Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.172

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 20 Mart 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Bugün izinliyim!..

Merhabalar

Evet bugün kendime izin verdim. Kalan zamanımı okumam gereken birkaç on sayfaya ayırmaya karar verdim. Yarın görüşmek üzere hepinize güzel bir gün diliyorum. Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


Hatice Bediroğlu

 Kahveci : Hatice Bediroğlu


  GÖNLÜMÜN GÜNLÜĞÜ 13

Bir tanem,

Evet, bu sabah seninle konuşmak çok güzeldi. " Bizim sabahımız" demişsin ya öyle hoşuma gitti ki. Canım benim. Göz yorgunluğu için söylediklerini yapacağım. İki elimi birbirine sürtüp gözlerime bastırıp birkaç dakika bekleteceğim. Eh bakalım bir ise yarayacak mı sevgili doktorum? Demek bu gün evde yalnızsın ve keyif yapıyorsun ve yasasın tembellik diyorsun. Hadi bakalım tembelliği hak ettin bu gün.

1,5 yıllık poz makine de duruyor. Gülmee. Bir yerlere gitseydim biterdi. Sana daha önce söylemiştim. Benim fotoğraf makinesi, yıllar önce katalog pazarlamacılığı ile satış yapan bir şirketin, (iyi satış yaptığım için) ayın elemanı olarak verilen hediyesiydi. Yıllardır kullanıyorum bana yetiyor. Yenisini almayı hiç düşünmedim. Sen de ilk göz ağrına kıyamıyorsun değil mi? Öyle olur ilkler hiç unutulmaz. Bazen çağa ayak uydurup daha teknolojik olanlarını alıyoruz ama ilk aldıklarımız evimiz de yerini hep koruyor. Şimdi cep telefonumu kameralı almadığım için kendime kızıyorum. Ne gereği var diye düşünmüştüm. Ne bileyim karsıma sen çıkacaksın, bu kadar çok seveceğim. Fotoğraf çekmek isteyeceğim sana göndermek için. Hayat sürprizlerle dolu iste.

Burada millet çoktan balkon da oturmaya başladı. Televizyonları da çıkarıyorlar. Açık hava sineması gibi bas bas bağırttırıyorlar. Ben de deliriyorum. Bütün pencereleri, dört dönüm arazi içinde oturduklarını sanan düşüncesizler yüzünden kapatıp; klima ile oturmak zorunda kalıyorum. Bu yıl henüz kimseye kızıp söylenmedim.

Gevşemen zor sana hak veriyorum. Alnına masaj yap. Uyuyunca geçmiş olacak zaten sıkma canını. Bak iste göbeğin erimeye başlamış ne güzel. Çok romantiğim değil mi? Sen geliyorsun kapıyı çalıyorsun, açıyorum. Karşılıklı bir süre bakışıyoruz. Derken aklıma sakallı manda geliyor. Ama ne yapayım sakallı manda ile yayla da her sabah bir birimizi seyrederdik. Hani derler ya manda gibi bakıyorsun. Çok doğru. 05.00 gibi orman da sabah yürüyüşüne çıkardım. Bir saat sonra döndüğüm de hayvanlar meraya gitmek üzere yola koyuluyor olurlardı. Komsum Aliye ablamın bahçesine girdiğim an da bizim sakallı manda ile bir ayağı damdan dışarı da bir ayağı içerde iken karşılaşırdık. Put gibi kalırdı öylece. Ben de inadına dikilirdim hiç kıpırdamadan. Ta ki Aliye ablanın " hadi gel kahvaltı hazır bırak su Mandayııı... Gitsin yoluna " seslenişine kadar. Birbirimize ne bakışlar atardık. Yaylanın tek sakallı mandası olusu nedeniyle madalya takmıştım. Vallaha çenesinin altında bir sürü sakalı vardı. Çok sevimliydi çoook... Alınma canım ya. İnsan beyni. Bir kelimeden bir davranıştan anımsıyor sadece. Estağfurullah bir tanem aaa... Hiç olur mu öyle şey?

Canımın bir tanesi. 01.40 olmuş saat. Uyumuşsundur. Benim en sevdiğim saatler bu saatler. Herkes uyumuş ortalık tamamen sessiz. Hafiften minicik müzik çalıyor. Tam istediğim gibi. " Olur da bir gün gözlerinle buluşmayı sen de istersen/ uzanıp tutuver elimi geri dön " diyor Sezen ablam. Uzat ellerini bir tanem. Canım dokunmak istedi simdi sana. Bak! Gözlerim ağlıyor yine. Boğazım tıkandı nefes alamıyorum. Oyy dedi yüreğim oyy.

