 |
 |
|
12 Kasım 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Ar damarları çatlamış!.. |
İyi haftalar,
Böyle canlı bir memleketin vatandaşı olduğum için gururluyum. Canının sıkılmasına imkân yok. Her daim canlı, dinamik bir o kadar sorunlu ama her köşesiyle dipdiri bir memleket. Ekmeğini yazarak kazanan bir köşeci olsam, vur patlasın çal oynasın yaşarım hayatı inanın. Ne konu sıkıntısı çeker insan ne de ben gibi arasıra kaçak güreşir. Günde 1 saat çalışıp 23 saat eğlenmek mümkün bu memlekette. Neden mi? Gelin isterseniz gündemden gündem beğenelim.
Cumartesi bir büyük gündü. 69 yıl önce cismen kaybettiğimiz ama ruhen Dünya durdukça kaybetmeyeceğimiz bir büyük insanı andık milletçe. Rekorlar kırdık. Anıtkabir'i, Dolmabahçe'yi ziyaret ettik yüzbinlerce. Bu yüce insan daha 10 yıl önce kendisini yerden yere vuranları, saygı göstermemek için törenlere katılmayanları bile ayağına getirtti. Ama aynı zevat bir yüce huzurdan ayrılıp bir diğer kendilerince yüce huzura daha çıktılar. Petrolün ve Kâbe'nin başına oturmuş, kendini halife sanan bir Arab'ın makamını şereflendirdiler. Bu güzel memleketin en tepesindeki, bu milletin onurunu ve gururunu Dünya'ya taşımakla yükümlü 2 kişi Arab'ın kral dairesine resmi ziyarette bulundular. Hatta bir koca Devlet Nişanı bile taktılar entarisine. Ne için? 1.2 trilyon dolardan kısmetlerine düşmesi muhtemel üç beş kuruş için.
Din tüccarlarının, şeriatçı neferlerin düşman ilan ettiği Atatürk'ün anma gününde, kendini halife belleyen Arab'ın Türkiye'yi ziyaret etmesi, onu uçağın merdivenlerinde karşılayan zevatın genlerine işlemiş fikirleri düşünüldüğünde pek ters değil elbette. Ama bu milletin onurunu koruyacağına yemin etmiş o 2 kişinin bu davranışını hoş görmek te hiç mümkün değil. Bunu dışişlerinin bir protokol zaafı olarak ya da Cumhurbaşkanı Gül'ün yıllarca kralın himayesinde çalışmış olmasıyla açıklamanın da benimle dalga geçmekten farksız olduğunu söylemem gerek. Ne kulp takarlarsa taksınlar, nasıl kitabına uydurmaya çalışırlarsa çalışsınlar, yukarıdaki foroğraf bir kepazeliktir. Bunu bu milletin bir ferdi, bu güzel memleketin bir çocuğu olarak söylüyorum. Ve böyle yöneticilere mahkum olduğum için de boynum bükük duruyorum. Hepiniz için iyi bir hafta olsun. Esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
 |
Eski Dost : Ayşegül Erden
İŞTE BÖYLE BİR ŞEYDİR AŞK... |
|
bazen deli çarpar yürek, sanki duruvecektir bir soluk daha alınca...
bazen gökyüzünde bir yıldız çok daha fazla parlar diğerlerinden, oysa o kadar miniciktir ki...
bazen onca gürültünün içinde yalnızca bir tek sestir boğazınızda atan...
bazen bir dağın zirvesine çıkmak ve bazen okyanusların dibine gömülmek!
bazen son sesine kadar açmak müziği ve alabildiğine haykırarak eşlik etmek şarkılara... bazen son ses çalan müziği duymamak!
bazen hiç beklemediğiniz bir anda kulağınıza fısıldanıveren iki sözcük... bazen binlerce sözcüğün anarşisi!
bazen çok neşeli başlamak güne... bazen anlamsızca öfkeli saldırmak!
bazen bir öykü yaratmak basit bir dokunuştan... bazen nefret etmek teni saran kollardan!
hep beklemek... beklemek yanıbaşındayken bile özlemle, bazen gelişini ertelemek!
bazen adını en kutsal sözcük sayarak başka dillerin anmasından sakınmak... bazen dünyanın en çirkin sözü dilden dökülüyormuş gibi adını söylemekten bile kaçınmak!
bazen hoşgörü... bazen anlayışsızlık!
bazen tükenmez sonsuz sevgi dolu geceler... bazen gecelerin ızdırabı!
bazen dümdüz, engelsiz bir yol... bazen labirent!
bazen yaşamın zirvesi ve bazen dibi!
