İdare Amiri: Ebru Kargın





Raymond Queneau: Çağdaş aşk romanlarının en güçlüsü Günlerin Köpüğü'dür

Küçük İskender ( akrostiş ) :
Biçimsiz bir nisan bu; havasına, utanmadan
Ocak ayından transplantasyon yaptırmış!
Rehin kalmış açık alanda
Israrlara rağmen soyunmamış portakal
Sihirbazlar kralını devirip cumhuriyet ilan etmiş!

Velhasıl, kafiye bulamamış kimse
Islak ile su kelimeleri arasında!
Acımasızlık, sevgili ile âşık meselesinde:
Nasıl, yüzsüz ile suratsız'ın manaları farklıysa

Yaşar Aksa - Hürriyetim : Bir ömre pek çok hayat sığdırmış bir adam Boris Vian. Öyle yabana atılacak şeyler değil söyledikleri. Hayata ilişkin deneyimi ortalamadan fazla olanlara her zaman güvenmişimdir. Bir adam "Mezarlarınıza Tüküreceğim" diyebilecek cesareti kendinde buluyorsa bildikleri bizim bildiklerimizin biraz ötesindedir.
Devamı...>>

Vildan Ertürk - Baraka Dergisi : Cümle yapısını kıran, yan yana gelmesi olanaksızmış gibi gözüken sözcükleri, olağandışı bir şiirsellik ve uyumla birleştiren, şaşırtıcı diliyle, sürükleyici ritmiyle, heyecan veren, fantastik dünyasının içine alıveren bir anlatımı var Boris Vian'ın.
Devamı...>>








Adrese Teslim Günlük E-Gazete - 23 Ocak 2006




   

Boris Vian BORIS VIAN ( VERNON SULLIVAN )
1920- 1959


10 Mart 1920' de Ville d'Avray' de doğdu. 1942' de yüksek öğrenimini tamamlayarak mühendis oldu. Bir yandan mesleğini uygularken, bir yandan edebiyatla ilgilenmeye ve caz trompetçiliği yapmaya başladı. Kabarelerde şarkı söyledi, oyunculuk yaptı. II. Dünya Savaşı sonrası Paris'in bohem atmosferinde zekası ve yaşam biçimi ile ün saldı. 1947' de Vernon Sullivan adı ile yayınladığı Mezarlarına Tüküreceğim ( J'irai cracher sur vos tombes ) romanı ile tüm dikkatleri üzerine çekti. Adolphe Schmürz adıyla dergilerde pek çok makale yayınladı. Bir dergide müzik eleştirmenliği, bir plak fabrikasında sanat yönetmenliği yapmak gibi pek çok şeyi kısa hayatına sığdırmayı başardı. Çocukluğunda geçirdiği tifo hastalığından dolayı, 12 yaşından beri kalp yetmezliği çeken Vian, son derece yankı uyandırmış "mezarlarınıza tüküreceğim isimli romanının filme uyarlanmasından ötürü katıldığı ilk gösterim esnasında filmi izlerken kalp krizi geçirerek daha 39 yaşındayken öldü.

Vian, saçmalığı ve acı gerçekleri yansıttığı yapıtlarında, dille rahat bir biçimde, adeta keyifle oynayarak okurda hüzün ve kaygı uyandıran bir üslup oluşturmuştur. Tiyatro anlayışında Alfred Jarry'i izlemiş, izleyicinin rahatsız olması gerektiğini savunmuştur. "İmparatorluk yaratanlar ya da Schmürz" adlı oyunu ölümlü olmayı, ölümden kaçmayı ve korkmayı değişik ir gülmece anlayışı ile irdeleyen Uyumsuzluk Tiyatrosu'nun en önemli örneklerinden biridir. İki günde yazdığı "Günlerin Köpüğü" adlı romanı ise yozlaşmış ilişkiler içinde aşkı, ölümü ve saçmalığı, yoğun bir hayal gücüyle vermiştir.

