Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.107

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 12 Aralık 2006 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Güle güle Sezai, bekle biz de geleceğiz!..

Merhabalar,

Gene bir cami avlusunda toplandık dün. Son zamanlarda birbirimizin yüzünü bu avlularda görür olduk ne hikmetse. Sıralı olanlarına üzülmek doğal ama sırasız gidişlere sadece üzülmek yetmiyor ki. Bir arkadaşı, bir akrabayı mı kaybetmek insanı asıl üzen yoksa ölümü daha yakında hissetmek mi henüz çözemedim. Her ikisi de belki. Dün, ben yaşlarda akrabadan bir kardeşimizin ardından el salladık. Gene bir cami avlusunda hasret giderdik epeydir görmediğimiz sevdiklerimizle. Gene bir cami avlusundan uğurladık dualarla bir kardeşimizi, sevgili Sezai'mizi. Üzerine titrediği eşine, canından çok sevdiği, kızımla yaşıt kızına, ulaşmayı hedeflediği hayallerine veda edip sırasız gitti Sezai. Nur içinde yatsın, mekanı Cennet olsun. Tüm sevenlerinin başı sağolsun.

Sezai'yi belediyenin yeni hazırladığı uzak bir yerdeki mezarlığa götürdük. Son görev için Fizan'a bile gidilir o başka ama sonraki gidişler için medeni bir yer hayali kuruyor insan. Mezarlığın dört köşesinde "Hizmetimiz ücretsizdir." tabelaları var. Oysa, hangi hizmete ne ücreti isteyeceksin ki diye sorası geliyor insanın. Ama keşke ücretli olsa da, insana yakışan, cenazeye saygılı bir mekan sunulsa. Kırkbeş derece meyilli bir vadide, gelişigüzel kazılmış mezarlar, cenaze arabasının bile giremediği toprak bir yol, dua etmekten vaz geçtim ayakta bile durmanın güç olduğu sözde yeni bir mezarlık. Dört köşesinde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi arması var. Hoş, yaşayana saygımız ne ki, ölüye saygımız farklı olsun diye geçiyor insanın içinden. Resmi mahsus çektim ve koydum. Yaşanan kepazeliği bir nebze de olsa göresiniz istedim. Ben, zamansız giden kardeşime üzüldüğüm kadar onu bırakıp dönmek zorunda kaldığımız yere de bir o kadar kahroldum.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


 Kahveci : Meyil Delen


SENİ ANNEN

SENİ ANNEN
Terk etti mi hiç?

Bir sabah, okula gönderirken derinden içini çekti mi_uğurlarken seni_anlamadın önce_ dersin ortasında 'annen gitti' diye fısıldadı mı kulağına tanımadığın bir ses, sessizce_ağlayarak_koştun mu eve_ her bir odaya baktın mı teker teker_ sonra yeniden ve yeniden_ gittiğini bile bile?

Sabahleyin yıkanmıştınız birlikte_banyo son ümidindi_seslenmeden açtın
Kapıyı_ içeride olsa sana kızardı_yok_
Çamaşır sepeti_sabahleyin üstünde olan kazak_anladın_

Nefti yeşil el örgüsü
Bir ters, bir düz
Bir sıra ters
Buzlucam_
Sık giyerdi onu.
Maviydi?
Yeşildi?
Gözleri
O kazakla
Daha yeşil bakardı.

Sepetten alıp odama gidip,
Yatağımda
Koynumda_
Uykularım
Düşlerim
annem
kokardı.

Çocukluğum_
Ne kırmızı pabuçlar
Ne bayramlık elbise
Düşlerim_
nefti.

Çocukluğum
soğuk
yeşil.

Çocukluğum_
Buzlucam.

Meyil Delen


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


 


Deniz Marmasan

 Sütlü Kahveci : Deniz Marmasan


   ÇÖZ çöz ÇöZ çÖz...

