Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.417

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 14 Nisan 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Hangisinden daha fazla utanmalı?!..


İyi haftalar,

N'oldu yahu, yaz mı geldi? Hava kapalı ama sıcak, nem de yok denecek kadar az. İzmir'de olsaydık buna deprem havası derlerdi. Aman aman uzak olsun. Bu deprem değil, olsa olsa küresel bahar çatlamasıdır. Bahar çatlayıp içinden yaz çıkacak. Bize de "Kara talihimden yine bu yıl da / Baharı görmeden yaz geldi geçti." şarkısını mırıldanmak kalacak. Artık bu tür sürprizlere alışmak lazım galiba.

Hafta sonlarının güzelliklerinden biri de, eve giren gazetelerle birlikte gelen broşürlerden piyasaları takip etmek. Birbirinden güzel, rengarenk kitapçıkları inceleyerek insan rahatlıkla ekonomi danışmanı olabilir. Mesela şu anda karşımda bir tekno bakkalın hışır hışır broşürü var. Kapakta kocaman bir televizyon, üzeri çizilmiş 2.479.-YTL ve hemen altında 1.399.-YTL yazısı göze çarpıyor. Şu banka kartıyla 36 ay taksit diye de eklenmiş. Stokta da 650 tane varmış. Çağdışı olduğu sanılmasın. Son model 82 Ekran bir LCD televizyon. Bu amcama bir kalemde toplam 702.000.-YTL'den (yazıyla yediyüzikibinyetele.)nasıl vazgeçebildiğini bir sorsak acaba nasıl bir cevap alırız? Sadece o değil, hemen her üründe üzeri çizilmiş rakamlar, aletin ömründen uzun taksit süreleri yazılı. Şimdi ekonomi mantığı ile bakarsak, sizce bu, düzgün ve doğru işleyen bir ekonomik gösterge midir? Tabi ki değil. Adam hesap yapmış, ithal etmiş ama satamayıp stokta mal kalınca dayanmış indirime, taksite. Bankaların tuzu kuru, onların canına minnet ama ya dükkan sahibi, sorsan kan ağlıyordur. Tıpkı, aldığı üç kuruş maaşla dört kişilik ailesini geçindirerek mucize yaratan yüzbinlerce çalışan gibi. Habere göre Türkiye’de, 4 kişilik ailenin açlık sınırı, 788 YTL’ye yükselmiş. “Vazgeçilmesi mümkün olmayan” 14 zorunlu harcama kalıbı esas alınarak belirlenen yoksulluk sınırı ise, 2 bin 24 YTL olarak hesaplanmış. Haydi şimdi kalkın gidip bir LCD televizyon alın, ama dikkat edin çalışanından olsun.

Bir de acı bir utanç yaşadık milletçe. Barış gelini Pippa Bacca bir sapık tarafından öldürülmüş olarak bulundu. Olayı duyup kahrolmamak mümkün değil. Kızın ailesi büyük bir olgunluk gösteriyor ve "Bu her yerde olabilir." diyor. Haklılar, her yerde olabilir ama keşke bu güzel memlekette olmasaydı. Keşke o sapığa değil de, milyonlarca örneği olan misafirperver bir vatandaşımıza denk gelseydi. Böylesi olaylardan sonra kendimizi yerin dibine batırmak huyundan da vazgeçmeliyiz. Önemli olan ders çıkarıp gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak. Yoksa, sapık bazında, diğer uygar geçinen memleketlerden fazlamız yok, eksiğimiz var. Ben bunu bilir bunu söylerim.

Bir haber de bizden. 17 Nisan Kahve Molası'nın yaş günü. Bu yıl, 6 koca seneyi bitirip yedinci yılına girecek KM. Bu vesile ile ailemizin büyüğü Şeşen Enişte 19 Nisan Cumartesi akşamı bir yemek düzenlemiş, sağolsun beni de davet etti. Ben de hem bu haberi sizinle paylaşmak hem de eğer içinizden katılmak isteyen olursa bana bir eposta atsın, detayları alsın istedim. Haberi vermek benden rezervasyon Şeşen Enişte'den. İyi bir hafta dileğiyle hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Mert Aldemir


Her Cevap Yalancıdır Biraz...

