Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 8 Sayı: 1.642

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 26 Mayıs 2009 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Bayram değil seyran değil!?..


Görmemişim, gözümden kaçmış. Recebim, kimbilir hangi danışmanın yazdığı metni görünmez ekranlardan okurken, kendine yakışan ama kendiyle çelişkili bir büyük laf etmiş. "Geçmiş yıllarda farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın sonucuydu." demiş. Elini vicdanına koyan her kimse bu cümleye itiraz etmemeli. Amma velakin bu lafı "Ya sev ya terket" edebiyatını pek seven, daha üç gün önce 40 bin Ermeniyi kovmakla tehdit eden Recebim söyleyince durup bir düşünmek gerekir herhalde. Hani "Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?" serzenişini bile tekrarlasak sakil durmaz.

Lafın içeriğine imzamı atarım, o başka. Yalnız söyleyene göre de gardımı alırım. Bu cümleden önce faşizmden ne anladığını şöyle bir anlatsa da biz de durumu iyice kavrasak. Dilinden düşürmediği demokrasi ile bir karşılaştırmasını yapsa mesela. Bir ülkede, bazı davaların savcısı, bazılarının hamisi olmanın ne demek olduğunu bir açıklasa. Tutturdukları anayasa değişikliği ile henüz erişemedikleri yargıyı, yürütmenin kuklası yapmaya çalışmanın sosyoloji literatüründeki karşılığını bir söylese. Neyle suçlandıklarından bile bihaber kişilerin aylardır hapishanede mahkemeye çıkmayı beklemelerinin demokratik mi yoksa faşizan bir uygulama mı olduğunu bir anlatsa da dinlesek. Zihinlerden silinmeyen "Kanlı mı kansız mı?" cümlesini kuran bir anlayışın, geçmişin faşizan uygulamalarını kınaması gerçekten ilginç. Dedik ya "Bayram değil seyran değil, Recebim bizi neden öptü?"

...

Duymuşsunuzdur, Güney Kore'nin eski cumhurbaşkanı hakkındaki yolsuzluk iddiası nedeniyle uçurumdan atladı, öldü. Hakkındaki iddianın da yalan olma olasılığı yüksek. Bizim etik anlayışımıza pek uygun düşmediği için habere ilgisiz kalmamız normal. Ama bu haberleri okuyunca insanın aklına ister istemez, ananın çıkınından çıkan paralar, çocuğunun mürüvvetinde takılan altınlar, gemicikler, süt mısırlar, sıvı yumurtalar, deniz fenerleri, geliyor ve utanıyor. Haşa, kimsenin ölmesini isteyecek kadar aşağılık değiliz. Ama biraz utanma, belki bir istifa istemek, beklemek hakkımız değil mi? CHP'li Kılıç'ın RTÜK'te yapılan bir atama ile ilgili sorusuna verilen cevabı bir okuyun hele; "Bu ucuz siyaset örneğidir(!?)" Bu yüzsüzlerin uçurumdan atladıklarını değil, iki merdiven basamağından aşağı indiklerini görmeye ömrümüz yetecek mi acaba? Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Deniz Marmasan

 Sütlü Kahveci : Deniz Marmasan


   Duymak istediklerin vardı…

Duymak istediklerin vardı…
N'olur yalan söyle diye direttiğim geceler ve ay ışığını içen gözlerinin sarhoşluğunda, iç yakan bir mayhoş mayıs alkolü…
Dumansız izmaritleri birbirine yapıştırıp, elbiseler yaptım kendime; üstümde yarım yamalak duran… Etekleri kapatmıyor genç yaraları, taze morları ve her akşam kapıya konan çöp misali, artıkları…
Denizlerden aşırıp saçlarıma yapıştırdığım dalgalar kirlenmiş işte, kahverengi…
Gözlerimi soktuğum gökyüzü de kirlendi, kahverengi…
Ellerim tozlu, içim puslu…
Bileklerimden dökülen uğursuz böceklerle, tenimi kışkırtan içecekleri birbirine karıştırıp salladım. Metal bozukluklara kazıdım içimdeki iltihaplı aşkı…
Kalemi parmaklarıma saplayıp nasırlaştırdığım derinin altında…Sus, sır…
Sırları paylaşmayı öğrendim, her şey gibi yalan olsunlar diye…
…derinin altında şerefsiz tutkun var…
Beklemiyorum artık yazı, temmuzu, salyangozları, çıplak ayaklarla kızgın betona ateşimi akıtmayı…
Düşmüyorum hayallerine yirminin…
Özlüyorum, sana en yakın dünden geçen çocuk intiharlarımı, sağanak yağmurlarını çaresiz parmak izlerimin…
Susuz yazlar da vardı.
Geride kalanlar yoktu.
Biz bile kombine olmuş, zambak, sarmaşık…
Zehirli bir asaletle çalıyoruz birer birer kapıları.
Ceplerimizden dökülen misketlerle, patlayan pencere camları birbirine karışıyor…
Seslenirdin merdiven altından… Bilirdim dudağının kenarından, dudağıma ulaşan ıslığın çikolata koktuğunu…
Salınan düşlerimize gerdiğimiz hamak, geceye rezerveydi ve karanlıkta bile güneş kokusu, genzimden portakal akıtması…