Vian kısa yaşamında tiyatro oyunu, roman ve şiirden başka, yüz kadar kısa kabere oyunu, pek çok bale metni, yaklaşık dört yüz şarkı sözü, dokuz bine yakın makale yazmış, opera librettoları hazırlamış, İngilizce'den çeviriler yapmıştır. Yerleşmiş gelenekleri hiçe saymış, yapmacılığa düşman olmuş, yapıtlarında insanın çözümlenemeyen gerçeğini her yönüyle işlemeye yönelmiştir.

Boris Vian'ın okul çağıyla başlayıp ölümüne kadar süren yoğun yaşama hırsını, daha on iki yaşından beri kalp yetmezliğinden günlerinin sayılı olduğunu bilmesine ve yaşı ilerledikçe daha da artan bu bilincin onu, kısalan hayatının her saniyesini değerlendirmeye zorlamasına bağlanabilir. Oysa bu Paris'li burjuva çocuğu, pekala doktorları sözünü dinleyerek sakin bir hayat içinde kaçınılmaz sonunu elinden geldiği kadar ertelemeye çabalayabilirdi. Mühendis olmazdı o zaman, matematikçi olmazdı, Duke Ellington'u dinlemeye gitmez, İonesco'larla, Prévert'lerle, Breton'larla Saint German'in en hızlı günlerini yaşamaz, trompetçi, besteci, şarkıcı, şair, tiyatro yazarı ve romancı, kısacası Boris Vian olmazdı. Gecesini gündüzüne katarak yaşadığı otuz dokuz yılın sonunda, 1959 Haziranında öldüğünde, dokuz roman, dört oyun, üç şiir kitabı, çeşitli besteler, çeviriler, caz eleştirileri ve denemeler bırakmazdı arkasında.

Yukarı



BÜTÜN ÖLÜLERİN DERİLERİ AYNIDIR
"Hava pek sıcak sayılmazdı ama birbirimize öylesine yapışmıştık ki, derisinin serin havada nasıl tüttüğünü görüyordum; tırnakları ceketimin kumaşından geçmiş sırtımı deliyordu.

İşte o sırada, sigarasını attı, etli ve nemli dudakları benimkilere yapıştı. Çıplak vücutlarımız odanın soğuk havasında tütüyordu ve ben, artık beyaz derili olduğumu farkında değildim."

Vian'ın büyüsüne, Vernon Sullivan adıyla eklenen ve Fransa'da yayımlandığında üslubuyla, ahlakı dışladığı iddialarıyla ortalığı karıştıran bir roman.

Çeviri : Olcay Kunal
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

ÇITIRLAR FARKINDA DEĞİL
"Yazdıklarımı yeniden okuyunca, bunları yazanın eğitimli bir herif olduğunu bir kerecik olsun düşünmeyeceksiniz gibi geliyor bana. Mesele sözcük dağaracığı mı? Hayır. Bana göre sorun, Latince alıntıların eksikliğinden kaynaklanıyor. Başlangıçta, bu konuda çaba gösterdim, ama görüyorum ki, kaptırmışım kendimi ve harbiden özenli bir üslupla yola çıkmama rağmen, doğallık galip gelmiş.

Olsun. Ama şimdi altını çizmek istediğim şey, tüm bu olan bitenlerin ahlaki yönü.

Gördüğümüz gibi önemli olan dürüst olmaktır. Tam anlamıyla her şeyde, içten ve dürüst davrandım. Ve ondan sonra da, aile bağlarına saygılı olmak gerekir. Ben, kardeşimin her şeyden yararlanmasını sağladım. İyi şeylerden de, kötü şeylerden de... Ama zaman kardeşçe. Ve el ele.
Çıtırlarlar işi biraz abarttığımızı söyleyeceksiniz belki de. Ne yapalım yani, çıtırlar farkında değil ki."

Çeviri : Hakan Tansel
İthaki Yayınları

Yukarı

DERİLERİNİZİ YÜZECEĞİM
Mezarlarınıza Tüküreceğimden sonra ikinci bir vernon sullivan / Boris Vian Romanı. 1948'te Fransa'da yayımlandığında, ahlakı dışladığı iddialarıyla ortaklığı birbirine katan yeni bir Vian çılgınlığı. Her büyük romanda olduğu gibi cinsellik, kan ve ölüm, Biraz da espri ve Vian'ın sözde eleştirmenlerinden öcünü alan bir son söz.