Güne eğilen sadece dağlar.
Her şey susmuş gecede, yarım kalan çığlıklar basmış kuytuları.. Bende kalan nazlanmaların doldurduğu renk kutuları...
Uzağa bakarken, yakına dokunmanın tedirginliği... Denizin ortasında durup rüzgârın hayatımızın akışını değiştireceğini umut etmek...
Masalına masal katarak ömrün.
Ömrüne bağlanan bir ipin düğümünde kaybolmak. Yoluna yol katmış haritaların. Yeşile sarı, maviye kan damlatılmış. Arınmadan katmış önüne seni, iklimini... Bir kalem darbesine vermiş portreni... Bugüne dair olsun demiş izlerine ömrünün kurşun kalıntılarının...Aşka dayanmış sular... Ne var biliyor musun hiçliğin haritasında, kan...Usul usul akıyormuş. Hiç düşlemediğin şekilde. Sensiz ya da sana dayanarak. Varlığının coğrafyasında...
Senin adına takılı bir isimmiş ömrüne bağlanan ipin düğümü...


Deniz Marmasan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


 


  Kahveci : Haluk İlhan


Mesajlarım yanıtlanmadığı için artık kızmıyorum!!!!

Evet, artık karar verdim ki, ben boşu boşuna bayan arkadaşlara kızıyormuşum. Olayı ne kadar subjektif ele almış ve kendimle bütünleştirmişim. Geçen akşam bir çöpçatan sitesine üye, sonradan tanıştığım, dünyalar tatlısı bir arkadaşım bana geldi. Oturduk, sohbet ettik, siteden, kadınlardan, erkeklerden bahsettik. Benim daha önceki yazılarımı da okuyan birisi olduğu için, Haluk, bazı konularda yanılıyosun dedi. Nasıl, nerede yanılıyorum dedim. Bak dedi, sana günde kaç mesaj geliyor, kaç tane göz kırpılıyor (bazı sitelerde el sallama sanırım), bende ortalamama baktım üç beş tane mesaj belki üç beşte göz kırpma dedim.Gel dedi, siteye girelim, yaklaşık iki saat önce temizlemiştim. Bana kaç tane mesaj var, kaç tane göz kırpma var. Girdik, inanılacak gibi değil, 187 tane göz kırpma (ki bazı arkadaşlar yaklaşık 45 kere felan göz kırpmış), 50ye yakın mesaj. Ve bunlar son iki üç saat içinde. İnanmayabilirsin dedi, gel bide ÇÖPü göstereyim, çöpte yaklaşık yüzeliiye kaın mesaj vardı, açılmamış, okunmamış, yanıt bekleyen ve hepsi düne ait. Peki dedim, kendimce, haksızlık değilmi bu, bu kadar insan senden yanıt bekliyor ve sen yanıt vermiyorsun. Tamam dedi, gel içeriklerini okuyalım beraber. İnanırmısınız, yaklaşık otuza yakın mesaj okuduk beraber. Bir tanesinde bile profiline özgü mesaj yoktu. Hepsi standart, adım bu, yaşım bu, telim bu, msn'im bu, ara beni güzel vakit geçirelim mesajıydı. Yani herkese atılan, sıradan COPY / PASTE mesajlar.

Bu noktadan sonra anladım ki, fotoğrafı olan bayan arkadaşların gerçekten birilerinin mesajlarını okuyabilmesi ve yanıt verebilmesi olanaksız. Yani neden yanıt vermiyor, neyimi beğenmedi diye düşünürken, o mesajı o bayanın okuyabilme ihtimali neredeyse yok gibi. Bir insan bir günde üçyüz mesaj bilmem kaç tane göz kırpma ile nasıl baş edebilir. Bir gün diyelim giremedin, okuyamadın, bir sonraki gün 600 mesaj. AMAN ALLAHIM. Özel asistan tutması lazım ki, eleyebilsin. Peki gerçekten erkekler bunun farkında mı acaba? Bir erkek yanıt almadığı halde nasıl bir insana elli kere göz kırpar? Ve aynı mesajı nasıl seksen kişiye gönderir? Ben artık kimseye mesaj atmamaya karar verdim, hele fotoğrafı varsa KESİNLİKLE atmıyorum, zaten fotoğraflara da inancım kalmadı. Atsam bile okunmayacağını bildiğim bir mesajın anlamı ne ki? Üstelik sinir harbi yapıyorsun, profili müthiş hoşuna gidiyor, cana yakın, dost, gülümseyen veya yalnızlığını paylaşmak istediğin bir profile ulaşamıyorsun ki. Bu arada aslında ben kocaman teşekkürü bugüne kadar benim mesaj attığım ve bana yanıt verip, arkadaş olduğum insanlara ediyorum. Kendimle de çok mutlu oldum çünkü bu kadar abuk sabuk mesajlaşmaların içinden kendimi sıyırıp o insandan yanıt alıp, arkadaşlık kurabilmişim. ...sevgiler, saygılar

Haluk İlhan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


 


Ayfer Arman

 Kahveci : Ayfer Arman


   SOBA BORUSU...