Kahvaltı da sendeyim. Hatta sabah da seni ben uyandıracağım. Kedi gibi sessiz uzanacağım yanına. Yavaşça kolumla saracağım seni. Önce teninin kokusunu koklayacağım. Sonraaa ensenden sap diye öpeceğim.

İçinde benim olduğum tatlı rüyalar seninle olsun canıımm.

Hatice Bediroğlu
hatice@haticebediroglu.net


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


 


Ahmet Borucu

 Kahveci : Ahmet Borucu


  'Boş Parça' ve 'Son'

Kalemi her elime alışımda, kağıdın üzerinde neler yapacağını hep merak etmişimdir kalemimin.

Mozart'tan veya Beethoven'dan alınma bir parçayı dinlerken öncelikle ruhumun boş olan kısımlarının dolduğunu hissediyorum. Doyurucu bir etkisi var.

"Müzik - Kalem - Kağıt" üçlüsü. Ben de hep bir şeylerin değişmesine neden olmuştur. Ruhumun dolan kısımlarından akan şeylerdir, bu yazdıklarım.

Ruhum, bedenim gibi yapayalnız. Zannedersem, ruhumun bu kısmı dolmayacak. Sevgi, aşk, arkadaşlık, dostluk,…vb. gibi şeylerin bu kısmı dolduracağına zannetmiyorum.

Buradaki boşluğun acısını hissettiğimde her zaman bu üçlüyü kullanmışımdır: "Müzik - Kalem - Kağıt". Muhakkak buradaki boşluğu dolduramayacak veya hissettiğim acıların azalmasına fayda vermeyecektir; ama biraz da olsa boşluk doluyor, biraz da olsa acısı hafifliyor.

Atışan saz üstatları gibi bu üçlüyle, ruhumun neresinde olduğunu anlayamadığım bu hissi boşluk ne zaman atışmaya kalksa; işte o zaman belli bir Son'un geldiğini hissederim.

Bir Son! Kuşun her kanat çırpışında hissettiği o derin his kadardır, işte benim de hissettiğim o Son.

……

Sonsuzluğa açılan bir kapıdan içeriye girmeyi hep hayal etmişimdir.

Karanlık, soğuk ve sessiz!!...

Bedenim üşürken, kimsenin olmadığı, gözümün bir fayda vermediği bu yerde yürürken; işte ben, Son'un soluklarını an be an tenimde hissederim.

Çıkışı olmayan bir son, duvarları olmayan bir yer, vücut sıcaklığımın artışını hissedemediğim ve her adım atışımda vücudumdan yere düşen, o parçalar.

Adımımı geriye atsam, parçam vücuduma yapışıyor, adımımı ileriye atsam vücudumdan aşağıya düşüyor.

Bir Son olacaksa, muhakkak düşmesi gerekiyor, vücut parçalarımın. Bu Son, bir ölüm değil veya herhangi bir şeyin sonu değil; aslında ruhumun veya bedenimin bu yeri bilinmeyen boşluğu bulmaktır, Son.

......

Ben bu Son'un ne olduğunu hep merak etsem de, o karanlık, sessiz ve soğuk ortamda yoluma devam etsem de biliyorum ki, bu son parça yani ruhumun boş olan kısmı hiç dolmayacak.

Ve biliyorum ki, bu kavga da, beni parçalayan, tarumar eden, vücudumu vücudumdan ayıran bu son parça, kalemin kağıda yazarken, değerken çıkardığı ses kadar sinsi bir şekilde kaçacaktır benden.

Son veya boş parça……çaresiz bir ruhtan ve çaresiz bir bedenden ne istiyorsun??

Ahmet Borucu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Kübra Albayrak


ANSIZIN !!!

