Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.153

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 21 Şubat 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Şanssızlığı şansa dönüştürmek mümkün!..

Merhabalar

Birşeyler karalamaya sıra geldiğinde Zeytinburnu'nda çöken binanın haberi geçmeye başladı televizyonda. Görüntüler gelmeye başlayınca işin vehameti ortaya çıktı. Çökmenin meydana geldiği saat ve içindeki daire sayısı göz önüne alındığında tablo çok üzücü olabilir. Bir başka haberde ise apartmanın 99 depreminde büyük hasar alan binalardan olduğu ve bu nedenle binada sadece 3 ailenin yaşadığı söyleniyor. İnşallah doğru olan budur, aksi takdirde çok acı bir habere hazırlıklı olmalıyız. Allah yardımcıları olsun.

...

Gelelim asıl konumuza. Sevgili Ferda Önler'in dün yaptığı yorumda sözünü ettiği araştırmalar artık boy göstermeye başladı. Bunları küçümsemenin, devekuşu gibi kafayı toprağa gömmekten farklı olmadığını artık idrak etmeliyiz. Zira eğer araştırma gerçekten ciddi bir ekibin işiyse yanılma olasılığı oldukça düşük oluyor. Bunun acısını çokça çektiğimizi bilmem hatırlatmama gerek var mı?

Araştırmada Tayyip Bey'in kan kaybetmediği açıkça görülüyor. Aslında o araştırmaya da gerek yok. Geçen seçimden bu yana durumdan rahatsız olanlarla, yaratılan olumlu(!?) tablodan etkilenenler yer değiştirdiğinde geçen seçiminden farklı bir tablo ortaya çıkmayacağı aşikar. %30 gibi bir oran hiç birimiz için sürpriz olmamalı. Bizi ilgilendiren ise geri kalan %70. Asıl sonucu etkileyen bu ezici çoğunluğun aklıselimi olacak. Ancak bu %70'in içinde olup ta aklı karışmamış kimse yok gibi. Bunun nedeni yürürlükte olan seçim kanunumuz ve özellikle baraj denilen garabet. Bir taraftan "Hakimiyet Milletindir." diyeceksin ama öbür tarafta %60'ının hiç temsil edilmediği bir meclisle milleti yöneteceksin. İşte gariplik bu. Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlerden yola çıkılarak konulmuş olan bu baraj, demokrasinin önünde de bir koca duvar gibi duruyor. Ve sadece barajın altında kalan partileri engellemekle kalmıyor aynı zamanda seçmeni "Oyum boşa mı gidecek?" korkusuyla başbaşa bırakıp, beklenmedik tepkiler vermesine yol açıyor. Ya, nasılsa boşa gidecek diye oy vermekten kaçıyor ya da bari boşa gitmesin diye, en şanslı gördüğü ama gönülden desteklemediği bir diğer partiye oyunu veriyor. Ha diyeceksiniz ki, zaten istenen bu. Evet ama o takdirde de %30 oyla birileri çıkıp bu memlekette rejimi tartışılır hale getirebiliyor.

Hem şanssızlık hem de şans olarak değerlendirilebilecek bir durum var karşımızda. Radikal olarak nitelendirilebilecek partiler hariç, önümüzde birbirinden derin çizgilerle (maalesef) ayrıl(a)mayan, bünyesinde her görüşe yer veren partiler var. Bunun nedeni partilerin değişiminden çok seçmenin 80 sonrasında gösterdiği bence olumsuz gelişim. Haliyle partiler de nabza göre şerbet vermeyi seçiyorlar. Şanssızlığımız işte bu kaypak zemin. Oradan oraya geçmek portakal suyu yerine greyfurt suyu içmekten farksız. Bu da seçmende bir rahatlama yaratıyor ve bundan yararlanan da nispeten yarışı önde götüren parti oluyor. Ama aynı durumu şans olarak değerlendirmek de olasılık dahilinde. Böylece %70'lik bölümün, doğru bir strateji ile birkaç ana başlık altında toplanması mümkün olabilir. Görülen o ki, partilerin birleşmesi hayalden de öte. Bu birleşmeyi sağlayacak olanlar sadece seçmenler. Onlara doğru yolu gösterecek olanlar da sivil oluşumlar. Tercihleri öncelikler belirlemeli, öncelikleri ise akıl ve vicdan. Örneğin, akıl ve vicdan bu hükümetin bir 5 yıl daha hüküm sürmesini istemiyorsa öncelik onlardan kurtulmak olmalı. O takdirde de, bu garabet baraj nedeniyle, meclise girmesi muhtemel partileri 2'ye haydi bilemedin 3'e indirip oyunu bunlardan sana en yakın gelene vermek, en doğru davranış biçimi. Böyle bir durumda, muhalefeti yerden yere vurmayı bir başka bahara bırakmakta millet menfaati açısndan yarar vardır. Şimdilik bu konuda diyeceklerim bundan ibaret ama ilerleyen günlerde çok daha somut önerileri birlikte bulup çıkarır ve tartışırız mutlaka.