Ölümü düşlemek bazen... bazen yaşamak için çılgınca sarılmak dört koldan hayata!
Ve hep aynı son
ve hep gidişler
ve hep yarım yaşanmışlıklar
ve hep akıllarda kalan
ne eksikti
ya da ne fazlaydı
yanıı hep bilinen ama asla dillendirelemeyen sorular
ve hep buruk gözyaşları
ve yaşadıkça
hep birlikte gidemediğin yolların gölgesi yüreğinin girintilerinde
Aşk böyle bir şeydir işte...
Ayşegül Erden
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
ATATÜRK VE YAS
"Göğe baktım, yarıya inmiş bütün bayraklar,
Yere döndüm, hıçkırık kesilmiş hep sokaklar...
Ey Atam senin için ağlıyor; yer de, gök de,
Onlar daha çok zaman böyle ağlayacaklar "
F.Nafız Çamlıbel
diye başlıyordu, lise yıllarında, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Törenlerinin birinde okuduğum şiir. "Onlar daha çok zaman böyle ağlayacaklar" Ben bu kadar uzun ağlayacağımızı tahmin etmemiştim ve zaten istememiştim de, eminim sizde istemezdiniz Atam!
Sevgili Atam, Siz, bir zamanlar üç kıtaya hâkim olan Osmanlı Devleti'nin önemli bir komutanı olarak 1.Dünya Savaşı'ndan yenik çıktığımıza tanık oldunuz. Ağır şartlar içeren antlaşmaların imzalanması sonucunda ülkenizin düşman kuvvetlerince karış karış paylaşıldığını gördünüz. Sizi yönetenlerin çaresizliğini, acizliğini, teslimiyetini gördünüz. Anadolu halkı fakir, zayıf ve hastayken düşman gemilerinin boğazlarda saraya nispet yapar gibi rahatça salındığını gördünüz. Ama ağlayıp hayıflanmadınız çünkü ağlamakla kaybedilecek zamanınız yoktu çünkü ağlamak zayıflıktı, acizlikti yenilgiyi kabul etmekti. Oysa hükümetiniz yenilgiyi kabul etmişti ve düşman kuvvetleri zaferlerini kutluyordu. Ama siz inandınız, kendinize inandınız, halkınıza inandınız, silah arkadaşlarınıza inandınız. Onca imkânsızlıklar altında; keskin zekânız, mükemmel organizasyon yeteneğiniz ve çalışkanlığınızla bütün dünyayı hayrete düşüren bir savaş verdiniz. Kısa ama yorucu bir zaman diliminin sonunda Osmanlı Türk İmparatorluğu'nun enkazından Türkiye gibi diri ve dinamik bir devlet çıkarma başarısını elde ettiniz. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra söylemiş olduğunuz şu söz beni en çok etkileyen sözlerinizden biridir. "Asıl savaş bundan sonra başlıyor" Çağdaşlaşmak yolunda birçok devrim yaptınız daha doğrusu devrim tohumlarını toprağa attınız ama onların büyüyüp serpildiğini göremediniz, öyle yorgun ve hastaydınız ki adeta aramızdan çok erken ayrılacağınızı biliyor gibi Türk Gençlerine şu sözleri sarf ettiniz "Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve idame edecek sizlersiniz"
Şimdi kendi kendimize sormamız gereken soru şu; bizler cumhuriyeti yükseltebildik mi? Bizler demokrasiyi geliştirebildik mi, bizler laikliği hakkıyla yaşıyor yaşatabiliyor muyuz, bizler bilim ve fende dünya tarihine adımızı yazdırabildik mi, bizler ekonomi de dünyada üst sıralarda mıyız, bizler eğitimde örnek alınacak ülkeler arasında mıyız? Bizler her sabah söylediğimiz "Türküm, doğruyum, çalışkanım" sözlerinin hakkını veriyor muyuz? Tarihinde şimdiki şartlardan daha kötü bir durumdayken tüm dünyaya kafa tutmuş bir milletin çocukları olarak yine aynı şeyi yapabiliyor ve dünyaya kafa tutabiliyor muyuz?