Deniz Marmasan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,008,008,008,008,008,008,008,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 BİR OYUNCUNUN DÜNLÜĞÜ : Bahadır Benli


hatıra notları :1

20.05.2008 Salı /hatıra notları 1/İç mekan 14:30


Kimi günlerimiz,bizi alıp götürdükleri geleceğe dair bizlere adım attırırken, kimi dünlerimiz ise bize verilen yamalı hayat vaatlerinin, kaydedilmemiş anılar diliminde kaybolup ,bir yıl önce bu gün duyduğun sevda sözlerinin aynını,bir yıl sonra bu gün başka bir insana söyleyen bizler,acaba ben, hangi seni seviyorumu düşünerek,senden beynimde daha kaç tane sen var acaba çıkmazında, inatla beklemekte,hangi aşka inanılması gerektiğinin cevabını,belki de gizlice ve sürekli yeni bir insanda aramaktayız kimbilir ?

Türk dil kurumu derki ; Anı,Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, yada edebiyatta Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra.

Bu gün benim bütün anılarımla yüzleşme zamanım, sizce insanın geçmişte hatırlamak istemediği anıları olur mu? Bence olur.

hatıra notları :1

Akşam üstü civarları, pencereden süzülen rüzgarla beraber odanın içinde güneş dolanmakta,perde yarıya kadar açık,rüzgar zaman zaman boş sayfaları odanın içinde savurmaktaydı,önce onun o gün aldığı "yaa indirim var noolur bunu da sana alalım" dediği tshirtü ,ardından kot pantolununu giydi,düğmelerini ağır ağır ilikledi,katlanılan havlulara,yeni toplanmış odaya ve dolaba bakındı,derin bir off çekti,derin yaşanmış olayların tövbeleri misali,içinde onun kokusuyla harmanlanmış ve ne zaman o hatırlansa,hep onun hatıralarıyla sarılmış bir savaşın mağlubu olduğunu hatırladı,kapıyı kapadı ve ardına bakmadan evden dışarı çıktı.

İstiklal de ağır ağır yürürken,her zamanki gibi,onun onu beklediğini gördü,sanki en son kırk yıl önce görüşmüş misali,birbirlerine tebessüm ettiler,soğuk bir başsağlığı havası içinde,birbirlerine dünyanın en klasik ilk an cümlelerini,belki de son kez söyleyecek şekil de ama çok şey söylemek ister gibi söylediler ;

Adam: Merhaba…

Kadın: Merhaba…

Adam: Nasılsın ?

Kadın: İyiyim Sen nasılsın ?

Adam: Sağol bende iyiyim… Nereye Gidelim ?

Kadın: Her zaman ki yere gitsek iyi olur, zaten benim fazla vaktim de yok…

Son buluşmalar da hiç fazla vakit yoktur farkındamısınız, sanki dünyanın en son ve en yoğun günü o gün olup,bir an önce duyulacaklar duyulsun,kimi zaman iki taraftan birinde,yada her ikisinde de,bir an önce son bulsun telaşı hakim, içimizden iyi ayrılalım temennileri geçirerek,güzel yaşanmış anılar hatırlanmak üzere geleceğe ertelenerek,kurulan ayrılık cümleleri,kimi zaman hareretli tartışmalarla,ama sen de böyle yaptın dialoglarıyla son bulsada,kötü olan onunla birlikte yaşanılan her an hatırlandığında,içimizde bir şeylerin eridiğini,kayıp gittiğini hatırladığımız anlardır,alışkanlık mı yoksa gerçekten aşk mı paradoksunda,kavrula döne,dolaşa etrafımıza bana bir şey olmadı,olan ona oldu diyerek tereddüt ettiğimiz an dilimidir.

