Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.157

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 27 Şubat 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Laikten önce layık olmak!..

Merhabalar

Yazılarımın altında yaptığınız hepsi birbirinden değerli yorumlara çok teşekkür ederim. Gün içinde katılmak istediğim halde olmuyor olamıyor. Fikir beyan edenlerin sayısının azlığı sizleri hiç üzmesin. Yazdıklarınızın okunduğunu bilin yeter.

Mevcut hükümetin başarısı ya da başarısızlığı hakkında hemen her konuda tartışılabilir bir madde bulmak olası. Örneğin ekonomi bunların başında geliyor. Ekonominin hayata yansıması, sinekten yağ çıkartma ameliyeleri, sosyal kavramları tüccar zihniyetiyle çamura bulama gibi birçok tartışma maddesi yazılabilir. Ancak sıradan vatandaşın umurunda bile olmadığını düşündüğüm Cumhurbaşkanlığı makamının temsili, biz kentli, az okumuş, çok tartışmış sıradan vatandaşı bozuyor. İstiyoruz ki, kafamızdaki bulanıklık giderilsin, önümüzü görelim. Ama şimdilik işler yolunda gitmiyor.

Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimini sadece olağan bir demokratik hak gibi görmek bizi yanılgıya düşürüyor. Çünkü çağdaş Türkiye, Atatürk'le başlayan ve şu ana kadar topu topu on kişiye nasip olan bir makamın yeni sahibini seçmek üzere. Cumhurbaşkanlığı seksendört yıllık Cumhuriyet geleneğinin en üst makamı. Bugüne kadar bu göreve hak kazananların, üçü hariç hepsinin asker kökenli olması, iki tanesinin demokratik hakları kesintiye uğratmasına rağmen büyük destek alması, içlerinden sadece birinin başlangıçta tartışılan adaylığı ve seçimi sonrasında git gide kendisine ısınılması ve görevdeyken ölümüyle de çok insanı üzmesi, hep bu nevi şahsına münhasır Türkiye Cumhuriyetinin değer yargılarıyla açıklanabilecek olgulardır. Bu makamın, bu memlekette liyakat şartları vardır. Bu şartlar yazılı ve yazısız olarak bir yerlere kazınmıştır. Yazılı şartları tartışmak gereksizdir. Ama yazısızları yorumlamak boynumuzun borcudur. İşte asıl liyakat burada kendini gösterir. Herşeyden önce liyakatin milletin çoğunluğu tarafından kabul görmesi gerekliliği vardır. Aksi takdirde vatandaşa "O benim Cumhurbaşkanım değil." deme şansı doğar. Kıyaslama daima eskilerle yapılır. Başbakanın kişiliğini tartışmak belki yakışık almaz ama Cumhurbaşkanının kişiliği sanki tüm milletin yansımasıymış gibi tartışma konusu olur. Başbakan siyasi bir varlıktır. Bugün var yarın yoktur. Ama Cumhurbaşkanı bir daimi temsilcidir. Atatürk'ün, İnönü'nün koltuğuna oturup Çağdaş Türkiye'nin yedi yıllığına aynası olacaktır. İndikten sonra da saygıda kusur edilmeyecek bir kişilik olarak varlığını sürdürecektir.

Bunlar benim ilk turda aklıma gelenler. Turlar ilerleyip bana söz düştükçe bunları açma ve geliştirme şansım elbet olacaktır. Seçilmesi muhtemel Cumhurbaşkanının nasıl olması gerektiği konusunda fikir sahibi olmak, kimilerine neden karşı olmak gerektiğini de açıklayacaktır. Devam etmek üzere şimdilik hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


Suna Keleşoğlu

 Café Azur : Suna Keleşoğlu


  Bay Oscar Güvenli Ellerde

Bugün sinemaya dem vuralım.
Zira Oscar sahibinin elinde. Toplam ağırlığı 4 kilo olan heykelcikler birer birer kaldırılırken muhtemelen uykumun derinliklerindeydim ve Rüya sinemamda beleş biletimle en heyecanlı senaryomun en iyi yönetmeni olmuştum.
Eleştirmenler, muhabirler en klişe kelimeleri parlak cümlelerde buluştursunlar ben size dün geceden bana kalan tek sözü hatırlatacağım.