Bir damla yaş süzüldü yazıyı okurken yanaklarından. Artık daha da anlamlı geliyordu okuduğu yazılar, yaralarını pay eder olmuştu hüznüne. Canı yansa da ağlasa da okurken vazgeçmiyordu şiirlerinden. Her bitirdiği kitapta ayrı bir acı ender bir mutluluk buluyordu. Okuyordu; hayatının anlamını mısralarda satırlarda arar olmuştu. Bulduğu tek şey süslü cümlelere sarılan edepli küfürlerle acısı azaltılmaya çalışılan ağrılardı. İnsanlar yalnızlıklarını, acılarını, derin yaralarını satırlara döküyor ve anlatıyorlardı en mahrem gizlerini. Düşündü şimdi oda yazmaya başlasaydı tüm hissettiklerini. Satırları ziyan edip kelimelere işkence etseydi. Yerseydi canını yakanları, edepsiz küfürler etseydi sevdiği ama sevilmediği insanlara. Uzun uzun anlatsaydı mahrem sırlarını ve okusaydı insanlar. Ne geçecekti eline herkes biliyor olmasına rağmen yaralarını, biri sormazdı ki sebebini, soranlarında konuyla ilgisi yok ama merakları çok olurdu.

Utanmadan koydu kağıdı kalemi masaya meze tadında alkol almadığından bir bardak kahve bulabilirse belki bir de sigara CD çalara tahammülü yok anılarının cızırtılı radyoda yeşil çam dan bir şarkı. Anılar ve acılar dökülmeye hazır zihinden ve kalemden usta olmadı bir gerçek yazarın.

Korkuyla ilk kelimeler dökülüyor ve sonra gerisi geliyor bazen gözyaşları arkadaş oluyor mezeye küfürler sıkıştırılıyor satırlara edepli edepsiz bakılmaksızın. Her bir karesi anlatılıyor hayatın. Mahremine saygılı yazar tek kelime bile yazmıyor özünün gizinde saklı onlar hakkında. Çok sevdiği Orhan Velin'in,Cahit Sıtkın'ın mısraları konuk oluyor bazen. Sayfalar, kalem bitmek üzere ama bitmiyor anlatacakları yazıyor kendini kaybetmişçesine.

Eleştirdiği ve çoğu zaman da yerdiği yazarların yaptığını yapıyor şimdi.

Gece bitiyor, kağıtlar bitiyor, kalem bitiyor tükenmez olduğu söylenmesine rağmen ama bitmiyor yazarın yazacakları. Kelime süsten makyajdan uzak, anılar son derece can yakıcı canı defalarca yanmasına rağmen yazıyor. Gece sabaha kavuştuğun da güneş ışıl ışıl parlamaya hazırlanırken erken kalkanlara bir güzellik yapıp kızıl renge bürünüyor. Sabaha kadar yazarken ağlamış belli ışık gözlerini ağrıtıyor. Kelimeler gözlerini önünde uçuşuyor.

Kaç sayfa olduğunu saymadı hepsini toplayıp değer çekmecesine koydu. O kendisi için değerli ne varsa o çekmeceye koyar kağıtları koyarken gözü bir resme ilişti. Gülüyor resimde yanındaki gence sarılırken, gecenin son gözyaşı o resmin üzerine damladı. İçi sızladı ağlayacaktı hüngür hüngür ama yapamadı giderken ona söz vermişti ağlamayacağına. Daha o gider bozmuştu bu yemini ama o sayılmazdı canını toprağa kendi elleriyle gömüyordu. Kimseye elletmedi toprağını biraz hak etmiyor muydu birkaç gözyaşını? Sevmek çok zordu, mutluluğu bilmeyen kalbinin coğrafyalarında.Ve tam güneşi gördüğünü sanarken kalbinde, şimdi don olayları ve kar yaşından kalbinin damarları tıkanmıştı.

Bir duş alıp kahvesini içerken güneşin karşısına geçti tüm hayatı bir film şeridi gibi gözlerini önünden geçti derler ya onunki en mutlu olduğu kare de donup kalmış ve doya doya izliyor sevdiği adamı. Kaderini durduramamış geçmiş, sevdiği adamı kara değil kahverengi hatta kazılmadan önce üzerinde çim olan toplara gömmüş kendi elleriyle. Bu acıyı anlatmak için kağıt kalem yetmez ya oda yazmamış bunu zaten. Yaşamak yeterince canını yakmış kendine defalarca anlatmasına rağmen dökmemiş hiçbir kağıt kalem ikilisine. O seviyor hem de çok, varlığını onun yokluğuna adadı ve yazdıklarını kimseye okumadı. Yaşlanıp ölmeye bekliyor bu evde şimdi, yalnız ve üşürken kalp krizi de muhtemel bir ölüm şekli tabi nasıl öldüğünün bir önemi yok ki...

Ölüm ne kadarda amansız ne kadar ansız geliyor, almasını istemediğiniz tek insanı alıp gidiyor. İşte bu yüzden ölümü düşünmüyor, sevdiği adam gibi ölmek istiyor hiç düşünmediği bir anda ANSIZIN ...!