Gereğimden fazla üşüdüğüm bir akşamüstünün biraz gerisinde, yanlarından ipi sarkan kapüşonlu montumla yırtık ayakkabıya yama yapar gibi kollarımı kendime doladığım saçları düzensiz bir halde tanımıştım aşkı. Sonrasını hatırlamıyorum: Kafam kıyak değildi, akşamdan da kalmamıştım... Bilincimi yitirmiş olabilirim. Neyse ki adımı söyleyebildim. Soru sormadım. Çok konuşup kafa ütülediğimi de düşünmüyorum. Hareket etmeye kalkışsam elim ayağıma dolanır, dilim damağıma yapışır diye endişeliydim sanırım. Sohbete girişirsem sırtını dönüp gider diye, bir daha karşılaşamam diye, cümle kurmadım.

Gözleri buğuluydu, ben ellerine aşık oldum. Ellerinin arasından kayıp gidenle ilgilenmedim, yalnızca avuçlarının içinden uçup gitmemek adına kanatlarımı kırmayı planladım, oturup saatlerce izlemem gerekti: Sıradan bir el insanda nasıl bir duygu ifşa ediyorsa onu hissettiğime emindim. Belki de hepsinden önce bozulan kalp ritmimi düzene sokmalıydım. Yapmadım.

Hatta dişlerimi bile fırçalamadım o gece. Öğütsever ebeveynlerime ve tv reklamlarına inat ellerimi yıkamadım. Aynaya bile bakmadım; gördüğüm surete küfür ederken henüz tanıştığım bir şeyi bir an için de olsa ihmal etmiş olmayayım diye. Bu şekilde kırılırdı çünkü; inceydi, şeffaftı... Onu üzecek hiçbirşey yapmayayım derken bileklerimi kırdım! Omuriliğimin çıtırtısı hoşuma gitmiş miydi, yoksa başka bir şeyin kırılma sesi miydi içimi bulandıran ve bir o kadar da ince ses, emin değilim. Dışarıdan gelmiştir belki de. Rastgele yürürken hiç de ummadığın bir şekilde ayağını mutfaktaki sandalyeye ya da bir kapının kenarına çarpıp serçe parmağını acıtmak gibi birşeydi; dik duramadığımın farkına varmıştım, o kadar.

Vücudunuzun bir çikolata ambalajı ya da içi sıvı dolu ince çikolatadan bir kap olsaydı parmağınızı kaç kez bastırırdınız bedeninize? Ya da o ambalaja çakmakla yaklaşanları benimsemeyi göze alabilir miydiniz? Her dokunduğunuzda çatlayıp sızdıran bir bedene kaç kişiyi yaklaştırırdınız? Eğer cevap olarak 'herşeyden önce ben gelirim, zarar görmektense yalnızlığı yeğlerim, kendim için en önemlisi kendimim' falan diyecek olursanız gidin kendinizi atın. Şimdilik, gereğinden fazla kirli bir dünya ve yalancı bir ruh için yapabileceğim en güzel öneri bu!

Yaşamda rastladığı belli dönemler var mıdır, yoksa sıradan bir dönemecin herhangi bir kıyısında mı denk gelir, bilmiyorum: Herkesin kendini tanıyamadığı zamanları vardır. Hiç karşılaşmadığın bir şeyle çarpışınca ne yapacağını şaşırıp başını ovmak gibi birşey. Olmadık zamanda beklenmedik davranışlarda bulunup kendi eylemimize kendimizi maruz bırakır, üzeriz. Bir anda istemeden hiddetlenmek, parlamak ya da nedensiz lanet okumaya başlamak değil, zamanın yerinde olmamasıdır asıl sarsan. İnsan denen yaratık hayatının büyük kısımlarını yanlış zamanlara yerleştirdiği için yanlış vakit aralıklarında yaşar; yalnızlığı tadar. Bense zamana karşı çıkmak veya boşluğa küfür etmekten ziyade konuşmamayı seçmeliydim her çatlak arefesinde; bedenin kendini salmasını beklemeyi yeğlemeliydim boşluğa saygısızlıktansa.