Graham King, yapımcı: "Ne olursa olsun Martin Scorsese'nin bu ödülü almasını çok istiyorum. Film ödül almasa bile O'na en iyi yönetmen ödülünü kazandıracak filmin yapımcısı olmaktan gurur duyacağım."

Bir yönetmene inanan ve O'nun son dönem baş yapıtlarında yapımcı koltuğunda olan isim; 1961 doğumlu Graham King. Bizim Türkçe haber sitelerinde ismi hiç geçmese de, gecenin en mutlu insanlarından biri de O idi muhtemelen.

Dün akşam saatlerinde Oscar törenleri öncesi CNNTürk'de yayınlanan ve maalesef sunucusunun ismini unuttuğum Oscar belgeselinden aklımda kalan en keskin cümle buydu. Oscar kazanan "The Departed" filminin yapım kadrosunda, Babel ile oyunculuğunu konuşturan Brad Pitt'in ve yönetmenin kendisinin de isminin geçtiğini hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Oyuncular ise zaten önlerinde şapka çıkartılacak isimler. Muhtemelen DVD'si yayınlandığında izleyebileceğim bu film hakkında söyleyebileceğim yeni birşeyler de yok.

Ben sadece 40 yıldır sinema dünyasına emek veren bir yönetmenin bazıları tarafından tamamen ticari olarak nitelendirilse de, hâlâ dünyanın en prestijli sinema ödülü sayılan Oscar heykelciğini nihayet havaya kaldırmasını kutlamak istedim.
Bir de yaptığı işe ve bu işin başındaki insana sonuna kadar inanan bir insanın cümlelerini aktarmak istedim.

Zira belki de en çok yitirdiklerimiz arasında şu an inanç. Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma, birine duyulan güven, inanma duygusundan bahsediyorum yoksa kimsenin dini inancını yitikler listeme koymak haddim değil.

Başta kendimize inancımızı yitirdik. Ailemize, sevgimize, işimize, dostluklara ne kadar sıkı sıkıya bağlıyız? Ya devlete ve kendi seçtiğimiz hükümetlere? Kime, ne güçte inanıyoruz?

Bizi gönülden bağlı yapamayan aradaki çürük zincir halkası nerede? Birine, birilerine neden güvenemiyorum artık?

Adana'da kimliği belirlenemeyen iki kişi sokak ortasında pompalı tüfekle dehşet saçtı. Kırıkkale'de 27 yaşındaki bir kadına silah zoruyla senet imzalattırdıkları iddia edilen 8 kişilik çete çökertildi. İzmir'in Bornova ilçesinde 3 kişi, yolunu çevirdikleri H. S.'e (33) oyuncak bilgisayarı gerçek diye sattı. evinin önüne park ettiği otomobilinin altına yerleştirilen bomba, gece yarısı büyük bir gürültüyle patladı.

diye onlarca haber bir arada yayınlandığı zaman dehşete düşüyorum.

Ve hayatımızı bir ekrana bağımlı kılan şiddetimizin fışkırdığı son noktada yaşananların özetini okuduğumda ise, tüylerim diken diken oluyor.

Birçok yönetmen, yapımcı, oyuncu ve senaristin de aralarında bulunduğu sinema örgütü temsilcileri namus cinayetlerini konu alan dizinin yönetmeni Özer Kızıltan'ı ve yönetmen yardımcı Celal Çimen'i hastanelik eden silahlı grubu ve onları kışkırtan yerel güçleri "Sansür sokağa indi!" başlıklı bildiriyle kınadı.

Umut ve İnanç isimli çocuklar doğurmalı. Derdimizi en iyi anlatmak için isim isim çoğaltmalı aydınlık fikirlerimizi.

Yoksa ben üç yaşındaki bir kız çocuğuna, kapılarında ölünen hastanelerden, kazalara yetişemeyen ambülanslardan, evinin asansöründe bıçaklanan kadınlardan, dokuzuncu bebesini doğururken kan kaybeden analardan, yolları olmayan köylerden, dilleri olmayan köylülerden bahsetmeli miyim?

Ya da onun masal dünyasına karaparanın aklandığı, çek senetin, mafyanın, otoparkçıların, bilumum üfürükçülerin, çıkrıkçıların, kandırıkçıların, kapkaççıların, katillerin ve inşaattan demir çalan müteahhitlerin prim yaptığı ülkedeki düzenbazları katmalı da, taş gibi kaya gibi bilmeli mi tüm gerçeği.