Kübra Albayrak


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Murat Heper


Anneme sakın söylemeyin !...

Bu ülkede herkesin başına bir şeyler geliyor. Pişmiş tavuklar bile gülüyor halimize...

Şimdi de yazarların başlarına gelenleri konuşuyoruz..

Düşündümde mesela ben bir yazarım ve akşam annemle kız istemeye gidiyoruz. Çakı gibi olmuşum iki dirhem bir çekirdek. Annem saçlarını yaptırıp kabartmış, spreyli...

Elimizin sağında Sabuncakisten okkalı bir çiçek buketi, solunda Pelit'ten küçük bir servet karşılığı yaptırdığımız aynalı çikolata, zili çalıyoruz. Kapıyı evin hanımı açıyor. Hoşbeş karşılamadan, hal hatır faslından sonra annem utana sıkıla konuya geliyor. Mutfak kapısının dibinde gelin adayı yarısı mutfakta yarısı salonda bizi dinliyor, kulaklarını dikmiş. Hemen arkasında mutfak tezgahında kahve kavanozu, su, şeker, cezve ve fincanlar içtimada, hazırola geçmiş gelecek haberi bekliyorlar :

- Efendim, oğlunuz ne iş yapar? Diyor, gelin adayının babası.

Annem gururla hafifçe dikilerek : - Oğlum yazardır, deyiveriyor.

Adamın yüzü bin parçaya ayrılıp yere düşüyor : - Kusura bakmayın, bu iş olmaz! Diyor.

Panikleyen annem : Neden ama ? Diye sorunca :

- Yarın sivri sivri yazılar yazar, kendine has fikirlerini birilerine dokundurur, mazaallah genç yaşta kızımı dul bıraktırırlar, o yüzden olmaz.

- Söz ! İtidalli yazılar yazacak, herkesi aydınlatacak, etliye sütlüye dokunmayacak.

- Ne yani polemik yapıp, kimseyle kavga etmeyecek mi?

- Yapmaz benim aslan oğlum.

- Olmaz !

- Haydee, niye ?

- Bu sefer de para kazanamaz, ratingi düşük olur, olmaz. Aç mı kalsınlar yani, olmaaaz !...

Allah'tan ondört senelik evliyim de böyle bir derdim yok. Yoksa yazık olurdu bana..

Sonra yazar oldun mu bu ülkede seni hicrete zorluyorlar. Bakalım sırada kim var ? Kimi göç ettirecekler?

Hicret edecek kadar servetin yoksa o mahkeme senin bu duruşma benim güzel Türkiye'min her karış toprağını dolaştırıp, gezdiriyorlar seni. Hatta beş yıldızlı otel konforunda , güzide hapishanelerimizde ağırlıyorlar, canım misafir olarak..

Yok , olmadı dava edilecek bir konun yoksa medyada diğer yazarlar ortada sıçan oynuyorlar, ortalarına aldıkları benliğinle...

Ha bu arada anneme sakın internette yazılar yazdığımı söylemeyin. O beni üç senedir iş arıyorum zannediyor, bir yerlerine inmesin kadıncağızın.....

Murat Heper


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
8 Kahveci oy vermiş.

 


 


Nesrin Özyaycı

 Yansımalar : Nesrin Özyaycı


   RADYO ŞİRİNNAR

RADYO ŞİRİNNAR 15 yaşında
Popüler kültür işte böyle kırılır!


"Şirinnar'a özel ödül Gaziantep'te yayın yapan Radyo Şirinnar, Radyo Yayıncıları Derneği (RAYAD)'ın düzenlediği "Radyonun Yıldızları Dinleyici Oylaması 2006" sonuçlarına göre Türk Halk Müziği'ne katkıları ve başarılı yayınlarından dolayı özel ödül aldı.
(21 Şubat 2007 Çarşamba 09:21)"

Ulusal, Yerel Basın bu manşetlerle verdi kentimize verilen bu ödülü...

Sabah çalışma odama girer girmez,bilgisayarımın sistem ünitesinin üzerinde duran eski radyomun, FM 101.0 ibresinde beni bekleyen sesi açar işime koyulurum. İnsan alışkanlıklarıyla, vefayla var olabilmekte. Gaziantep'te bende emeği olan basın/kuruluş/insanlara teşekkürler.