Sevgili Atam; bu 10 Kasımda senin için ağlamayacağım ve yas tutmayacağım. Bu 10 Kasımda söylemiş olduğun şu sözler üzerinde düşünüp kendimi sorgulayacağım.
"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı
alışkanlık haline getirmiş milletler; önce onurlarını, sonra
özgürlüklerini ve daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkûmdurlar."
Feyzan Çoban
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Erken Teşhis
01 ocak 1973 yılında, Edirne'nin Uzunköprü kasabasına bağlı şirin bir nahiyesinde dünya ya gelmişim. Herkes yeni bir yıla girme sancılarında iken, annem kırkbir yaşında beni doğurma sancılarında imiş.
Üç yaşımda kulağıma kaçan küçük bir buğday tanesinin, hayatım da büyük sağlık sorunlarına neden olacağını düşünememiş kimse.
Oniki yaşımda iken olmam gereken kulak ameliyatım, ben o yaşta iken ölen babamın arkasından unutulmuş.
Oysa unutulan, dikkate alınmayan kulak ameliyatım ile birlikte, sağlığımı ve sağlıklı bir yaşamı elimden aldıklarının farkında bile değillermiş.
Ailemin kendi ihmalkârlıklarını, 'Allah'tandır' diyerek geçiştirmeleri ise kabul edilir gibi değil.
Geç kalınmış bir tedavi de, tıbba yüklenmek kabul edilir gibi değil.
Bana herzaman şunu söylemiştir insanlar;
'Tıp kansere bile çare bulmuş, kaldı ki senin sorunun kulakta, kanserin yanında kulak problemi bir hiç kalır.( Küçümsenerek söylenir bu söz herdefasında)''
Bende;
'Evet, tıp ve teknik çok ileride. Kansere çözümler, yeni tedavi yöntemleri bulundu, haklısınız. Ama bir de şöyle düşünelim.
Bir insan kanser olup yirmi yıl sonra hastaneye gider de, doktorlardan yardım isterse, ilerleyen teknik ve bulunan yeni tedavi yöntemleri ne kadar yardım edebilir bu insana ve kansere,' diyerek izah etmeye çalışmışımdır.
'Yapay kulak yerleştirerek duymanızı sağlayabilirdik aslında bayan Ada' demiş ve devam etmiş ti doktorum, 'siz yıllar boyunca, sağ kulağınızda ki kronik orta kulak iltihabından muzdarip bulunmakta olup, bu iltihaplanmanın kaynağıda orta kulak bölgesinde mukoza yapısının kronik bir biçimde iltihaplanmış olduğundan ileri gelmektedir. Bu sebepten dolayı da, bu bölgede şişme ortaya çıkmakta ve yine ayrıca daha fazla mukoza üretmektedir. Bunun yanısıra yine orta kulak bölgesinde, deri dokusu öbeklenmesi oluşmakta (bu 'cholesteatoom' olarak adlandırılır) ve deri dokusu öbeklenmesinden dolayı da kemik yapınızda (kulak içi kemikçikleri) hasarlara yol açmıştır.
Bu gibi iltihaplanmaların tedavisi , iltihaplanmanın ve hastalıklı mukozanın bir ameliyat ile buradan yok edilmesi ve bilhassa sizin durumunuz gözönünde tutularak ta ayrıca 'radikal oyuk' tatbik edilmesi gerekmiştir. Bunun manası da, normalde birbirleri ile bitişik yarık biçiminde temasta bulunan orta kulak boşluğu ile onun arkasında bulunan boşluğun (mastoid) daha yakın bir şekilde birleştirilmesinden müteşekkildir. Bu gibi bir müdahelede, tekerrür edici bir iltihaplanmanın oluşum olasılığı az olup kulak bölgesine yapılacak olan poliniksel gözlemler ve kontroller daha kolaylaşmış olacaktır. Ancak, ben sizin kulağınıza 1993 yılında ameliyat ile müdahele etmeden önce, sağ iç kulakçığın tamamen işlevi sona ermiş bulunmaktaydı. İç kulakçık, esasında duyma işlevi gören organdır ve dışarıdan aldığı sesleri iç kulağa taşır.