Çirkin bir ördeğin güzel bir kuğuya dönüştüğünü heyecanla izleyen bir çocuğun gözleri bugün kazara televizyon ekranında bir yangını gördü. Bu kötü diye söyledi kırık Türkçesiyle. Evet kötü bebeğim, ama bu sadece kazara gördüğün bir görüntü. Görmediklerin ise çok daha kötü.

Bak aslında en güzeli herşeyi sadece bir ekran camından ya da sinema perdesinden izlemek galiba. Sonunda hep "Bitti" yazan filmler gösteriyorlar orada. Kanlar da, ölümler de sahte aslında.

Ve biz bu sahte hayatı o kadar çok benimsiyoruz ki sadece izlemekten değil, bizzat yaşamaktan zevk alıyoruz. İşte o zaman hayat filmini yönetenler monitör başındakiler kadar masum olamayabiliyorlar.

SunA.K. Grasse


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


 


Funda Eröz Türkmen

 Kahveci : Funda Eröz Türkmen


  DEHŞET!

Bir akşam TV de haberleri izlerken;
Deşifre programının ortaya çıkardığı rezalet!
İzlediğim bu haber karşısında yıkıldım, hatta öyle ki günlerdir 'ne yapılabilir'i soruyorum kendime..
Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde tedavi gören hastalara uygulanan İŞKENCE!
Hizmetli , 11 yaşındaki hasta çocuğa ensesine vurarak ilacını içirmeye çalışıyor, çocuk ağlıyor, canı yanıyor belli ki…
Hizmetliler , temizliği hastalara yaptırıyor! Bir hasta dehşetle 'tamam temizlicem' diyor, belli ki korkuyor,
Başka bir karede; Bir hizmetli anlatıyor;
- Bir vurdum elmacık kemiği falan kalmadı ,sabah bir kalktı göz mosmor şişmiş…
Bunu övünerek ve rahatça anlatabiliyor!
Bir an daha var ki , bu insanın canını çok yakıyor;
Hastalar bir hortumla su tutularak yıkanıyor, evet hepsi bir arada!
Su sıcak mı, soğuk mu kimin umurunda! Üstelik hizmetli arada şiddetle hastalara vurarak işkence etmekten geri kalmıyor!
Yatağında bir hasta dövülüyor acımasızca!
Namaz kılan bir hastaya da işkence! 'Bu saatte namaz mı olurmuş' diyerek!
Diğer bölümdeki hasta kadınlara ise , TECAVÜZ ediliyor!
Bir hizmetli anlatıyor ;
-O hasta kadınla bende yatabilsem varya…
Evet bunu arkadaşına anlatıyor ve karşısındaki arkadaşta dinliyor!
Onlar çiçekler..Zararlı bile olsalar onları sorgulamaya hakkımız yokken ,bu işkence neden!!!
Öylede masumlar ki ve öyle korkuyorlar ki ….
Onların iyileşmesi belki mümkün ama iyi bir bakım ve SEVGİYLE!
O hizmetlilerde kim oluyor! Nasıl bu hasta insanların üzerinde egolarını tatmin ediyorlar?
İnsanlıktan nasibini almamış bu hizmetliler, sorguya alınmış MIŞ!
Ne olacak sorgudan sonra peki? Ceza alsalarda ne değişecek? Onlar aslında kimin umurundaki!
Zavallı hastalarımız, hatta çocuk hastalarımıza ne olacak bundan sonra!
Onlar zaten birçok sıkıntıdan sonra bu hale gelmemişler mi? Belki biz bile suçluyuzdur, o hale gelmeleri bizim sorumsuzluğumuzdur belki!
'Ne yapılabilir' i birlikte düşünelim mi? Fikri olan varsa söylesin!

Funda Eröz Türkmen


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Ahmet Borucu


Sen ve … (Belki de Ben!)