Çünkü bu bir Boris Vian Romanı

Çeviri : Olcay Kunal
Mitos Yayınları

Yukarı

GÜNLERİN KÖPÜĞÜ
"Hayatta önemli olan, her şey hakkında önyargıya varabilmektir. Çünkü, görüldüğü gibi topluluklar haksız ve kişiler her zaman haklıdır. Herhangi bir yaşama kuralı çıkarmamalı bundan: Kurallar deyim şekline dönüşmeden bile bağlanılacak güçte olmalıdır. Varolan iki şeydir aslında: Biri her şekilde ve bütün kızlarla sevişmek, öteki de New Orleans ya da Duke Ellington'un müziği. Geri kalan her şey kaybolmalıdır. Çünkü geri kalan her şey çirkindir ve şu birkaç sayfa bunu doğrulamak için yazılmıştır. Güçlüdür, çünkü yaşanmış bir olayı anlatır. Yaşanmış bir olaydır, çünkü başından sonuna kadar ben düşündüm bunu. Gerçeğin, ısıtılmış ve eğimli bir atmosfer içinde, düzensiz kıvrımları ve bükümleri olan bir yüzey üstüne yansıtılması yoluyla elde edilmiştir. Görüyorsunuz ya, hiç de açıklamakta sakınca görmediğim bir yol, eğer yol varsa."

Çeviri : Bahir Güran
E Yayınları

Yukarı

KARINCALAR
Etrafımız tamamen sarılmış durumda. Alışkanlıklar insanın duygularını köreltiyor. Hala mayın üstünde ayakta duruyorum. Neler olacağını kestirmek çok zor.

Zayıftı. Açlıktan ölmeliydi. Bu sağlık için en iyisiydi. Dışarıda, güçlü bir rüzgar esiyor, kurtlar ısınabilmek için koşturup duruyordu.

Son bir kez deneyeyim mi, önerisinde bulundu. Minik bulutlar, gökyüzüne minik bulutlar serpişmiş görünümü veriyordu ve bu da bir şeydi.

Çeviri : Işıl Yüce
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

KIRMIZI OT
Anı yoktur. Anıların kendisinden kaynaklanan, bir başka kişilikle yaşanmış, bir başka hayat vardır. Gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş, mekanik bir yapı değildir. Tüm bunların sonunda burnunuza gelen şey, "katmerli papatyaların ateşte yanan kalplerinin kokusu" olacaktır. Boris Vian'ın bilinmeyen nedenlerle, uzun süredir Türk okurundan saklanan romanının tam metni; bir kez daha…

Çeviri : Ayça Sezen
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

KIZLAR FARKINA VARMIYOR
"Her şeyden önce kostümlü baloların yasaklanmış olması lazımdı. Bu tür şeyler herkesi sıkar ve yirminci yüzyılda, sadece, kızlarıyla sık sık görüştüğü insanların evine girme hakkına sahip olabilmek için - zaten asıl sorun da bu ya- Sicilyalı bir eşkıya kılığına girmek ya da Tosca'nın süslü püslü haline dönmek pek de günümüz insanının yapacağı bir şey değildir. Haziranın 29'undaydık ve ertesi gün Gaya reşit olacaktı. Washington'da böyle şeyler bir angarya olarak kabul edilirdi. Bense Gaya'nın çocukluk arkadaşıydım, hani şu süt kardeşi dedikleri türden... anlarsınız Ya… Kesinlikle o baloya gitmek zorundaydım; gitmezsem anne ve babası beni asla affetmezdi."

Çeviri : Olcay Kunal
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

KURTADAM
Dolunay gecesi, yoğun bir üşüme duygusuyla, ateşten titreyerek aniden uyandı. Ayak başparmağının üzerinden, evcil salyangoz Frederic'i kibarca alıverdi. Yabancı bir dünyada yaşaması gerektiği düşüncesiyle büyük bir dehşete kapıldı."Nereye gidiyorsun, kentsoylu?" sorusuna bir cevap bulması gerekiyordu.
Boris Vian masumiyetini, taklit edilemez güçlü ve özgür tarzını, 13 öyküsüyle yeniden ortaya koyuyor. Kendini öldürtmekten daha tehlikeli ne olabilir?