Halbuki ikimiz de aynı yerdeyken; aç yemine ne kadar yakınsa o kadar uzakken, yavaşken, sessizken şükretmeli her boşluğa. Hava boşluğu, karın boşluğu ya da iki kelime arası boşluk... Her birinin kendine göre bir sebebi vardı, hepsi kendinden memnundu. Zaten hiçbir boşluk yalnızca boşluk olamadı. Eğer çok uzun süre bakarsanız, aslında doluluktan taşan her yerin birer boşluktan öteye gidemediğini görürsünüz. Her boşluğun zamanı yavaşlattığını, susturduğunu...

Yavaşlığın tadını çıkarmaya çalışıp kendime kafa tutmaya yeltenene kadar sağlamdı kafatasım; pürüzsüzdü; elleri gibi. Gözlerine bakmaktan korkmadığım an, bir göze ilk kez yakından baktığında kendi yansımasını görüp şaşıran bir çocuğun gülümsemesi kadar berraktı. Belki de ilk kez o an çocuk olmayı arzulamıştım. Ama ufalmak yerine ufalandım sanırım. Çünkü çocukluk cevapsızlıktı, soru işareti barındırmamaktı.

Yeterli inandırıcılıkta her cevap soruyu unutturmaya meyyaldir. Her sorunun, cevabın yönünü belirleyen bir tavrı, duruşu vardır oysa. Sırf bu yüzden her cevap yalancıdır biraz; sorusunu yitirecek kadar anidir birçoğu. Üstelik sıradan görünenlerin hepsi kendini yalanlar, gerçek istikametini, gerçek olanı umursamaksızın gerçeğin en kırmızı kokan yanı ile birlikte bırakır bir köşede. Çakmak ambalajına ne kadar yakınsa o mesafede, aynı yerde.

Mert Aldemir


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Songül Aras


CEVABINI BİLDİĞİN SORULAR SORMA BANA

Çekip gitmeyi bilmeli. Alıp başını, çarpıp kapıyı 'ya herro ya merro' diyerek gidebilmeli. Sorumluluktan, korkaklıktan, sıkılmışlıktan, zorunluluktan, alışkanlıklardan, aileden, arkadaştan, sevgiliden dahası kendinden gidebilmeli insan. Yeni pencerelerde eskimiş çorapların içinde kokulu çiçekler yetiştirmeli. Gül solar, kokusu geçer, dikeni acıtır. Kalın bir kitap içinde ancak kurusu çok şey anlatır. İsterim bir gül alıp kurutmanı adına adımı koymanı. Hani bilsen ki gitmek ne kadar yakıştıysa sana, adıma kurumuş bir gül de o kadar yakışacak anılarımıza. Toprağa, suya, havaya düşen cemreye, zifiri karanlıkta tek yıldıza, fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusuna, çölü kavuran güneşin başka diyarların sabahlarına vaha gibi doğuşuna ne kadar anlam yükleyebilirsin? Basit, yalın ve doğal, hani o ilkokul çocuğununki gibi sana duyduğum sevgime de anlamlar yükle ne olur. Satır aralarını oku, görünmeyeni gör. Gördüklerinden bugüne bak. Gittiğinden beri her gece ıslanan yastığımdaki nemi hisset. Gidişinle kaybolan huzurun yerinde duran büyük boşluğu ve "bir daha görebilecek miyim?" sorusundan o boşluğa sızan endişeye kulak ver. !Ayrıldık mı?' sorusunun birbirimizi kaybetme pahasına da olsa gerçek cevabını içinden geçir. Müneccimlik kurslarına kayıtlarla uğraştırmadan beni; bulduklarını, kaybettiklerini, korkularını, duygularını, olasılıklarını benimle paylaş. Özlüyor musun? Peki, ne kadar? Ben mi? Cevabını bildiğin sorular sorma bana.

Songül Aras


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Ali Altan


Bir varoluş savaşı...

Bir varoluş savaşı yapıldı; tüfekle, kazmayla, kürekle. Bir çok vatan evladı yitirildi. Yürekler sızladı, bağırlara taş basıldı. Her olumsuzluğa rağmen ayakları üzerinde durabilen bir devlet kuruldu, sil baştan. Onların torunları olan bizler, kitaplarda okuduk kahramanlıklarını ve onlarla birlikte toprak altına girdik. Okuduklarımız tükendiğinde, ayaklarımızın üzerine dikilip söz birliği etmişçesine " Allah bir daha o günleri yaşatmasın" dedik. Bizden öncekiler de demişti.