"Şirinnar Radyo" adını yerel türkümüzden alan anlamlı bir marka. Şirin bir radyo. Çalışanlarının hepsi değerli. Yönetim kurulu başkanı Sn. Ahmet Atılmış, kentimize radyoculukta "RAIAD Özel Ödülü"nü ekibiyle kazandıran önemli bir isim. Ancak firmalarda arkada gizli/güçlü bir ekip/kadın varsa o firma daha derli toplu devam etmekte mi? Ne dersiniz? Orda bir kadın var tanıdığım. Sesini bütün kentin iyi tanıdığı yürekli bir ses. Markete gidersiniz duyarsınız, arabanızda dinlersiniz... Bizden biri kendisi! Sevgili Özlem Karıncalı, radyo Şirinnar' ın önemli bir emektarı, müdürlüğün ötesinde. Bir "Mavi Okyanus"programı vardı beynimden izleri silinmeyen. Sanata, Şiire, Edebiyata, Yaşama renk veren bir programdı. Olmalı böyle iz bırakan programlar hep, devamını istiyoruz... Tıkanmış yürek/beyin damarları böyle programlarla açılır.

Martın 10'u,Cumartesi. Şirinnar'ın 15. yaş gününe davetliyim. Bu kadar genç bir radyonun beni etkilemesine şaşırdım,fanatik bir dinleyicisiyim!. Çankaya Plaza' ya doğru yola koyuluyorum. Sanki Ankara'da yaşıyoruz! Bu kente emek verenlere ne mutlu! Dersim vardı, gecikmeli de olsa beynim gitmemi istemişti. Gönderilen çiçeklerin arasından yolumu bulup, Plazaya giriyorum. Muhteşem bir kalabalık. Kulağımda aşina müziklerle, tıklım tıklım dolu bana benzer halkın arasında karşılanıyorum. Ne mutlu bize! Özümüzü unutmadan yaşayabilmek büyük erdem. "Biz birbirimize benzeriz, ver elini bana Eftelya" bizi bize hatırlatıyor. Düğünlerimizi de, ölülerimizi de duygularımızın istediği ölçüde yoğun yaşarız. Hani şair der ki "Hele bir gel Anadoluya, halaylarla gel, türkülerle gel..." Biz Fırat'ın kanlı sularından içmiş/yıkanmış bir kültürüz. İnkar edemeyiz. Halk/yerel olabilmek önemli öncelikle. Özümüzü evrensele taşıyabiliyorsak, -taşıyacağız- işte o zaman daha bir halay çekeceğiz dünyaya...

Çeşitli animasyon gösterileri bitiminde konser başlıyor. Yeninur Ada, Hakan Yeşilyurt yaşım gereği bana uzak adlar, ancak böylesi "Popüler" dediğimiz ne olduğu belirsiz kültüre/müziğe karşın bu genç ustaların çalışmalarına hayran oldum. Sahnede halay çeken gençlerle duygulandım. Zılgıtlar anlatır bir kültürün sevincini, ağıdını değil mi? İnsan olabilmenin erdemiyle yaşayabilmenin onuruyla duygulandım dinlediğim türkülerle bu gecede. Omuz omuza vererek daha neleri kıracağız bu şekilde çalışırsak!

Umut renginde bir radyom var, "Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler" diye özgün eserler/seslerle bize hitap eden. Arabesk den uzak, "Nostaljiden Güncele, Yerelden Evrensele" sloganıyla bizlere çok şey katan bir radyosu var bu kentin. Yöneticileriyle karşılaştığımda "Bizi var eden sponsorlarımız, dinleyicilerimizdir..."diye sık sık duyarım.

Basın toplumu kucaklıyorsa vardır/yaşayacaktır değil mi? Bu organizasyonda Sponsorluk eden "Aşama Dersanesi, Ak Kömür, Pizza & Cafe, BP Gaz Bölge Bayii Şafak Gaz, Özer Taşımacılık, Ata Kreş ve Anaokulu, Bağdaş Dekorasyon, Ak Kömür" bu değerli organizasyonun oluşumunda verdiğiniz maddi destek çok önemliydi! İşte tanıtım/reklam böyle olmalıdır diye düşündüm. İnsanların ruhlarını doyurdunuz/arındırdınız verdiğiniz destekle. Kaçıncı doğum gününüz olacak bilmiyorum, ancak bir sonraki böylesi bir etkinliğinizde sizi geri çevirmeyeceğim. Ancak önemli olan "gönül sponsorluğu" değil mi?