Pencereden dışarıya baktım geceden başlayan kar sokakları beyaza bürümüştü çoktan. Günlerden pazardı ve hiç kimse yoktu sokakta henüz. Beyaz paltosunun altında sessizce uyuyordu İstanbul. Yerde bir kaç kedi ve kuşun bıraktıgı o tanıdık ayak izleri açıkça görünüyordu.
Sevinçle fırladım yataktan...
Kar yağmıştı; günlerden pazardı üstelik. Bir çocuk için bundan mutlu ne olabilir di?
Yataktan çıktıgım an bir soğuk dalgası yalayıp geçti vücudumu ülperdim hava buz gibiydi. Koşar adımlarla oturma odasına yöneldim.
- Ne kalktın bu saatte yatsana!
- Kar yağmışşşşşşşşşşşş.
- İyi halt olmuş.

.......

Annem sobanın başında elindeki koca kütüğü sobaya tıkmaya çalışırken "La Havle" dedi yüksek sesle.
Sobanın içine pekte isteksizce giren, kütügün çıtırtıları duyulmaya başladı az sonra. Büyük bir çoşkuyla yağan karı izliyordum pencereden.
- Anne bakkaldan birşey alınacak mı?
- Hayır!
- Ekmek alınmayacak mı?
- Hayır dedim ya!

Başka zaman olsa sabahın köründe bakkala git diyen annem inatla sokaga çıkmamı engelliyordu aklınca. Ama kolay vaz geçmeyecektim.

- Taze ekmek istiyorum ben...
- Çok biliyorsun sen.
............
- Aklın sıra bu sogukta sokağa fırlıycaksın uyanık.
- Ya anne yaaaaaaaaa!
- Dünde kalan ekmekleri kızartıcam sobanın üstünde boşa sızlanma.
- Ben kızarmış ekmek sevmiyorum.
- Keyfin bilir yemezsin sende...

Çağresiz boyun eğdim. Annem sofrayı hazırlarken sessizce dışarıyı izlemeye koyuldum. Kar tipiye dönüşmüş: Karşı bina bile neredeyse zor seçilir hale gelmişti.Son bir atakla camı açıp başımı uzattım pencereden. Soguk hava evin içine dolarken annemin çığlığı duyuldu.

- Kapa o camı allahın cezası... Hava değil para yanıyor burada!

Ters ters bakıp camı kaparken son bir gayret bir avuç kar aldım pencerenin pervazından.
Bir kaç saat sonra tüm ev halkı kahvaltıyı etmiş oturma odasında oturuyorduk. Annem kardeşlerimin ve benim tüm yakarışlarımıza ragmen hala sokağa salmamakta inat ediyordu. Üç kardeş yüzlerimiz olabildiğince asık oturuyorduk pencere önünde. Karda oynamadıktan sonra yağan karın hiç bir özelliği kalmamıştı çocuk gözlerimizde. Sokak kalabalıklaşmış kar topu oynayan çocuklarla dolmuştu ve biz mutsuzduk. Bir şeyler yapmalıydık ama ne?

- Buldummmmmm!
Merakla sordu abim
- Ne?
Abimin ve ablamın soran bakışları altında; heyacanla anlatmaya başladım bulduğum müthiş fikri.
- Hani geçen sene soba bacası tıkandığında annem evi duman basınca kapı pencere hepsini açmıştı ya...
- eeeeee?
- Tamam işte soba borusunu yerinden çıkartalım.

Ablam "salak" deyip pencereye dönüp dışarıyı seyretmeye koyuldu. Ama abim bu fikri beğenmişti.