...

Saat 3:00 itibariyle Zeytinburnu'nda enkazdan kurtarılan 16 kişi var ama maalesef biri hayatını kaybetmiş. Çalışmalar sürüyor. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


 Kahveci : Banu Aksoylu


CUMA BÜYÜSÜ

Bu sabahta rutinleri gerçekleştirmek için çıktı yatağından. Tek fark, uyanmasına sebep olan melodiydi. Yumuşak ritimlerle merhaba dedi, yeni güne. Pencereyi açıp temiz havayı içine çekti. Yüzündeki koca tebessümü karşı balkonda atletiyle duran şişko adamın da görmesi, utanmasına değil; daha büyük bir tebessümle pencereden uzaklaşmasına neden oldu sadece.

Yüzüne soğuk suyu çarparken, aynada kendisine baktı. Ne kadar zamanı kalmıştı, daha ne kadar aynaya baktığında gördüğü şeyden memnun olabilecekti. Aslında seviyordu koca gözlerini. Yaşlarla dolu halini de, yorgunluktan morarmıs ve şişmiş halini de. Doğru sölemişti adam, o güzel insandı.

Ne giyilmeliydi bugün? Bir önceki akşam telaştan karar verememişti. Her gün tekrar edilen sorunun cevabı sabaha kalmıştı böylece. Evet tıpkı dün gibi bugün de etek giyilmeliydi. "Aslında yakışıyor etek sekerim sana... Niye giymezsin ki... " dedi içinden.

Saçlarını son bir kez daha düzeltip, sıcak suyunu yudumladıktan sonra attı kendini sokağa. Bugün telaş içinde yürümek gerekmiyordu. Ağır ve sakin adımlarla, onu uyandıran müziğin hala devam eden huzuruyla gülümseyerek, güvenlik görevlisine "günaydın" dedi. Her "günaydın" da dudakları mutluluktan genişleyen genç adamı düşündü; nerede yaşardı, çoluğu çocuğu var mıydı, gece nöbeti bitipte evine döndüğünde onu karşılayacak sıcak bi kadın açıyor muydu kapıyı. Farklı gözler, farklı dudaklar, farklı yürekler. Aslında hepsi özenli, hepsi özel.

Her sabah çıktığı yokuşun tepesinde, sabahın bu saatinde bile enerjisi gözlerinden belli olan ufaklık yine bekliyordu. Şimdiye kadar hiç günaydınlaşmadan başlamamışlardı güne. "Özel çocuk"; diye geçirdi içinden. Tanımadığı birine günaydın diyecek kadar güvenli yetiştirilebilen kaç kişi vardı ki.

Servis öncesi bir kaç dakikalık sohbetler. Ve servis... Uyku saatinin bi başka ifadesi. Tadına doyum olmayan çocukluk zamanlarının uykularını hatırladı. Uyandırmaya kıyamayan babanın, kucağında taşınmaları geldi aklına. Muzip muzip güldü; acaba babası araba durduğunda, uyandığının farkında mıydı. Gezmelerin en sevdiği bölümünün, babasının kucağında odasına getirilip yatırılmak olduğunu biliyor muydu babası. "ah baba, babacım" diye seslendi, sesinin babasına ulaşacağından emin olarak.

Servis durupta şirkete geldiklerini fark ettiğinde 1 sn için kapadı tekrar gözlerini. Ve gün başladı.

Günlerden Cuma...

Banu Aksoylu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,179,179,179,179,179,179,179,179,17
6 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Pergelin Divit Ucu : Sarahatun Demir


DOKUN, DOKUNDUR, DOKU AMA DOKUNMA!