Kelebeğin uçarken, renkli kanadına değen ince ve narin yağmur damlasının etkisiyle yere duşen sakin ve sessiz bedenini,

Belli belirsiz bir rüzgarın yanağımda oluşturduğu soğukluğu,

Elimi uzatsam değebileceğime inandığım bulutların dans edişlerini,

Sabırla yere düşen, bazen yere düşmekle düşmemek arasında kararsızlaşan kar tanelerini,

Uzaktaki dağın üstünden sırayla, sabırla, sukunetle geçen bulutları,

Soğuk bedenimi,

Eylül ayında göç eden leyleklerin bizlere nasil baktıklarını,

Yuvasına ağzında nereden bulduğunu bilmedigim buğday tanesini götüren karıncanın ayak izlerini,

Her sabah beni uyandıranın telefonumun alarm sesinin değil de yatağımın altında gürültülü bir şekilde tahtaları oyan tahtakurusunun sesi olduğunu,

Karanlık ve sessiz gecede, yalnız ve sessiz kaldırımlarda, arkamda beni takip edenlerin olduğunu hissettiğimde, arkama baktığımda, kimseyi göremediğimde,

Zevkle yediğim yemeklerden tat alamadığımda,

Okuduğum tüm kitaplarda ya da cümlelerde ya da kelimelerde adını aradığımda, o da olmazsa ismini oluşturan harfleri bulup gözümün önünde o harfleri birleştirdiğimde,

Otobüs yolculukları sırasında yanımda uyuyan amcanın yüzüne, yarı açık ağzına ve ardından dışarıyı değil de kendimi ve arkamda uyumakla uyumamak arasında tereddüde düşen yaşlı teyzeyi gösteren cama baktığımda,

Fuzuli'nin sanki kendi döneminden beni düşünüp de yazdigi o tek mısralık beyti okuduğumda: "Canan yok ise can gerekmez..",

Şu an elimde olan kaleme, kaymasın diye kağıdın üst tarafına bastırdığım sol elime, kağıda yazı yazan, kalemi tutan sağ elime, ne yazdığımı bilmeden, yapacağım şeyin sonucunu bilmeden, düşünemeden; ama yapamadan duran bedenime hayranlıkla baktığımda,

Hayatın, 'Hayat' oldugunu,

Vb. vb. vb. ,

Herşeyi seni tanımakla fark ettim..

Ahmet Borucu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


 


Nesrin Özyaycı

 Yansımalar : Nesrin Özyaycı


   GAP EĞİTİM 2007

"4.EĞİTİM ve KARİYER FUARI"

15-17 Mart 2007 tarihinde buluşmak dileğimle...
(Tepebaşı Fuar merkezi, Gaziantep Devlet hastanesi Arkası)

Yoksulluk, zenginlik insana özgüdür. Temelinde bilgi, eğitim yatar. İnsan ve Eğitim sözcükleri yan yana geldiğinde anlam kazanmaktadır. Eğitim için kısaca "terbiye" demek de yerinde olabilir diye düşünüyorum. "Eğitim" sözcüğünü Dil Derneği sözlüğü yeni kuşakların toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme işidir diye tanımlıyor. Eğitimde yöntemler önemlidir.

60 kuşağı olarak bizim eğitim sistemimizde sadece taş duvarlı sınıflarımız, siyah önlüklerimiz, avuçları tebeşir tozuna bulanmış öğretmenlerimiz ve mektep dağılımlarında kapıda bizi bekleyen alıç satan amcalarımız vardı. Baş döndürücü pozitif değişimlerle yeniliğe koşturmaktan yorulmadık.

Artık Eğitim dört duvarı çoktan yıktı değil mi? Ticaret, Sanayii Kenti Gaziantep son bir yıldır Eğitim, Kültür, Sanat dallarında da Rönesans başlattı. Kendimizi toparlamanın zamanı. Para yetmiyor. Kazandığımızı parayı, kültürümüze, eğitimimize yaraşır şekilde harcama yolunu da kariyerimizle, eğitimimizle aşacağız, öğreneceğiz.

Güneydoğuyla özdeşleşen GAP sözcüğüne her geçen gün kaliteli uğraşılar eklenmekte. Gaziantep; 6.000 yılın gerisinden günümüze her alanda çeşitli çalışmalarla/başarılarla markalaşmakta. Kentimizde yapılan her yeniliğin/başarının altında bu kentte yetişmiş insanların imzalarını görebilmek mümkün. Berrin Özüzümcü; yaşadığı kente vefayı çalışmalarıyla hep vurgulamış bir iş kadını. İşim gereği karşılaştığım bir ortamda 15-17 Mart tarihlerinde Üniversiteler Fuarı olacağını ve bu konuda Tuğcan Otelde bir bilgilendirme toplantısı daveti alıyorum kendisinden.