Bir aşkı dürüm yapıp yiyenlerdenmisiniz yoksa porsiyonmu tercih edersiniz kapalı devre yalan sisteminizin,size seni seviyorum dedirtme fırsatı olmuşmudur,yalandanda olsa ruhunuzun sigortaları attığı yada.

Sözlerimizin üzerinden gözlerimiz kapalı geçiyorsak düşmeden,arkasında durabiliyorsak,her doğrunun ucunda acaba bir taraflarında yanlış yaptık demiyorsak,bir papatya falında yüzde elli yalan şansımız olduğunu kavrayabiliyorsak vazgeçmemeliyiz,denemekle yorulmaz melankolik denekler, hatıralar melankolilk dillerde alkolik bir kafayla demlenir ve bazen hiç hatırlanmamak üzere geleceğe ertelenir kimbilir…

Konuşarak tanışan ve susarak ayrılan iki insan ancak hatıralara mahçup olabilirler…

Bahadır Benli
bahadirbenli@yahoo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,508,508,508,508,508,508,508,50
2 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Solmaz Akça

 Kahveci : Solmaz Akça


  Bugün Bir Seçim Yaptın...

Bugün bir seçim yaptın ve benden vazgeçtin... Oysa ben sana pencerenin arasından bakan, hayran bir kız çocuğuydum. Adını söylemeye hep korktum! Elele tutuşamadık hiç ve göz göze gelişlerimiz hep kaçamaktı. Bu şehir artık bizi saklamasın, aşkımız görünür kılınsın istedim. Sense cesur değildin, kolayca vazgeçtin. Bizden geriye bir sen kaldın. Ben bir hiçtim, hayatından geldim, geçtim...

Bugün bir seçim yaptın ve benden vazgeçtin... Ben sana geldiğimde soğuk bir kış akşamında, sevgisizlikten donmak üzereydim. Tuttun parmak uçlarımı avucuna aldın, onları nefesinle ısıttın. Gözlerin, gözlerimde hayallerimin ateşini yaktı. Isındım sende sevgili... Bir seçim yap demeseydim, senin beni gerçekten sevdiğini düşünüp, beni sevdiğine inanmaya devam edecektim...

Bugün bir seçim yaptın ve benden vazgeçtin... Şimdi kimin koynunda doyurursun doymak bilmeyen kalbini? Ve şimdi kimin koynunda omuzların üşüyor sevgili? Yanında durduğun kadın, seni benim gibi sevebilir mi? Uykusundan vazgeçip, omuzların üşümesin diye bütün gece üstünü örtmeyi bilir mi? Uykunun en derin yerinde dudağına konan o masum tavrı izleyip, kaybolmasın diye o masum ifade, bir öpücükle dudaklarını mühürleyebilir mi?

Bugün bir seçim yaptın ve benden vazgeçtin... Biliyorum, ben en baştan bir hataydım sende. İki kişilik hikayene yama yapmıştım kendimi ve hakkım olmadan en çok ikinci tekilden kıskanmıştım seni. Oysa ben üçüncü tekildim ve hikayenize yakışık almayan bir şekilde girmiştim. Şimdi ise aşka yakışır şekilde, idamımı izliyorum. Sadece sessizliğimi bozan veda cümlelerimi, sana yakışır diye sende bırakıyorum...

Bugün bir seçim yaptın ve benden vazgeçtin... Oysa ben hâla sendeyim... Dönersen, seni bekliyor olacağım. Belki bir gün, başka bir hikayede yine karşılaşırız. O zamana kadar HOŞÇAKAL sevgilim, HOŞÇAKAL...

Solmaz Akça


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Erkan Sezgin


BİR KURTULMA HİKAYESİ

İç savaş yılları..gençler öğrendikleri gerçekleri silah, bıçak, dayak ve şiddetin her türlüsü ile birbirlerine anlatma ve kabul ettirme çabası içinde..çabanın yoğunluğundan öğrenilen gerçeklere yenilerini ekleme, başka öğrendikleriyle kıyaslama ve kendi gerçekleriyle mukayese etmeye zamanları yok..çatışma tüm şiddetiyle sürmekte, herkes kendi gerçeğini kabul eden ve etmek zorunda kalanlar için alanlar oluşturmakta..oluşan alanlar genişletilmeye çalışılmakta, sınır ihlalleri şiddetli bir şekilde cezalandırılmakta..bazı yerler ise sık sık el değiştirmekte ve/veya geçici işgaller yaşanmakta..