Seyirlik sevdaları sever olmuşsan eğer
Ki mutlaka bir duruşu belletirler adama
Sağlı sollu dolanlarda körebe ol isterler
Öyle yalandır ki telaşları
Hiç bitmez oyun
Sürer
Devam eder
Ve asla yakalayacak birini bulamayacak olduğun için
Daima ebesindir hatta kör, adı üzerinde
Körebe
Suskunken güzel resimler çizermiş şairler
Fiyakalı bir cümle gibi duran
Aslında hiçbir haltı anlatmayan söylemlere benzeyen tablolar işte
Renk saçmalığı
Birini diğerine katarsan imge olacakmış
Kim uyduruyor bunu
Ki sen neden bir halt sandın bu yalanı
Neden inandın her renk ayarını ressamlık, adamlık, sanatlık sananlara
Umut dediğin bir kuşun kanadı mıydı
Sadece kanat altı sıcaklığı mı
Yaralı bir kuş
Ya da ölü bir leş olmama kuşluğuyla umut beslenir miydi
Yoksa inatla aç mı bırakılırdı umut
Aç olmak yaraşacaktı belki hem kuşa hem kanada hatta umuda
Adam olacaklardı
Islah edecekti Tanrı
Ama "açlıkla terbiye etmesin" diye dua edenler öyle çoktu ki her yemek saati
Kıyamadı Tanrı
Vazgeçti
Hatta açılan elleri geri çevirmemek için
Belki…
Açık olacak yollar daima şiirsel bulut yüklerinden geçebilir. Sen öyle inanıyor olabilirsin ya da benim kadar..
Kanatırlar
Hangi yol çok gülistan ise uzaklaş!
Sonu çirkef olur
Bilmeli
Oysa çirkef kelimesi hep serimde yaşanmalı
Düğümde dağılmaya yüz tutup
Çözümde artık öğütülmüş olmalı
Sondan eklemeli olan ne varsa yani, başa çekmeliydin diyorum
Bırak imgeyi, sanatı
Yaşamak yeterliliğini edinmeliydin..
Ne büyük cümlelerin vardı
Konuştukça ağzında devleşen
Susunca pusan, puslandıran..
Seni ezen, adını çiğneyen, öldüren, öğüten..
Yoğun kıvamsızlıklar
Aşurelik günlerin mistik telaşı az biraz etkilemiş olabilir
Oysa hep gerçekler kalır
Sevebilirsin
Eşek gibi bağlanırsın da
Ama bu kadar
Yani böyle
Devamı, ötesi, aslı, astarı, tülü, siyahı hatta falanı filanı belki
Olmaz
Oldurmazlar
Oldurgandır
Ettirmezler
Dokunmamalı..
Bırak kalsın
Sürme elini
Soyutluğunu bulaştırma
Soytarılık bile sanatsa severim ben
Nasıl anlatmalı
"içmek var içmek var şimdi" söylemi gibi yani yaz akşamları
Ziyadeye aşikar bir sıradanlık
Kabul etmesen gavurluk, Allahsızlık
Gibi..

Sevebilirsin
Eşek gibi
Ama dedim ya yeter mi
Yetmez
Oldurgandır
Ettirmezler
Ne şairler ölmedi
Düşün ne çağlar ilerisi beyinler
Bu saatsizlikten sonra ne yaparsan yap
Asla dokunmaz olacaksın
En çok fikrime
Ruhuma
Duruşuma
Aklınca doku, dokundur, dokun
Ama sakın dokunma
Soytarılığı, sanatsa severim ben!

Sarahatun Demir
sarahatun@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Atıf Yıldırım


Anla(ya)mıyorum...

Neyi mi anlamıyorum? Bilsem zaten anlardım!

Çok şeyi anla(ya)mıyorum ben... O kadar çok ki! En basitinden bir örnek verecek olursam insanların "cevapsız sorular" diye tabir edilen sorulara cevap aramalarını anlamıyorum... 7-8 senedir mail kutularımızda dolaşan akla zarar ziyan sorular vardır ya, işte onlar...

Mesela bunlardan en meşhuru "Yüzmek zayıflatıyorsa, balinalar neyi yanlış yapıyor?" Bunun cevabını arayan kişilerin psikolojilerini merak ediyorum doğrusu… Balinalar neyi yanlış yapıyor? E çok basit! Bu tamamen balinaların terbiyesizliği(!)