Sanırım bir ayrımı çok iyi anlamak gerekiyor. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda gerek cephelerde canını veya vücudunun bir bölümünü sorgusuzca feda edenler gerek orada olmasalar da onların varoluş mücadelesini dişler ile tırnakları ile destekleyerin yanı sıra hayasızca kendi toprakları kadar kendilerinin olmasını isteyen devletlerin iş birlikçi yerel piyonları da vardı. Azımsanamayacak kadar çok sayıda. Dua ederlerdi İngiliz için, Fransız için Yunan için. Sadece ve sadece dua etseler ama bunla da kalmayıp için için kemirdiler. Gerçi, "itin duası kabul olsa, gökten kemik yağardı". Onlar da bu özlü sözü bildikleri için olsa gerek dularının yanına hem silahlı mücadelelerini hem de kültürel sömürünün tüm elemanlarını kullandılar.

Cephedekiler galip geldi. Bri dervrim başladı. İtin duası kabul olmamıştı. Seslerini fazlaca çıkaramadılar çünkü galiplerin karşındaydılar. Devrim olabildiğince hızla ülke topraklarına yayılırken Ulusal Savaş'a karşı olanlar şimdi de karşı devrimci olmuşlardı. Bu sefer silah olarak önce dini sonra da ırklarını seçmişlerdi.

Devrimin liderinin yaşamının son dönemleriydi. Birileri üzülürken birileri de ellerini oğuşturuyordu. Sabırsızlanıyorlar sabredemiyorlardı. Cesaretleri yoktu seslerini yükseltmeye. Birkaç teşebbüste bulumuşlar ama başarısız olunca iyice sinmişlerdi. Lider artık yoktu. Her ne kadar deseler de "ölmedi, yüreğimizde yaşıyor" bu söylem sadece sözden ibaret kalmıştı.

Lider demişti ki daha doğrusu istemişti ki cahil olmasın halk, öğrensin. Öğrendikçe öğretsin. Öğrettikçe öğrensinler. Onun için harf devrimini yapmıştı ve onun için istemişti ki bu topraklarda yaşayan insanlar kavim değil ulus olsun. Lakin, onlar istediler ki ulus olmasınlar, kavim olarak kalsınlar. Öğrenmesinler ama öğretilsinler. Öğretilenler de gelecek kuşağa öğretsinler.

Ve tüm bunlar yapılırken " liderimizin yolunda onun istediklerini yapıyoruz" diyerek kendilerine yasal zemin hazırlıyorlardı. Bir de ekliyorlardı " zaten o da yaşasaydı eğer böyle yapardı". Karşı çıkanları ise liderlerinin yollarından sapanlar olarak gördüler. Bunlar çoğaldılar, yayıldılar. Türlü türlü isimler verdiler kendilerine.

İşte o zaman farkına vardım benimle onlar arasındaki farkın. Artık onların kullandıkları sıfatı kullanmak istemiyorum.

Liderimin arkasından, onun bıraktığı ulus devlete bağlı ve onu çağdaş uluslar seviyesine çıkarmak için kendi üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalışan birisi olarak ben artık Atatürkçü değilim. Ben artık KEMALİSTim. Ben Mustafa Kemal'in yoldaşıyım.

Geçmişte azınlıktaydık şimdi de azınlıktayız. Ama o azınlık değilmiydi Ulusal Savaşı tüm emperyalistlere karşı başarıya ulaştıran. O zaman da dudak büküp, burun kıvırdılar şimdi de aynılarını yapıyorlar." Dinazor, fosil diyorlar". Unutmamak gerekir ki hala dinazorların ölülerinden meydana gelen petrole muhtaçlar.

Ali Altan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  HER ŞAİR YAŞADIĞI ÇAĞIN SESİDİR

Bizde şairlik bir heves ve merakla başlasa da aslında şairlik ciddi bir iştir. Şair yaşadığı çağın sesidir. Zamanı geleceğe taşıyan ve onu kelimelerle resmedip ölümsüzleştiren şairler, yaşadığı çağın hissiyatını sonraki çağlara aktarırlar. Bir anlamda çağlar arasında sağlam köprü olurlar. Bu söz köprüsü gelecek nesillerin düşünce dünyasını besler.