"İyi ki gelmişim..."diye ayağa kalktım kulaklarımda "Türkülerle gömün beni...", "işte gidiyorum çeşmi siyahım..."ağıtları çalıyordu. Duygu yüklenmiş, mekanik bir dünyanın dışına sıyrılabilmeyi başarmıştım...

İnsanımızın morali bozuk; belirsizlikler, siyasal-ekonomik açmazlar, kirlenmişlikler çok fazla. İşte böyle etkinliklerle rahatlayacağız. Emeği geçenlere sağ olun diyorum katılanlar adına...

Nesrin Özyaycı
http://www.nesrinozyayci.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


BİR GÜN GELİR SENİ SEVENİ SEVMEYİ ÖĞRENİRSİN

Bir gün gelir..
Seni sevmeyi öğrenirsin.
Yıllara boğulmuş olsan da
Bir gün esmer,bir gün sarışın
Sabah Avşa'da da olsa, kızıl bir geceden sonra
Dudaklarında üzüm tadında şarapla.
Gönülden gönüle bir sıcak rüzgar olup
Esip dursan da Kalamış ta.

Bilirsin ,
Tek kucak vardır seni seven.
Sessiz,eski bir bizans kalesi , mağrur.
Sabırlı, yavrusunu bekleyen ana, şefkatli.
Sevecen, erkeğini bekleyen kadın,sıcak.
Telaşsız.. hesapsız..öfkesiz..

Hayatının bir yerinde durmuştur.
Bilirsin. Ne denli yok saysan da.
Hissedersin değer vermesen de.

En ücrasına gitmiş olsan da Marmara'nın
Ve hangi cehennem ateşine vursanda dudaklarını.
İlle de özleminden cayır cayır yansan da
İçindeki devleşen cüceler var ya
Hiç durmadan fısıldasa da kulağına
''sen sana yetersin'' dese.

Bittiğin yerde tükenirken.
Her tükenişinde biterken.

Bilirsin. Ne denli yok saysan da
Hissedersin değer vermesen de

Seni bir seven vardır
Hayatın bir yerinde yaşanmıştır
Bir vakitte.
Sen çekip giderken
Seni hep seven kalmıştır.

Sema Çevik(YILDIRIM)

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu



İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

İnternet sayesinde istediğiniz bir çok bilgiye sadece bilgisayarınız yardımıyla ulaşabilirsiniz. Bu kadar faydalı olan İnternet, son zamanlarda gereğinden fazla kalabalıklaştığı için doğru bilgiye ulaşmak sorun haline gelmiştir. Özellikle son dönemlerde yaygınlaşan yanılsama reklamları sayesinde, sık sık istemediğiniz web sayfalarına girebilirsiniz. Aşırı bilgi yığını arasında kaybolmak yerine, öncelikle ne aradığınızı en baştan belirlemeniz gereklidir. Başlangıç olarak web sayfası yapacağınız arama motorunu belirlersiniz. Örneğin http://www.google.com.tr/ .

Daha sonra kaynak bulmaya çalıştığınız konuyla ilgili anahtar kelimeleri belirlemeniz gereklidir. Mesela hafta sonu için tiyatroya gitmek istiyorsunuz ve gitmeyi düşündüğünüz oyun için adres, telefon numarası, oyun saatleri, oyunun oynandığı günler gibi bilgilere ihtiyacınız var.

Öyleyse güzel bir örnekle başlayalım. Örneğin: Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde "Leyla ile Mecnun" oyununa gitmek istiyorsunuz. Sadece "harbiye" yazarak sonuca ulaşamazsınız. "Harbiye Muhsin Ertuğrul" yazdığınız zaman, ilk doğru adımı atmış olursunuz.

Örnekleri dilediğiniz kadar çoğaltmak mümkün. Önemli olan doğru kelimeleri kullanmak, yani doğru soruyu sorarsanız, doğru cevabı almanız mümkün olur. Bu kadar bilgi yeter. Sizlere birkaç web sayfası tavsiye ederek devam ediyorum. http://games.flabber.nl/ kısa yolunda birbirinden güzel flash oyunlar oynayabilirsiniz.

İstanbul hakkında her şey için http://www.istanbul.net.tr/
İşte bu da hem orijinal, hem uçuk, hem çatlak ve hem de sıra dışı bir web sayfası http://juliendav.com/ uyarmadı demeyin.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20070320.asp
ISSN: 1303-8923
20 Mart 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com