- Tamam yapalım.
Ablam bize döndü.
- Salakmısınız be dayak yeriz.
- Bişi olmaz.
Sinsi planı uygulamaya başlamadan mutfaga su içme bahanesiyle gidip annemi kontrol ettim. Gece vardiyasından dönmesine az kalan babam için yemek yapmakla meşkuldü. Odaya dönüp hakeret emrini verdim.
- Tamamdır....
Hemen iskemle sobanın yanına çekildi işe koyulduk.
- Boru çok sıcak tutamıyorum.
- Terlikle vur terlikle..
- Tamam.
Soba borusu az sonra sistemli vuruşlara dayanamayarak yerinden oynadı artık duman evin içine doluyordu başlarmıştık...hep bir ağızdan bağırmaya başladık.
- Anneeeeeeeeeeeeeeeee!
Heyecanla odaya dalan annem deli gibi odada koşuştururken bize bağırıyordu.
- Yaşar kardeşlerini al sokaga çıkın çabuk.
Biz dünden hazır aldık paltoları fırladık sokağa. Tam kapıdan çıkarken babamla burun buruna geldik.
- Ne oluyor?
- Boru çıktı baba evi duman bastı.
Lafın devamını bile dinlemeden eve daldı babam. Yarım saat kadar sonra herşey düzelince evde; babam pencereden seslendi.
- İçeri gelin hemen!
İsteksizce uyduk bu emre. Yanaklarımız soguktan kızarmış; ellerimiz kar toplarından morarmış halde mutlu mesut doluştuk eve. Annem sessizce divanda oturuyordu. Babam ağır ağır konuşmaya başladı.
- Hanginiz bana bu iskemlenin; sobanın yanında ne işi var söyliycek?
Korkuyla bakıştık o aceleyle iskemleyi yerine çekmeyi unutmuştuk.. Sobanın yanında duran iskemle üzerindeki terlikle bir olmuş herşeyi anlatır gibiydi.
Abim hemen atladı.
- Ayfer'in fikriydi.
Ablam destekledi.
- Evet o söyledi.
Ben itiraz etmek için ağzımı açtım ama sesim çıkmadı. Başımı önüme eğdim. sonra bir gayret.
- Ama...Abimle ablam iskemleyi çekip oynattılar boruyu.
Ohh rahatlamıştım şimdi herkes suçluydu..
Babam yavaşça oturduğu yerden kalkıp karşımıza dikildi; ağır ağır konuşmaya başladı.
- Yaptığınız şey çok yanlış... Tüm evi yakabilirdiniz sokakta oynamak isterken. Şimdi cezanız şu;
Kar kalkana kadar sokaga çıkmayacaksınız okula gidiş gelişlerinizde de anneniz götürüp getirecek, karaa dokunmanız bile yasak anlaşıldı mı?
Biz çaresiz suskun dururken: babam anneme döndü.
- Lütfiye üstüne sıkı bir şeyler giy. Sokağa çıkıyoruz kar topu oynıycaz.
Annem bişiler diyecek oldu... Babam kesti sözünü.
- Hemen!
Şaşkın bakışlarımız altında annem ve babam sokağa çıkarlarken babam.
- Pencerenin önünde olun dışarıdan sizi görücem..
dedi ve çıktılar. Hemen pencerelere koştuk. Annemle babamı hiç o kadar mutlu görmemiştim. Sokakta bir birlerine kartopu atıyor çocuklar gibi gülüşüyorlardı. Orada olmak için neler vermezdik ama çok geçti..

Ayfer Arman


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,588,588,588,588,588,588,588,588,58
              444 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı


 


 Dost Meclisi


ODİ ye bir ev lazım

ODi7 ay önce sahiplendirdiğim güzel ODİ... Evde el bebek, gül bebek bakılan ODİ,
Melek huylu, akıllı,uslu güzeller güzeli ODİ;

annesi hamile kalmış, doktoru kesinlikle evde hayvan beslenmemesi gerektiğni , düşük ihtimali olduğunu söylemiş.
Annesi parazit haplarını verdiklerini, tüm dünyada hamile veya çocuklu ailelerin köpekleriyle yaşadığını söylemiş ama aklı karışmış,

ODİ terkedildi,
ODİ kaldığı pansiyonda hep ağladı, evini, ailesini, yatağını özledi,ağladı ağladı., umutla onu almalarını bekledi,.
Annesi telefonda ağladı, ben ağladım , herkes ağladı...