Çeviri : Ayça Sezen
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

MEZARLARINIZA TÜKÜRECEĞİM
Bu roman ilk kez 1946'da Vernon Sulivan takma adıyla yazıldı. Ve 1949'da "ahlaki değerlere hakaret" ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Nedeni, erotizmin "aşırı" gerçekçi bir biçimde betimlenmesiydi. 1940'lı yılların başında Amerika'da yaşanan ırkçılık, şiddet ve hoşgörüsüzlükle dalgasını geçen Mezarlarınıza tüküreceğim, döneminin ve 20. yüzyılın en ünlü ve çarpıcı romanlarından biridir.

Boris Vian, pek çok yazardan beklenen "duyuları ateşleyici" bir üsluba sahip değildir. Vian'ın üslubu, romanlarında alçak sesle duyulabilen bir müziğin içinde gizlidir. Mezarlarınıza Tüküreceğim, bu müziğin seslendirildiği bir kara roman pastişidir...

Çeviri : Bal Onaran
İthaki Yayınları

Yukarı

PEKİN'DE SONBAHAR
Boris Vian, Pekin'de Sonbahar adlı bu romanını yirmi altı yaşındayken ve üç ay içinde yazmıştı. Bu roman, önceden belirlenmiş bir çizgiyi izlemeyen, hızlı, özgür ve çok ustaca yazılmış bir anlatıdır. "Boris Vian", bu romanında, sözcüklere gerçek anlamlarını yüklemiş, sözcükler beklediğimizin ötesinde pek çok durumu da tanımlar bir nitelik kazanmıştır. Romandaki anlam belirsizlikleri, yazarın isteyerek yarattığı bir durumdur...

Çeviri : Alev Er
Can Yayınları

Yukarı

PORNOGRAFİ ÜZERİNE
Sarışın bir kadınla aşk yapmak... elbette iyi... ama hiç siyahları denediniz mi? Kim cesaret edecek buna? Ya da: Güzel bir kadınla yatmak... evet evet... ama çirkin bir kadınla yatmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz?

Çeviri : Işıl Yüce
Altıkırkbeş Yayınları

Yukarı

SAVRULAN OTLAR ARASINDA
Savrulan Otlar Arasında, romancı Boris Vian'ın geleceğini, bir anlamda yazarlık yazgısını önceden haber veren bir ilk roman...

Yaşamı boyunca 40 yaşına gelmeden öleceğini söyleyip duran ve 39 yaşında meçhul yolculuğa çıkan böyle bir yazarın ilk romanına "gençlik" kitabı demek hiç yakışık almaz.

1942-42 kışı boyunca yazılan Savrulan Otlar Arasında, son derece özgün bir esinlenmeden yaratılmış neşeli bir roman. Romana hız veren sözcüklerin dinamizmi oluşturuyor ana meseleyi. "Ortada yazacak bir mesele yoksa ve o mesele gerçek değilse, meseleye ihanet etmemeli" diyen bir yazarın bütünüyle kafasından yarattığı, keyif için, eğlenmek için yazılmış bir hikaye.

Otlar savruluyor, çünkü "otların arasında bir şeyler var." Okurlar yararına edebiyat yoluyla eğlenmeyi deneyen bir yazarın ilk deneyimi. Çok ayrıcalıklı bir ilk deneyim...

Çeviri: İsmail Yerguz
Güncel Yayıncılık

Yukarı

SIRADAN KİŞİLER İÇİN PERİ MASALI
"Sıradan Kişiler İçin Peri Masalı" Boris Vian"ın gençlik yıllarında yazdığı ve bir türlü yayınlatamadığı bir kitap. Deyim yerindeyse "sahibinin ihanetine uğrayan" bu kitabın tamamı 1997 yılına dek okura ulaşamadı ve çekmecelerde kaldı.

Kitabın varlığı, 1981 yılında çıkan ve Vian yapıtlarının kapsamlı bir incelemesini içeren bir incelemede, yazınsal bir kaynak olarak yerini almıştı yalnızca.