Şairlerin ferdi duyarlılığının yanında, toplumsal vazifeleri ve sorumlulukları da vardır. Bazı şairler, şiire dair duygu ve düşüncelerini poetikalarla ifade ederler. Edebiyatımızda poetikası olan şairler arasında Necip Fazıl Kısakürek'i, Orhan Veli Kanık'ı, Ahmet Haşim'i sayabiliriz. Bunlar arasında Necip Fazıl'ın poetikası en geniş ve en dikkate değer olanıdır. Bu isimler şiiri ciddiye almış, bir anlamda kendi şiir kuramlarını geliştirmişlerdir. Öyle hareket ettikleri için de şiirin zirvesindeki yerlerini almışlardır. Bu, şair sorumluluğunun mükâfatıdır.

Şairler, yaşadığı toplumun aydınları arasında önemli bir yer teşkil ederler. İster halk, ister divan, isterse günümüz modern şairi olsun; bütün gerçek şairleri aydın sınıfından sayabiliriz. Onlar toplum yaşantısını kelimelerle resmederler. İster modern, isterse geleneksel kaynaklardan beslensin; şair toplumun aynasıdır. Toplumdaki hâkim duygular şairin şiirlerinde bir şekilde kendine yer bulur. Ülkemizde şiirle ilgilenenler hem Doğu, hem de Batı kaynaklarından beslenmişlerdir. Şairi içinden çıktığı toplumdan ve tarihten ayrı düşünemeyiz.

Şairler hep aynı noktada kalamazlar, kalmamalıdırlar. Şair, toplumsal kimliğini korusa da duygu ve düşüncelerini hangi doğrultuda gidiyorsa oradan besler; üstüne daima bir şeyler koyar. Toplumda yaşananlara ayna olan şair, sorumluluk bilincini daima korur, hassasiyetini diri tutar. Topluma sırtını çeviren şair, zamanla duygusal yozlaşmaya kapı aralar.

Şiiri ciddiye almayan kişilerin ciddi şair olması, şiir severler tarafından ciddiye alınması beklenemez. Çünkü şiir ciddi bir iştir aslında. Şiiri sadece ilham olarak görenlerin bu alanda ilerleme şansı yoktur. Zira onlar ilhamın gelmesini beklerken, başkaları şiir üzerinde çalışıp kafa yorarak daima ilerlerler. Şiirde ilham olsa da aslolan emektir. En büyük şairler ilhamla değil, çalışmayla, gayretle, dikkatli gözlemlerle o noktalara gelmişlerdir.

Günümüzde şiir okuyucusundan daha fazla şiir yazıcısı var. 'Şair var' demiyorum dikkat ederseniz. Çünkü şiire geçici heveslerle başlayanların kabiliyetleri ve gayretleri yoksa hep aynı şeyleri tekrar eder dururlar. Böyle bir şiir yazıcısının okuyucusu sadık olmaz. Okuyucu daima yeni ve özgün şeyler ister ve bekler, siz ona beklediklerini sunamazsanız sizi kısa zamanda terk eder. Kötü şairlerin, şiiri sıradanlaştırması ve geriye götürmesi bu türün gönüllerdeki tahtını tehlikeye sokuyor. Bu sorumsuzluk şiirin gülen yüzünü solduruyor. Aslında buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Herkes öncelikle ve özellikle bildiği işi yapmalıdır.

Yaşadığımız dünya aslında şiir tadındadır. Dünyayı yaşanmaz kılanlar; sevgi, saygı ve hoşgörüyü kin ve nefret duygularına boğduranlar; şiire olan inancı ve ilgiyi yok ettiler. Medyanın güdümündeki dünyamızda sıradan hayatlar ve magazin ayrıntıları, beyinleri çöplüğe döndürüyor. Lüzumsuz malumatlar duygusal derinliğimizi doldurup sığlaştırıyor.

Yaşadığı çağın sesi olan şair, toplumdan soyutlayamaz kendini. Toplum onun için en büyük ilgi alanıdır. Gözlemleri ve örneklemeleri yaşadığı cemiyeti yansıtır. Onlara ayna tutar, kendisini fildişi kuleye hapsedemez. Ancak böylelikle ilgi bekleyebilir insanlardan. Satır aralarında kendi hayatından izler bulamayan okuyucu sizden hızla uzaklaşır. Şiiri ferdiyetçi bir kalıba sokanların geniş kitlelerden ilgi ve beğeni beklemeye de hakları fazla olmasa gerek.