21.Şubat.2007 mesai saatleri içinde yapılan toplantı salonuna ulaştığımda bütün koltuklar dolu, ayakta izleyicilerle karşılaşmak güzeldi. Gaziantep Milli Eğitim Müdürü Sn. Süleyman Şişman, Şube Müdürleri, Okul Müdürleri, Eğitim gönüllülerinin soluduğu bir salon. Sadece kentimizden değil bölge okullarından gelen katılımcılara şaşırdım! Böyle eğitimcilerin artması dileğimizle. Fuarın Amacı:Ülkemizdeki Üniversitelerin kentimize gelip 12 ilden, 1.287 bölge okulu öğrencilerine kendilerini tanıtmaları/anlatmaları. Sadece özel üniversitelerin değil devlet üniversitelerinin de kendi olanaklarıyla katıldığı bir Fuar.

Müthiş bir değişim. Üniversite sınav sonucu elimde, yanımda babamla okuyacağım üniversiteyi ilk görüşüm-Hacettepe'ye- kayda gidişim. Bizim zamanımızda görücü usulü kayıtlar vardı diye içimden geçirdim. Şimdilerde üniversiteler, ayağımıza kadar gelip gençlerimizle flört edecekler. Bunun adı bana göre "bilinç evrimi". Özel sektör zihniyeti ile, Devlet bürokrasisi birleşince daha anlamlı çalışmalar ortaya çıkmakta.

Umutlarını, kariyerin ilk basamağı olan üniversitelere bağlayan gençlerimizin bu fuarı gezmelerini istiyorum. Sadece Lise son öğrencileri değil, Lisede ara sınıflarda okuyan, bu gençlerin arkasındaki eğitimcilerin, ana babalarında bu fuarı gezip, fikir edinmeleri yerinde olacaktır.

Gaziantep Valiliği, Milli Eğitim Müdürlüğü böyle bir çalışmaya desteğini açıkça toplantıda dile getirdiler. Fuara gidecek okul öğrencileri için gerekli izin ve müsaade konusunda çalışmalar olacak.
Kentimizin gerileyen eğitim başarısına bu tür çalışmalar hız kazandıracağı gibi eğitim-öğretim hedeflerinde karar verme açısından etkili olacağı inancındayım. Ayrıca Fuara katılan üniversitelerin bilim insanlarının fuar süresince çeşitli seminerler vereceğini duymam beni sevindirdi. Elimdeki listeye baktım, birbirinden kaliteli üniversitelerimizden gelen hocalarımızı dinlemek bizlere çok şey katacaktır.

SEAP Fuar Merkezi, Gaziantep genel müdürü Sn. Berrin Özüzümcüyü, çalışanlarını kutluyorum böylesi güzel bir uğraşı için... GAP-EĞİTİM 2007 "4.Eğitim ve Kariyer Fuarı", 15-17 Mart 2007 tarihinde buluşmak dileğimle...

4.GAP EĞİTİM 2007 ÜNİVERSİTELER TANITIM FUARINA KATILACAK ÜNİVERSİTELER:

Adnan Menderes Üniversitesi
Ankara Üniversitesi
Atılım Üniversitesi
Balkan Üniversitesi
Bilgi Üniversitesi
Bilkent Üniversitesi
Cumhuriyet Üniversitesi
Çağ Üniversitesi
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Doğuş Üniversitesi
E.F.Yurt Dışı Eğitim Kurumları
Erciyes Üniversitesi
Fatih Üniversitesi
Gazi Üniversitesi
Girne Amerikan Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi
Haliç Üniversitesi
Harran Üniversitesi
İstanbul Kültür Üniversitesi
İstanbul Teknik Üniversitesi
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Koç Üniversitesi
Lefke Avrupa Üniversitesi
Ortadoğu Teknik Üniversitesi
Okan Üniversitesi
Sabancı Üniversitesi
Sütçü İmam Üniversitesi
Uludağ Üniversitesi
Yakındoğu Üniversitesi
Yıldız Teknik Üniversitesi
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi

Nesrin Özyaycı
http://www.nesrinozyayci.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,007,007,007,007,007,007,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Hasret Saatleri

karanlığı avuturken bir şair düşün hiç uyumamış. sence bu hiç sevmemiş mi..?