Boris Vian uzmanı Noel Arnaud bu kitabın yazımı sırasında yazarının ihaneti üzerine şunları söylüyor. "Hiç kuşkusuz, ikinci metinde Boris Vian'ın daha özenli bir yazı denediği açıktır, birtakım kolaya kaçmaları engellenmiş ve yazıyı sarıp sarmalayan ağır halet-i ruhuyeyi çekmeceye kaldırmıştır. Ama bizce bu, en iyinin ortadan kaldırılmasıdır. Boris'de böyle düşünmüş olmalı."

"Sıradan Kişiler İçin Peri Masalı" hem üslup hem de içerik açısından, eski ve yeni tüm Boris Vian okurlarında hiç kuşkusuz büyük bir heyecan yaratacak.

Çeviri: Zeynep Saygı
Güncel Yayıncılık

Yukarı

VE BÜTÜN ÇİRKİNLER ÖLDÜRÜLECEK
Bu roman, muhtelif esin kaynaklarının melezidir ve bu durum onu bir nevi neşeli, sürükleyici, orijinal ve her düzeyde parodik bir yaratık haline getirir. Bir arkadaş çevresi için özel bir dalga geçiş ya da "private joke" olmakla birlikte, okuyucu kitlesi için de itiraf edilmiş bir parodi olan "Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek", suçun, bilimsel konjonktürün ve önsezgisel fütürolojinin büyük balıklarının avlandığı sulara ve hatta özel saplantıların ırmağına sürüklenir. İnanılmaz da olsa -ki bu da tarzın bir parçasıdır- ahenkli ve iyi kurulmuş entrikası, olay dizilerinin paralel kurgusu ve -amatör- dedektiflerin durum değerlendirmesi yaparak yürüttükleri soruşturmayı özetlemelerine dayanan klasik yöntemiyle usta işi bir Kara Seri tarzı polisiye roman pastişidir bu.

Çeviri: Hakan Tansel
İthaki Yayınları

Yukarı

VERCOQUIN VE PLANKTON
Sürpriz partiler, Sürpriz partilerde başlayan aşklar, devlet daireleri, Alman işgali ve standartlar üzerine otobiyografik bir bilimsel roman.

Gerçekten...

Çeviri: E. Elif Aksu
Altıkırkbeş Yayınları


Yukarı

YÜREK SÖKEN
Vian dille oynarken, onun dünyaya kazandırdığı sözde anlamı yıkmayı amaçlar.

Yürek Söken'de de, gözden kaçırılmaması gereken budur; yani sözcüklerin ardındaki yıkıcılık. Gülünç düşürülmeyen, alaşağı edilmeyen hiçbir şey yoktur yapıtlarında. Bu yüzden, Vian okurken, alaya alındığı duygusuna kapılabilir okur; ama bu duyguyla yetinmek ve "ciddi" yorumlardan kaçınmak yararlı da olabilir... Onun yapıtları, dünyaya anlam veren şeylerin şiirsellikten denli yoksun olduğunu gösterir.

Çeviri: Cemal Bali Akal
İthaki Yayınları

Yukarı

KAYNAK :

http://www.borisvian.fr

Yukarı


AKLIMIZDAKİLER :

• Sanıyordu ki, iyilik yapmakla iyilik elde edilir. Oysa böyle bir şey varsa bile, olsa olsa rastlantıdır…

• Yalayıcılar genellikle, bir zamanlar gerzekçe sevildikleri için bu yola düşen kızlardır. Onları yaralayan ya da onlara kaba davranan hödük heriflerin ellerine düşmüşlerdir çoğu kez. Kim bilir, belki de alabildiğine kibar yapılırsa… Herhalde bu işten zevk alırlar..
Tadında bir çalışmanın sonucunda bir yalayıcının bedeninin genelinde iyi bir damar genişlemesi yaratabilirsiniz. Ama bunlar işin ikinci derecede önem taşıyan yanları ve etrafta özel dedektif olsun ajan olsun, niçin bu kadar çok aynasız olduğunu artık daha iyi anlayabilirisiniz…

• Savaş, çok önemli bir sosyal olgudur, çünkü katılanlar, saf ve mükemmel bir şekilde hedeflerine yönelerek ceset statüsüne ulaşırlar. Ama savaş da çözüm değildir, çünkü insanlar çoğunlukla ölmez.

