni yanıltmadı. Bunun için bize bir Ateş gerekliydi. İçimizde bastırılmış duyguları alevlendiren sevgili Ateş Kutluer, varlığınız bize bir armağan, öğrettikleriniz ise yetistirdiğiniz bilinçli ve sevgi dolu yürekler, emekleriniz için size sonsuz teşekkürler.

Saygılarımla.

Beyhan Ada


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,209,209,209,209,209,209,209,209,20
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beltan Göksel


SALLA-SALLA

Aklı başında olarak bildiğim bir (Hadi arkadaşım diyeyim) kişinin bağıra bağıra "Sallandıracaksın Bunları" diye höykürmeleri beni epeyi düşündürdü. "Dökme Su ile değirmen dönmiyeceği" gibi; "Sokma akılla akıllı olunmaz" demek te istemedim , pek akıl şırınga edilmeyle yola gelecek bir hasta olmadığından en iyisi şu SALLA-mak üzerine çıtlatayım diye düşündüm. Zira bu arkadaş arada bir siteye girip benim yazılarımı da okuyormuş anlaşılan , hesabını bir iki kelam ile görüvereyim. Hani fazla da yüklenmiyeceğim , ancak diyesim odurki "Kurbağayı birden sıcak suya atmıyacaksın, sıçrar çıkar" derler ya, azıcık arif olan anlar kabilinden hatırlatayalım şarkı sözlerini . Ziyadesiyle mutlu yarınlar için de hep beraber çığıralım. Haydi! Maestro ! Hep beraber:

Sezen Aksu'dan başlayalım isterseniz;
"SALLA, SALLA gül memeler çağlasın
SALLA, SALLA yer yerinden oynasın"

Başka işin yokmu senin kaardeşim! SALLA-mak bak seni nasıl gevşetecek;Ohh!Rahatlatacak , O'nun Bu'nun SALLAndırılmasıyla ilgi ve dahi alakanı sıfırlayacak. Eğer bu şarkı yeterli gelmezse ne diyor şarkısında Ankara'lı NAMIK:

"SALLA yavrum SALLA
Çapraz bir şekilde SALLA"

Sakın ola buradaki" Çapraz bir şekilde SALLA"deyişini Şeriatın bacakların çapraz şekilde kesilmesi ilkesi ile karıştırma emi?Ne diyorduk bu SALLAma insanı o kadar uzak tutar ki hayatın dertlerinden , muzdarip olmazsın hiçbir şeyden. Efendim, bakınız bir şarkıda ne buyurmuş insanoğlu dünyanın gailelerinden sıyrılasınız diyerekten:

"SALLA SALLA SALLA Çalkala
Yansın benden sonra Dünya
İster yansın , ister dursun
Benden sonra tufan kimin umurunda"

Bundan 49-50 yıl önce , sırtımızda Bit Pazarından alınmış parka, ayağımızda kabaralı su çeken postallar, ve içimizde ebrulu kazaklar (Rahmetli Babaannemin Babamın 3-5 kazağını sökerek yeniden eğirdiği iplerle ördüğü kazak) ile Kantinde , Fakülte avlusunda "SALLAndırın bunları" diyerek azmı dolaştık, bağırdık çağırdık. Ne oldi? Banadeğil, hatırat yazacak kadar saftorik mercilere sorunuz, benim derdim bu değil. İşte bizler bu yoksunluk içinde "Memleket-Memleket "diye dolanırken , 25 kuruşa Kızılay Lokantasında fiş ile Marşal yardımının donmuş etlerini yerken , diğer vatan evlatları Diskolarda ROCK_N ROLL (Sallan -Yuvarlan)eşliğinde yavuklularıyla SALLAnıp yuvarlanıyorlardı.

ABE-ye girmek üzere yaptığımız Uyum Yasalarından evelemirde şu SALLANdırmayı kaldırdık. Niyekine, çokmu Demokrat, insan hakları falan filan olduğumuzdan. Külahıma anlatın benim. Hoş Külahımda yok ya! Ben yanlızca dondurma külahını bilirim. .

Siz hiç Afganistan' da, Pakistan'da bilmem neredeki memlekette SALLAndırılmış insanların fotoğraflarını görmüyormusunuz ? Bunlar içinizi acıtmıyorsa bana bundan sonra laf düşmez. Hele hele, bir şanlı büyüğümüzün"İyi Olmaz"diyerek SALLAndımayı çağrıştıran sözleri üzerine diğerinin "Beyaz Çarşafı göze aldık öyle yola çıktık biz" demesi elimi ayağımı yerden kesti , hissettiğim acıyı tarif edemem. O'nlar böyle konuşursa bana laf düşmeyeceği gayetle açık. Haddimi bildim, bildim. .