Saat 12
gün yine paslı bitiyor
takvimden zamanlar düşerken
sen doğuyorsun yarınlarıma
katıksız çay sigara dumanlarında

Saat 1
yokluğuna dokunurken
dokunmuyor parmaklarım geceye
yüreğim darağacında
celladı düşüncelerimde ki hasret iplerinde

Saat 2
beynimde tüm kilise çanları çalmaya başladı başlayacak
içimdeki çocukta bir şey patladı patlayacak
her savaşta ilk vurulan yine ben miyim
bileğim yine büküldü yorgun heveslerimde

Saat 3
hasret çınar gibi büyümeye başladı
büyütürken her geçen saat özlemini
sevgimde tomurcuklar çatlıyor
bir sıkımlık gözyaşım kalmışken

Saat 4
uykuların yine firarda
bir yanım çöl bir yanım mecnun
iflah olmaz yangın yine başladı
çalarken içimde bir sevda saati karanlıktaki yanımda

Saat 5
başımı yasladım yanık ezan seslerine
tüm dualar şahit avutmazken ayazlarda
sonsuzluk uğramaz mı bana sonsuzluk hasretimde
gönlümde bir gül ağacı açtı gölgesindeyken gecenin

Saat 6
kimse sana ben gibi susamamıştır gülüm
içerim tüm denizleri hasretimden
sigaramın son nefesindesin yarınlar şimdi başlarken
yanıyorum imdat küllerim senin peşindeyken

Serdar San

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu



VAN BİEN - İyi Gidiyorlar…
Küba Hakkında Bir Sergi

Küba bağımsızlığının kahramanlarından ozan José Martí'nin doğum yıldönümü, İstanbul Cervantes Enstitüsü'nde düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Etkinliğe Serpil Yıldız da "VAN BİEN - İyi Gidiyorlar… Küba Hakkında Bir Sergi" ile katılıyor.

Sergi, 24 Nisan tarihine dek izlenime açık olacak.

Yer: Cervantes Enstitüsü
Tarlabaşı Bulvarı, Zambak Sokak No:33, İSTANBUL
Telefon: 90 212 292 65 36 Faks: 90 212 292 65 37
E-posta: cenest@cervantes.es


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

NBA All Stars maçını seyredemeyenler için güzel bir haber. http://dahi.wordpress.com/2007/02/24/nba-all-star-2007/ web sayfasına tıklıyorsunuz ve Mehmet Okur’un dahil olduğu maçı, NTV bant yayınından seyrediyorsunuz. …Cumartesi gecesi çaylaklar maçıyla start alan, Pazar günkü yetenek yarışmasıyla devam eden NBA All Star Haftasonu, Batı Karması - Doğu Karması maçıyla sona erdi. Las Vegas’ta oynanan ve NTV’den naklen ekranlara gelen ‘yıldızların’ mücadelesinden, Mehmet Okur’un da formasını giydiği Batı Karması 153-132 galip ayrıldı. Türkiye’yi basketbol yıldızlarının buluştuğu bu büyük organizasyonda temsil eden Mehmet Okur, karşılaşmada 4 sayı kaydetti. Salondaki 3 Avrupalı’dan biri olan ve yaklaşık 15 dakika süre alan Mehmet, 2?de 2 şut isabeti, 2 ribaunt ve 1 asistlik performans sergiledi…

Dört boyutlu Pong oyunu için http://www.purple-twinkie.com/games/4dpong.asp web sayfasına tıklayabilirsiniz. İki boyutlu oyunları herkes oynar siz bir de bunu deneyin bakalım.

Konuşan köpek gördünüz mü? http://www.funnyclipcentral.com/content/talkingdog.php
Ya peki konuşan papağan http://www.youtube.com/watch?v=BSckclRKirM Konuşan papağan dediysem normal konuşan değil… Seyretmeden yorum yapmayın lütfen.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-06©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20070227.asp
ISSN: 1303-8923
27 Şubat 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com