• Atlantik'in öbür yakasında olduğu kadar ırkçılığa hak ettiği kara önem verilmedi.

• Var olan iki şeydir aslında: biri her şekilde ve bütün kızlarla sevişmek, öteki de New Orleans ya da Duke Ellington'un müziği.

• Doğru bir şekilde sevişmeyi öğrenmek, bir tarih kitabı üstünde düşüne düşüne delirmekten çok daha iyidir…

• Bir diş gibidir yaşam…

Bir diş gibidir yaşam,
Ne olduğu düşünülmez ilkin,
Öğütmekle yetinilir.
Bir de bakarsınız çürümüş bir gün,
Sızlar, önemsenir.
Kaygı, özen, bakım…
Ve tamamen iyileşebilmeniz için,
Koparılıp alınması gerek elinizden yaşamınızın…

• Dil, fırsat buldukça konuşmak için kullandığımız bir cinsel organdır.

• Bir gün kimsenin geri dönmediği bir savaş yapılırsa, işte o zaman ancak en sonunda iyi bir savaş olmuş demektir.

• Sırf zeki oldukları için kendilerinde çirkin olma hakkını gören kadınlardan nefret ediyorum.

Yukarı



Yorum yazmak ister misin?



ourodeus / 11.09.2010 02:27:16
yaşanılası yazar

erman ercaner / 14.02.2009 18:10:22
uğruna fransızca öğrenilecek kişi ...okudum sevdim yaşıyorum ...

Altuğ Dorum / 28.01.2009 11:48:31
Özendiğim bir hayat onun yaşadığı..kitapları beni titretiyor, tokatlıyor, uyandırıyor. kelimelere takla attıran bir deha benim gözümde. sabırla işliyor, ölümcül sarmalıyor.

melek / 29.08.2008 16:28:54
Üniversite yıllarında tanıştım Vian la.Yürek Söken hala hafızalarımda.Okumayanlara şiddetle tavsiye ederim.

ekrem / 27.09.2007 10:35:40
gerçekten harika bişey size başarılar..bu arada olaanüstü şeyler anlatılmaktadır


Kemal / 8.08.2007 19:28:47
Bir ihtiyaçtır Boris VIAN. Yemek gibi,içmek gibi,ihtiyaç gibi.Özgürlüktür Boris VIAN. Kafka okumalısınız.VIAN okumalısınız.İkisini karıştırırsanız.Eminolabilirsiniz..

Aynur / 6.02.2007 17:53:12
Çok sevdiğim bir yazar. Her kitabında (konu ne olursalsun) hakim olan bir duygu vardır. Bu bazen öfke, nefret, bazen kırılganlık bazense tuhaf bir şefkat olabilir. Ama hangi duygu olursa olsun onu öyle yoğun yansıtır ki adeta etrafınızı sarar. Sanki elinizi uzatsanız somut bir şeymiş gibi tutabilirsiniz. Kalemine sağlık Boris...

Şule / 2.10.2006 11:13:26
Kitaplarını hiç okumadım ama .daha ben yaşlardayken ölmüş bir insanın bu kadar çok kitap yazmış olması ve böylesine tanınması benim içimi burktu.biz gerçekten boş yaşıyoruz.genç yaşta ölmeside büyük kayıp olmuş.

cem / 22.03.2006 16:21:55
aslında boris vian kelimelerin ne kadar büyüleyici bir gücü olduğunu göstermek ister vernon sullivan adıyla yazdığı romanlar da daha çok esprili ve vahşi yanını görsek de kendi adıyla yazdığı romanlar tam anlamıyla bize bunu gösterir bence egzopotamya nın çorak toraklarında kaybolmuş biridir o sadece!

Ersun kaya / 23.02.2006 23:48:54
selam yorum şü olcaktır çok güzell




İsim:
Yorum:
Resimdeki karakterleri aynen yazınız: This Is CAPTCHA Image
 

Yukarı







Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
GÜNÜN
ŞARKISI
(Yeni)




ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM

Uygulama : Cem Özbatur