Şairlerin yerel ve evrensel yönleri vardır. İyi şair ne yerelliği, ne de evrensel hissiyatı ihmal eder. Yerelden evrensel olana uzanır. Böylece bütün zamanı kuşatır. İnsanın iç dünyasında inançların yeri ve önemi çok büyüktür. Şair, yaşadığı toplumun inançlarını da göz ardı edemez. Şair yaşadığı toplumla iç içe ve barışık olursa şiirleri geniş kitlelere hitap eder, önyargılar bertaraf edilir. Şair dediğin şiir geleneğine vakıf olur, toplumun hassasiyetlerine riayet ederek şiir ağını örer. Ancak böylelikle adını ve hissiyatını ebedileştirir.

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?


  Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir


KOÇ   (21 Mart-20 Nisan)
Yeni haftanızda içinizden engellenemez duyguların yükseleceklerini göreceksiniz sevgili koçlar. Yepyeni açılımlara yönelmek istiyorsunuz. Ama imkanlarınız kısıtlı kalabileceklerinden kendinize aşırı stres yüklememelisiniz. Özellikle problemli bir noktada takılı kalmış gibi bir haliniz var. Kendinizi aşmalısınız koçlar ve mümkünse sakinlikle.



BOĞA   (21 Nisan-20 Mayıs)
Yeni haftanızda kendinizi tamamen maddi konulara vereceksiniz sevgili boğalar. Haftanın daha ilk günlerinden itibaren gelecek haberlerle harekete geçeceksiniz ve yorgun düşseniz bile kendinizden memnun olarak hafta sonuna varacaksınız.



İKİZLER   (21 Mayıs-21 Haziran)
İnanın sevgili ikizler gelecek günlerde kılıçları takınmış şekilde düşlediğiniz fetihlere hazırlanmış bir haliniz olacak. Bu sefer gerçekten harekete geçmeye kararlımı kararlısınız. Şansların yanınızda olacaklarından şüpheniz olmasın.



YENGEÇ   (22 Haziran-22 Temmuz)
Kupalara dolmuş hatta taşmakta olan sevgilerin şanslı yengeçlerine sesleniyorum. Haftanızın ne olur kıymetini bilin. Dost çevrelerinizden olsun veya sevgililerinizden olsun sıcacık duyguların şırıl şırıl akacakları güzelim bir hafta sizleri beklemekte..



ASLAN   (23 Temmuz-22 Ağustos)
Yeni sorumlulukların sizlere verilecekleri enteresan bir hafta sizleri beklemekte sevgili aslanlar. Bu işi ben beceremem veya beni aşar gibisinden duygularla şanslarınızı körlendirmeyin sakın. Ayrıca çevrelerinizden bir genç sizlere sürpriz yapacak.



BAŞAK   (23 Ağustos-22 Eylül)
Başlarınıza talih kuşunun konacağı güzelim bir hafta sizlere kucağını açmakta sevgili başaklar. Ama bu mutlaka parasal konularda olmayabilir. Talih kördür desek yeridir. Nereye konacağı bellimi olur. Haftanızda yüce güçlerce korunmakta olduğunuzu çok geçmeden farkedeceksiniz.



TERAZİ   (23 Eylül-22 Ekim)
Sevgili teraziler gelecek günlerde hırs dolu olacak ve hatırı sayılır atılımlarla tanıdıklarınızı bile şaşırtacaksınız. Azimli olursanız gurur duyacağınız sonuçlara ulaşmanız işten bile olmayacak. Haftanıza ihtimam gösterin çünkü gerçekten kısmetlerle gelmekte..



AKREP   (23 Ekim-22 Kasım)
Sevgili akrepler çok şeyleri bir an evvel değiştirmek istesenizde bazı konularda sabırlı olmanız gerekecek. Atılımlarınızda en uygun zamanı bekleme başarısını gösterirseniz yeni haftanızın şanslarını kolaylıkla yakalamış olacaksınız. Merak etmeyin herşey yolunda. Sabır anahtar kelimeniz olsun bu yeni haftanızda..