Öyle ya... Sen, "nasıl olsa ben sürekli yüzüyorum, ne yersem yiyeyim hep zayıflarım" düşüncesiyle, tutup koca köpek balığını midene indirirsen zayıflayamazsın tabii... Sonra da bunlar neyi yanlış yapıyorlar diye insanlar kafayı sıyırıyor... Anla(ya)mıyorum...

Sonra fesatlığımızı anlamıyorum... Her şeye fesatlıkla yaklaşıyoruz… Yabancı müzik dinlersin, "kesin anamıza bacımıza sövüyorlardır" diye eleştirilirsin... Ne alaka yahu? Sen onların dilinden anlamıyorsun diye neden küfür ediyorlar konumuna düşsünler ki? Ha gerçi küfür edenler var evet, ama adamlar sana özel küfür etmiyor ya... İçerisinde bulundukları düzene isyan ediyorlar hepsi bu... Hem bir kere ben Madonna dinliyorum... Ve zannetmiyorum ki Madonna, "La Isla Bonita" şarkısında küfür etsin... Gayet romantik sayılabilecek bir şarkı...

Televizyonda futbol maçı seyreden insanları da anla(ya)mıyorum... İnsanın en çok kendisini kaybettiği, şuurunu ve dengesini yitirdiği eylemlerden birisidir bu bana göre... Lütfen alınmayın, kızmayın... Gerçekler acıdır! Düşünün... Televizyonda futbol maçı izleniyor, tutulan takımın futbolcusu atağa geçiyor ve izleyiciler bağırıyor, "ULAN SAĞ TARAFA ATSANA TOPU BOŞ ADAM VAR ORADA, BAK ÖKÜZ HALA ATMADI YA, ULAN ADAM BOMBOŞ ORADA YUH, ULAN ATSANA, HAY SENİN ………" uzar gider... Üzülüyorum... Gerçekten üzülüyorum... Şunu bir kere kafanıza sokun! O bağırdığınız, çağırdığınız, küfür ettiğiniz insan sizin bu yersiz çırpınışlarınızı asla duymuyor! Teknoloji henüz o kadar gelişmedi! Bilmiyorum... Belki ben futboldan ve futbol maçı izlemekten nefret ettiğim için bana anlamsız geliyordur...

Banka çalışanlarını anlamıyorum... Çek veya senet bozdurmak için bankaya gidiyorum, bu belgelerin sahibi henüz hesabına yeterli parayı yatırmamış ve görevliden şöyle bir cevap alıyorum, "ee beyefendi şu an çekin hesabı müsait değil..." Nasıl yani? Neden müsait değil? Tuvalete mi gitti? Müşterimizin hesabında para yok şu an veremiyoruz diyemiyor musunuz?

Hazır laf bankalardan açılmışken şunu söylemesem içimde kalır... Ünlü bankalarımızdan birisi son günlerde yeni bir uygulama başlattı... Bu uygulama çerçevesinde, bütün şubelerde olmamak üzere, kredi kartı ödemelerinizi sadece ATM vasıtası ile yapabiliyorsunuz... Yani vezneden ödeyemiyorsunuz... Ben de geçenlerde bir arkadaşımın ricası üzerine kredi kartının ödemesi için girdiğim bir şubede öğrendim bunu… Veznedar hanım bu şubeye özel olarak, kart ödemelerinin sadece ATM üzerinden alındığını, vezneden işlem yapamadığını söyledi... Elimdeki paraya baktım... Yatıracağım para yaklaşık 2000 YTL civarıydı ve hemen hepsi 50'lik ve 20'lik banknotlar halindeydi... Elimdeki para destesini hanıma gösterdiğim sırada vermiş olduğum cevap şu oldu; "Kusura bakmayın ama bu parayı o salak(!) ATM cihazından yatıracağıma, şurada 50 kişilik sırayı beklemeyi göze alırım" Bu cevap üzerine bankacı hanım bu seferliğe mahsus işlemi yapacağını söyledi... Kart ödemesi için şu yeni çıkan ATM cihazlarını kullananlar ne demek istediğimi anlamışlardır...

Çorap değiştirir gibi haftalık sevgili değiştiren insanları da anlamıyorum… Benim çevremde fazlasıyla mevcut bunlar... Ve inanın artık onların ilişkilerinden benim başım dönmeye başladı... Ben eski sevgilimden ayrılalı 4 sene oldu neredeyse... O günden beri hayatıma kimse girmedi, ya da ben girmesine izin vermedim... Ama çevremdeki insanlar dediğim gibi haftalık sevgili değiştiriyorlar... Anla(ya)mıyorum... Ben de mi bir gariplik var? Ya sizce? Sizce gariplik kimde veya nerede? Anlayan veya cevap verebilecek olan varsa beri gelsin...