Biz de dört arkadaş kendi sınırlarımız içinde rahatça evimize giderken birden yirmi-yirmibeş kişilik bir gurubun kuşatması altına girdik..saat gecenin yarısı, yardım isteme, kaçma-kurtulma olanağı yok..bölge bizim olduğu, bizi kuşatanlara daha önce değişik biçimlerde sınır ihlallerini acı bir biçimde hatırlatıldığı için de ödeme kaçınılmazdı..

Biz ne yapacağımızı düşünürken, gurubun lideri dayak öncesi bir de nutuk çekmek istedi..ki kırk yılda bir yakalanan bu fırsat ziyadesiyle kullanılsın..hem dayak atılacak, hem mesaj verilecek, hem de ağabeylerimize haber gönderilecek..

Etrafımızı saran kuyruk acılı gurubun sabırsız zincir ve sopa sallamaları arasında nutkuna devam eden lider "bizim kandırıldığımızı, kökü dışarıda ağabeylerimizin (biz liseye gidiyorduk) hesap vereceklerini" söylerken ben can havliyle haykırdım..madem bizi kandırıyorlardı, onların dövülmesi halinde başkalarının kandırılmasının önleneceğini, bari başkalarının yanmamasını söyledim..bir doz da bizi küçük buldunuz gücünüz yetiyorsa ağabeylerimizi dövün türü onların daha önce yedikleri dayakları hatırlatıcı şu an net hatırlamadığım ama asla bu sözlerden sonra küçüklerin dövülemeyeceği şekilde sözler söyledim..

Bunun üzerine lider irkildi..o bir liderdi..mertti..yakaladığı küçükleri döverek teselli olacak biri değildi..ağabeylerimize gününü gösterecekti..ağabeylerimize iletilmek üzere birkaç söz söyledikten sonra derhal kuşatmayı kaldırmalarını emretti, sabırsız askerlerine..büyük bir hayal kırıklığı içinde açıldılar...biz onlara olayı tartışma fırsatı bile vermeden evlerimizin yolunu tuttuk..

Arkadaşlarımız beni tebrik ettiler..liderin erkeklik gururuna yaptığım isabetli atışlar sayesinde kurtulduğumuz için..

Erkan Sezgin


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


polygon@polygon.com.tr



<#><#><#><#><#><#><#>

YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Servet Yaylı


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Bu işte bir mutluluk var

Yağmursuz bir gün dileyiş
bir gram mutluluk adına geziniş
ve gülümseyiş…
affettim seni,
masumuz bugün
dudaklarımda bir bağışlayış
boğazımda düğümlenen anlamsız bir yakarış…
tanrı dan gelen manalı bir çift bakış,
sessiz ama sert adımlayış
sen miydin şimdiye dek saklanan
sadakati boyunda cevşen gibi asılı duran
baktığımız albümde bir an;
boş sokakta ki yansımada gözümü alan,
önüne sıfat koyamadığım gün mü büyümü bozan
aç gördüğüm ya da susayan
farklıydı' nın virgülünde asılı kalan
nokta mısın üste yakışan?
bir ilahi ruhumu okşayan…
bugün;
sen o musun?
yarın;
hep o musun?
iyi de sen kimsin be adam?

Fethiye Gölgesiz

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

GOM Player 2.1.16.4613 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

VLC media player for Windows / V.0.9.9 / 16 MB
http://www.videolan.org/
İçinde tüm codec kütüphanesini barındıran açık kaynak bir oynatıcı. Bilgisayarınızın olmazsa olmazlarından biri. mp4, mov, mkv dahil hemen her formatta filmi izlemenize olanak sağlıyor. İndirin seveceksiniz.

7-Zip 4.65 (2009-02-03) for Windows / 913 KB
http://www.7-zip.org/
Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-09©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




My Boy
Elvis Presley









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20090526.asp
ISSN: 1303-8923
26 Mayıs 2009 - ©2002/09-kmarsiv.com