YAY   (23 Kasım-20 Aralık)
Bazen içiniz daralsa da sanki herşeyin istemediğiniz şartlar altında gerçekleştiğini de düşünüyorsunuz ve aslında yanılmıyorsunuz yaylar. Bu geçiş döneminde karanlıkta kalmış bazı konuları yeniden gözden geçirmeyi tercih etmelisiniz. Gelecek hafta yollarınız daha da açık olacaklar.



OĞLAK   (21 Aralık-19 Ocak)
Yeni şansların neredeyse sizlere altın tepsilerde sunulacakları güzel bir haftaya girmektesiniz sevgili oğlaklar. Bunun kıymetini bilmelisiniz. Alışılagelmişin dışına çıkmayı denemenin işte tam zamanı aslında.. Tüm enerjilerinizi yeni projelere adamalısınız.



KOVA   (20 Ocak-18 Şubat)
Beklenmedik gelişmelerin yaşanacakları ilginç bir haftaya girmektesiniz sevgili kovalar. Düşünceleriniz olumlu olurlarsa başarılarında aynı derecede ayaklarınıza geleceklerini sevinçle göreceksiniz. İnanın uyumlu ve çabuk karar alan kovalara gün doğdu..



BALIK   (19 Şubat-20 Mart)
Çarkıfelek tüm hızı ile dönmekte sevgili balıklar. Bunda ilginç ne var diyeceksiniz.. Şunu bir kenara yazın balıklar. İçinde bulunduğumuz ilkbahar aylarının belkide en hareketli ve en kısmetli haftalarından birinde bulunduğunuzun çok geçmeden farkına varacaksınız. Şükran dolu olun yaşam sizi sevmekte. Hemde çok sevmekte..


Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Nurettin Özdemir


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Tükeneceğiz

sevmeye doğuran vakitlerde
utangaç kelebekler kadar narin
gülümseyen yüzünde
sorgu kitabeleri

alemin devrildiği caddelerde gezer
dar anlarda dilenen aşk özürleri

aslında
unutulmak kadar çıldırtıcıdır
emektar parçalardan hazırlanan bohçalar
göçebe kapılarda yağmalanmış
tükenmeyen yaşlar

adını bile koyamamışken varlığın
kimliksiz bebekler kadar savunmasız
yahut beyhude harcanmış vakitler kadar bitkin
sen ve ben kadar tekil

uzak yaşamların savurduğu rüzgarlar
elbette daha çok can yakacaklar

biz yine de
yanlış sevmelerden değil
sancı dolu öfkelerimizden tükeneceğiz

Gülcan Talay

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız ve Diş Taşı Temizliğiniz için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Haziran sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Türkçeyi iyi kullanmanın yöntemlerinden bir tanesi de, Türkçe sözlük bulundurmaktır. İnternet ortamında bulunabilecek en iyi Türkçe sözlük bence http://www.tdk.gov.tr web sayfasında bulunandır. Tabi sadece sözlük değil, güzel dilimizi verimli ve düzgün kullanabilmenizi sağlayacak her türlü destek, bu web sayfasında mevcut.

http://www.izedebiyat.com/ ...Biz ki acıya bağdaş kurmuş iki zamandık, susuşlara meyilli. Birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak trenlerin tek suçlusuyduk. Sevdaya itham edilmiş romanların katili, yüreğinden sızan kanları susuz toprağa ifşa edilen iki hükümlüydük..Biz ki hüzne örülüydük..Sonra sırtlarımızı dayadık birbirimize. Kalabalıkların arasına iki kırık bedenle yürümektense; bir kız çocuğuna renkli balonlar alma suçuyla ölmeyi tercih ettik .. Kavganın ortasında, gölgenin avcuna, karanlığın sabahına bir filiz ekmeye yemin ettik biz..Günahlarımıza tövbe diye degil...

Bloglar, ilgili alanlarınızı, duygularınızı, düşüncelerinizi kısacası istediğiniz herşeyi yazabileceğiniz ve bunları yüzbinlerce blogcuyla paylaşabileceğiniz kişisel web sitelerinizdir. http://www.blogcu.com/ web sayfasına girerek siz de kendinize ait bir blog yaratabilirsiniz.

Bu haftanın flash oyun konusundaki web sayfa tavsiyemiz http://www.extremoyun.com/ Oyuna doyacağınıza emin olabilirsiniz.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Tornero
I Santo California









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080414.asp
ISSN: 1303-8923
14 Nisan 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com