Ben lafı uzatmayayım fazla... Zira bütün anla(ya)madıklarımı listelemeye kalkarsam, torunlarımı görecek vakti bulamayabilirim... Zira ömür boyu sürer bu(!)

Sağlıcakla kalın...

Atıf Yıldırım


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


6,296,296,296,296,296,29
7 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Cihan Devrim Avunduk


... sıradan bir huzur oysaki ...

Kendimle ve kendim kadar kendime yakın bulduğum, tenimi paylaşamadığım seninle paylaşmak istiyorum beynimi, kalbimi...

Bir yorgunluk sardı beynimi... İçim üşüyor, karnım ağrıyor.

Kendimi, ortaya atılıp taşlanacak kurban gibi hissediyorum. Hayır, asla, bu kendime acımak değil, alakası yok! Dimdik ayaktayım, ama belki içten biraz kırgın, biraz kızgın, biraz çaresiz...

Ve biliyorumki o taşlar... kendilerine atamadıkları...

Tam ortasındayım sanki bir savaş alanının, etrafımdaki dört bir cepheden topların namluları üzerime çevrilmiş, herkes asker olmuş, askerler süngülerini takmış, belki de benim bir parçam olan herkes, bendeki parçalarını geri almak için, beni parçalamak için, bir "hücum" emri bekliyor, öz vicdanlarıyla hesaplaşmaksızın...

Peki neden... neden bütün bunları ben yaşamalıyım... neden yetmiyor bugüne dek üstesinden gelebildiğim dertler ...neden hala mücadele...neden hala savaş...hep savaş...hep mi olmalı savaş...!!!???

Tıkanmaya, tükenmeye, durmaya, dinlenmeye hiç mi hakkım yok benim!? Biraz salak, biraz durgun, biraz cahil, biraz hedefsiz, biraz çaresiz, belki de biraz sıradan neden olamıyorum ?

Benim de her sıradan insan gibi; istediğim tek şey sıradan bir huzur oysaki !..

Naz, kapris, şımarıklık, sırtımın sıvazlanması… "vay ben neymişim"leri yaşayamayacak mı bu beden, bu yürek, bu beyin !?

Yoksa, çok mu sığ şeyler bunlar !?

Hayatın kendisi çok mu derin, yoksa ben mi sığ hayatta derin çukurlar açma peşindeyim?

Her "seni seviyorum" korkutmalı mı? Korkarak mı sevmeliyim? "Tek başına" olmak yetmiyorsa, sevmek ve sevilmeyi istemek... suç benim mi? Ya da bu bir suç mu?

Kader bıkmadı mı; "gün olur başımı alır giderim, yelkovan kuşlarının peşi sıra" şarkısını bana söyletmekten !?

Karşılıksız, beklentisiz, hesapsızca sarılmak, bir an bile olsa, düşünmeksizin bir sonraki adımı ... mümkün mü !!!???

Üç günlük bir hayat... Doğarsın, büyürsün, gidersin....

Cihan Devrim Avunduk


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,147,147,147,147,147,147,14
7 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


BABAKALE’DE GECEYİ BEKLER BİR BALIKÇI TEKNESİ

Türkiye’min en batı ucunda
Soğuk kış geceleri şahidim
Babakale’de geceyi bekler bir balıkçı teknesi
Yüzbin umut salar denizin maviliklerine
Çapasına ay ışığı damlar gümüş rengi
Ağlarına deniz atları üşüşür
Sevdalar yakamoz yapar her dalgada
Her köpükte şarkılar söyler
Uçar gibi süzülür maviliklerin koynuna
Kale dibinde tek katlı küçük bir yuva
Çeşmenin tam karşısında bacası
İçinde sıcacık düşlere uzanır sevgilim
Yüreğinin hemen altında
Miniminnacık bir can filizlenir
Kaldırım taşlarına dokunur ayak izim
Mesut’un kahvesinde sabahı gözler
Çanakkale yolcuları otobüs bekler
Güneşin ilk ışıkları aralanır tepelerden
Kale burçlarını öper ışığı
Mehmetçik hep ayaktadır nöbet yerinde
Sepetimde üç beş mercan Küpes, hani, istavrit
Kuytularda karagöz, levrek
Bir kaç öğün yemeğim hepsi
Gecenin ayazına inat
Babakale’de geceyi bekler bir balıkçı teknesi