Yani SALLA kelimesini tutup taa buralara kadar uzatmanın da alemi yok ağabey. Olayları Dramatize etmek hernekadar adetimiz ise de biz şu SALLA 'yı başka yerlere konuşlatmayı biliriz evelallah:

Kültürümüze balıklama dalmış olan meşhur deyişimiz "SALLA başını al maaşını!" Senin neyine elalemin kümesindeki horozların tavuklara yaptığına saplanıp kalıyorsun. Yap bir SALLAma çay, demleme zahmetine girmeden, afiyetle iç.

Sonrakine (Ben bu sözcüğü çok seviyorum)"Etek öpmekle dudak aşınmaz "denilmekle birlikte sen benim derin tecrübelerime kulak ver . Demem şu ki "Evet Efendim-sepet Efendim " diyerek baş SALLAyanlara bu güne kadar hiç zarar gelmemiştir. Sözüm söz eğer bir zarar doğarsa inanın tazmin ederim söz.

Bu gün 14 Şubat , Sevgililer Günü. Bu gün böyle bir yazı yazmak benim de hoşuma gitmedi. Ancak Sevgili Editörümüze verdiğim sözü 2 yıldır tutuyorum. Aşk ile ilgili hiç yazı yazmıyacağım. Zaten 70 yaşına girmek üzere olan bencağızın aşk ile meşk ile ne diyeceği olur ki?

Hadi hadi, olur olur. Paraya kıydım, 40 yıllık Sevgili Karıma Penbesi kırmızıya çalan bir -iki dal orkide aldım. Daha görmedi, aramızda kalsın size söyledim.

Beltan Göksel


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,337,337,337,337,337,337,33
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Çetin Yalçın
http://www.kaktusrehberi.com/default.asp?id=83&mnu=83

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


" elleri hayat kokulu kız "

hey sen!..
elleri hayat kokulu kız,
ellerinde yaşamın izlerini taşıyorsun
parmaklarının arasına zor günler sıkışmış
yüzünde geçmişin izleri
gözlerin gelecek yüzyılın müjdecisi.
yüreğinde,
içinde öldürdüğün kin ve nefretin izleri.

hey sen!..
elleri hayat kokulu kız,
heyecandan ellerin terlemiş
bir sevgili eli bile tutamadan
nasır tutmuş ellerin
sanki yaşadığının tek kanıtı bu.

hey sen!..
elleri hayat kokulu kız,
bilmeden umudu emziriyorsun göğsünde.
hey sen!..
elleri yaşam kokulu kız;
hep öyle kal...

Erol Uçar

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Çizer : Ahmet Ercan

 


 Kıraathane Panosu



Babamla Dans - Suat Sungur



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

"Must Love Dogs" Türk sinemalarındaki ismiyle "Aşkla Randevu". Bu filmin orjinal web sayfasında bulunan http://www2.warnerbros.com/mustlovedogs/downloads.html ve bilgisayarınızın monitörünü hiç üşenmeden temizlemeye aday dört sevimli köpek var. Siz istediğiniz bir tanesini alıp bilgisayarınıza indirmeye ne dersiniz? Yok ben bilgisayarıma ekran koruyucu indirmem derseniz http://www.pcworld.com.tr/resim/ekran_temizligi.swf kısayolunda bu ekran koruyucunun nasıl çalıştığını gösteren flash versiyonu seyredebilirsiniz. Hem de indirmenize gerek olmadan. Ben bilgisayarım için daha canlı ve gösterişli ekran koruyucuları istiyorum diyenler için ise http://www.wallpapers.com/ web sayfasını tavsiye edebilirim. Bu web sayfasında bilgisayarınızın ekranına farklı bir boyut getirecek ekran koruyucular ve duvar kağıtları bulacaksınız.

Bu kadar yeter ya, ben n'olacağım diyenler için tabi ki flash oyun sitesi tavsiyemizi unutmuyoruz. Bu defa http://www.marmaraoyun.com web sayfasını denemenizi tavsiye ediyorum. İyi eğlenceler.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3752 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Lété Indien
Joe Dassin









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080221.asp
ISSN: 1303-8923
21 Şubat 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com