ODİ ye bir ev lazım , onu terketmeyecek, evde sevgiyle bakacak , onun ağlatmayacak bir AİLE lazım,

lütfen yardım edin...

irtibat
Ayşe Doğancı
doganci@superonline.com
0 532 391 87 54


<#><#><#><#><#><#><#>

YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotoğraf : Tayfun Avınca

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 7.563 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Seni Sevmek

Seni Sevmek
Suskunluğuna ortak olmak
Acısa da canım nöbet tutan gözlerimde
Tutunabilmek sana…
Seni Sevmek
Ölüyle diri arasında gidip gelmek
Nefes eşliğinde.

Seni Özlemek
Hırçın dalgaların savaşına rağmen yüzebilmek
İlerlemeden , sabitçe
Seni Özlemek
Sokaklardaki tüm suretleri sana benzetmek
Bir ıslık eşliğinde…

Seni Beklemek
Savaşlardaki kan gibi bir şey
Durmak bilmez akar bir pusuda.
Canı yanar
Herkes görür , izler , ses çıkartamaz.
Bir bomba patlar üzerimde.
Seni beklemek
Saatlerce çalmayan telefona bakmak gibi bir şey
Umutsuzca
Fakat ;
geleceğini , düşündüğünü bilerek…

Sen ne güzel şeysin EY SEVGİLİ !!!

Arzu Günay Elazığ

Yukarı


 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Cevapsız soru kalmayacak sloganıyla yola çıkan cevapla isimli bir web sayfası var. Öncelikle bir soruya cevap vererek işe başlıyorsunuz. Verdiğiniz her cevap karşılığında size bir soru sorma hakkı veriyor. Örnek olarak http://www.cevap.la/addanswer.php?q_id=2783 kısayolundaki soruyu cevaplayarak işe başlayabilirsiniz. Cevabınızı yazıp cevapla butonuna tıkladığınızda size bir soru sorma hakkı verilecek. Sorunuzu ve alt kısındaki alana mail adresinizi yazarak sor butonuna basınca kendi sorunuzu da kaydetmiş oluyorsunuz. Sorunuza verilen cevaplar doğrudan vermiş olduğunuz mail adresine geliyor.

İnternet üzerinden TV ve Radyo kanallarını online olarak izleyebilmenize olanak sağlayan bir web sayfası http://www.izle.tv/ Alt bant üzerinde "sitene TV player ekle" ve "Sitene Radyo player ekle" kısımlarını web sayfası sahiplerine özellikle tavsiye edebilirim. Sadece tv ve radyo değil gazetelerle ilgili bilgilere de ulaşabilirsiniz.

Yoga denildiğinde aklınıza ne geliyor? Sessiz ve sakin bir ortamda tek başınıza bağdaş kurup düz bir zemine oturmak. Ellerinizi yanlara doğru açıp, avuçlarınız açık durumda ama başparmaklarınız ile orta parmaklarınızın uçları birbirine hafifçe temas edecek şekilde durmak. Sırt dik, gözler kapalı ve aklınızda deniz kıyısında olduğunuzu düşünüyorsunuz. Dudaklarınız kapalı olduğu halde "ımmmmm" gibi genzinizi gıdıklayan bir ses çıkarıyorsunuz. Sizce bu yoga mı? http://www.lifetimetv.com/reallife/health/wellness/yoga/ web sayfasına girip yoga hakkında bildiklerinizi unutmayı ve belkide hiç bilmediğiniz yeni şeyler öğrenmeyi denemenizi tavsiye ediyorum.

Yıllar geçsede genç yaşlı, bilgisayara meraklı her bireyin en az bir kez oynadığı bir oyun vardır Prince of Persia http://www.gamespot.com/promos/princeofpersia-game/flash/ web sayfasında bu oyun yine sizleri bekliyor. Oynamayan kalmasın.

http://www.tipyazilimlari.com/
Kahveci dostlarımızdan Fatih Çakırca yönetimindeki bir yazılım sitesi. “TIPYAZILIMLARI”, GSS (Genel Sağlık Sigortası) ve SSK W-ELF (Web Elektronik Faturalama) sistemleriyle birlikte INTERNET uygulamaları, yenilenen “TIPYAZILIMLARI” Hastane Bilgi Yönetim Sistemleriyle sizleri bekliyor.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı





Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20061212.asp
ISSN: 1303-8923
12 Aralık 2006 - ©2002/06-kmarsiv.com