Turan Gökmenoğlu

<#><#><#><#><#><#><#>

YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Tayfun Avınca

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Lale Devri Davası

zamanı ucundan tutmuş bekliyordum
sonunda gerçeğe dönüştü
bu körfez vapurundan da inmedi
kütüğe geçmemiş duruşma zaman aşımından düştü
bu davada hakim sendin
kıracaktın yalnızlık kalemini tam ortasından
dibinden bağırıyorum
tırmalarken kuyunun duvarlarını
gürültümü ben dışımda duyan yok
davam kan davası değil
bu dava Lale açan sevgi davasıydı
galiba yine aşık oldum hızlıdan
anlaşıldı gelmeyecek
kraliçe arı razıyken bal vermeye
diğer arı oğul örmedi beni kabullenmeye
kırılan hevesim tozlu raflara kalkacak
bu davayı da kaybettim
soyulmuş kaşıntılarla deri değiştiriyorum
terlemiş cebimden bir numara daha silinirken peçetesiz
saati almadan telaşla çıkmışım evden
beklerken geç olmuş
şimdi ağlamaya vaktim yok
bekleme salonundaki yolcu yolunda gerek
kaçamak adımlarımda dağılıyorum
bastığım yerler savaşmadan kazanan mayın gibi
her adımda bir parçam düşüp benden boşanıyor
arkamda şehit dul kalmış uzuvlar bırakıyorum
utancım gerilmiş dikenli tel gibi taaaaa sınır boylarında
kendimce kandırılmış emeklerim sınır dışı edildi
kendim heveslenmişim
o gelmeyince kendimi bitirmişim
biten Lale devri davasında

Serdar San

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu



VAN BİEN - İyi Gidiyorlar…
Küba Hakkında Bir Sergi

Küba bağımsızlığının kahramanlarından ozan José Martí'nin doğum yıldönümü, İstanbul Cervantes Enstitüsü'nde düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Etkinliğe Serpil Yıldız da "VAN BİEN - İyi Gidiyorlar… Küba Hakkında Bir Sergi" ile katılıyor.

Sergi, 24 Nisan tarihine dek izlenime açık olacak.

Yer: Cervantes Enstitüsü
Tarlabaşı Bulvarı, Zambak Sokak No:33, İSTANBUL
Telefon: 90 212 292 65 36 Faks: 90 212 292 65 37
E-posta: cenest@cervantes.es


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Bilgisayarımda dünya haritası olsun. Ben istediğim herhangi bir yeri, yakın mesafeden inceleyebileyim diyenler için daha önce http://earth.google.com web sayfasını önermiştim ve yine öneriyorum. En büyük sebebi earth programını kendi bilgisayarınıza indirip istediğiniz anda tüm dünya üzerinde istediğiniz noktayı görebilmeniz idi. Bunu anladık tamam diyenlere devam, ben bile anlamışım yani:) Şimdi tavsiye edeceğim web sayfası ise online işlem yapılabilen bir dünya haritası var. http://wikimapia.org Bu sayfadan bilgisayarınıza herhangi bir program indirmeniz gerekmiyor. İstediğiniz bölgeyi ortalayıp sol tarafta bulunan yakınlaştırma veya uzaklaştırma tuşlarını kullanarak, harita detaylarını olabildiğince yakından görebilmeniz mümkün. Ben bu web sayfası ismini bir yerlerden hatırlıyorum galiba diyenleri duyar gibiyim, ben de aynı şeyi dedim ve http://tr.wikipedia.org/ web sayfasına ulaştım. Dünya üzerinde kullanılan ve konuşulan pek çok dilde de yayın yapan, özgür internet ansiklopedisinin Türkçe versiyonu bu kısayolda. Bu kadar coğrafya ve kültür yeter diyenlere bu haftaki eğlencelik web sayfamız ise http://www.yoxa.net/ her telden çalan ve her yaş grubuna hitap edebilen bu web sayfasını tüm internet meraklılarına tavsiye ediyorum.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-06©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20070221.asp
ISSN: 1303-8923
21 Şubat 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com