Sizin durumunuzda iç kulakçığın neden fonksiyonlarını kaymetmiş olduğu bilinmemektedir.
İkinci sorun, son zamanlarda sizin sol iç kulakçığınızın fonksiyonlarında gerileme olduğu gözlemlenmiş, neredeyse tamamen işlevini yitirme pozisyonuna gelmiştir. Bu durum içinde yapabileceğimiz herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Maalesef görevini yapamayan bir iç kulakçık ameliyata tabii tutulamaz. Sizin vakanızda duymak için kullanacağınız duyma aygıtıda yardımcı olamayacak, ancak bu problemi ortadan kaldırmak içinse 'Cochleaire implantasyon'(yapay kulak) yoluna gidilmesi gerekecektir. Bu gibi ameliyatlarda iç kulakçığın içersine bir elektrot yerleştirilir ve bu elektrotta güçlendirici bir aygıta bağlanarak dışarıdaki seslerin bu elektrot vasıtası ile iç kulakçığa aktarılması sağlanır. Fakat bunun için sağlıklı bir orta kulağa sahip olmanız gerekir buda sizde mevcut değil. Üzgünüm.'
Ben de üzgünüm fakat bu bir işe yaramaz, hastalığımı kabullenmem ve kendime itiraf etmem uzun sürdü. Herşeye rağmen kulaklarımı seviyorum ve onlarla nasıl yaşamam gerektiğini öğrendim.
Tekniğin ve tıbbın çaresiz kaldığı ve çaresizliği yaşayan bir insan olarak, sadece şunu hatırlatmak istiyorum. Unutmayın en etkili tedavi ''ERKEN TEŞHİSDİR''
Yaşamınız boyunca duyabilmenin değerini bilerek ve tadını çıkararak yaşamanız dileklerimle.
Beyhan Ada
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
ADLİYE DE TAKUNYASI KALDI..!
ATATÜRK hariç,
Şimdi herkes tarikatcı oldu..!
hemde Göz göre göre
Herkesin duyduğu ve yaşadığı gibi
Tv'ler de programlar aynen Fethullah efendinin istediği gibi
Gazetelerde köşe yazarları
tarikat-ı umumiye den yetişme ışık çocukları..!
Donu başına geçmişler de,bacak arası gol yiyenler de
yani cümle takviye, tarikatcı olmuşlar..!
Politikacıları saymıyorum.
Meclis-i mebusanlar zaten belli
katip-i umumiye ise dünden razı
Doktorlar,mühendisler,avukatlar
dj'ler vokalistler,futbolcular
iş alemi ile çiş alemi ne varsa
cümle takviye, fethullah efendinin izindeler..!
ılımlısı,ılımsızı...
imamı,papazı...
Ülkenin dört bir yanı, fethullah efendinin çiftliği
İçinde ördekleri ve de gazları
Yolunuyor tavukların kanatları..!
Ey cumhuriyet-i umumiyenin evladları
Ne ettiniz damarlarınızdaki asil kanları???
Yıkılıyor bir bir ülkenin duvarları..!
Adam ABD 'de başbakanın şerefine yemek veriyor
Kanunlar adama ihbar çekiyor
Adam ihbar, ihtar dinlemiyor
yaktı ışıkları yürüyor..!
Adliye de takunyası kaldı..!
Bekliyorum ortaya çıksın o yürekli savcı
tutsun şu takunyanın zaptını..!
Mete Çağdaş
mettecagdas@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
 |
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
 KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
Yeni haftanızın getireceği bazı çalkantıların ışığında çok şeyleri anlayacaksınız sevgili koçlar. Aslında pek hoşunuza gitmesede özeleştirinizi yapmanız için ideal bir dönemdesiniz. Bilançoların gündemlerinize yerleşeceklerinden emin olabilirsiniz.
 BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs)
Yepyeni fırsatların altın tepsilerde sunulacakları güzelim bir haftaya girmektesiniz sevgili boğalar. Beklenmedik teklifler ve gerçekten gündemlerinizi değiştirecek yeniliklerin talihlileri olacaksınız. Hedeflerinizi yeniden gözden geçirin ve inançla onlara sarılın.
 İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran)
Beklentileriniz doğrultusunda yakınlarınızdan çok değerli destekleri alacağınız bir hafta sizleri beklemekte sevgili ikizler. Son aşamada bulunan sözleşmeler de artık son virajları almaktasınız. Onay bekleyen finansal projelerinizde beklediğiniz sonuçlara ulaşmanıza az bir şey kaldı.
 YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz)
Hayli zamandır dargın veya uzak durduğunuz bir yakınınızdan sevindirici haberler almak üzeresiniz sevgili yengeçler. Herşey daha güzel olacak yeter ki diyaloglardan kaçınmayın. Sosyal yaşantılarınıza belli bir denge getirmeye özen göstermelisiniz.
 ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos)
Aşırı beklentileriniz sizleri oldukça yıpratmaktalar sevgili aslanlar. Gurur savaşları yüzünden ilişkilerinizde de beklenmedik kırgınlıkları yaşayabilirsiniz. Herşeyde bir hayır vardır diyerek izlemeniz gereken en uygun yolu bulmayı tercih etmelisiniz.
 BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül)
Çekingen kaldığınız bazı konularda bu hafta sizleri rahatlatabilecek yeni haberler alacaksınız sevgili başaklar. Yeni haftanızda tereddütlere saplanıp kalmaktansa bir an evvel sağlıklı seçimlere yönelmeyi tercih etmeniz yararınıza olacaktır. Karar sizlerin başaklar.
 TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim)
Çok önemli değişimlerin gündemlerinize yerleşecekleri yeni bir haftanın eşiğindesiniz sevgili teraziler. Bazı şeylerin artık eskisi gibi olmayacaklarını kısa zamanda göreceksiniz. Manevi çalkantılara takılı kalmadan bu transformasyonları fırsat bilmeli ve kararlılıkla ileriye bakmalısınız.
 AKREP (23 Ekim-22 Kasım)
Uğrunda uzun süredir mücadele verdiğiniz bir konuda yeniden başa döndüğünüzü göreceksiniz sevgili akrepler. Herşeye rağmen yaşamda bazı şeyleri zorlamakla bir yerlere varılamayacağını kabul edeceksiniz. Yeni atılımlara odaklanmalı ve kesinlikle ileriye bakmalısınız.
 YAY (23 Kasım-20 Aralık)
Heyecan yaratıcı müthiş güzel haberlerle süslenmiş bir haftaya giriyorsunuz sevgili yaylar. Telefon görüşmeleri ve kısa mesajların gündemlerinize oturacaklarından emin olabilirsiniz. Yeniden doğuşların yaşanacakları gelecek günlerde sürprizler sizleri bulacaklar.
 OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak)
İkili ilişkilerde tansiyonların ayyuka çıkacakları yeni bir haftaya hazırlıklı olun sevgili oğlaklar. İşyerlerinizde bilhassa gizli düşmanların varlıklarını hissedeceksiniz. Muntazaman düşüncelerinizi meşgul eden bir yakınınızın varlığı ise sizleri yormakta. En büyük derdinizde bu aslında oğlaklar.
 KOVA (20 Ocak-18 Şubat)
Yeni haftanızda sakın kendi başınıza ani kararlar almayı denemeyin sevgili kovalar. Askıya aldığınız bazı projelerinize yeniden sarılmadan önce mutlaka iyice düşünmelisiniz. İletişimlere önem vermeli ve diyaloglarda ısrarcı olmalısınız. Stres yüklü günler önünüzde kovalar. Herşey size bağlı elbette.
 BALIK (19 Şubat-20 Mart)
Son zamanlarda canınızı sıkan bir takım meşgalelerden nihayet kurtulmak üzeresiniz sevgili balıklar. İhtiyacını duyduğunuz yardımları ve finansmanları bularak çok rahatlayacaksınız. Zaman içinde kendinizi kaptırdığınız izolasyonlardan artık ivedelikle uzaklaşmalısınız. Risk almaktan kaçınmayın.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.800 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır. Yukarı
|
İSİMSİZ KADINLAR
İsimsiz kadınlara yazılmış,
Binlerce şiir var.
Kokularıyla, tenleriyle, gözleriyle
Yaşar, şiirlerde kadınlar.
Binlerce kadının,
Yazarken ismini unutanlar,
Ya da isimlerini kelimeler içindeki
Suskunlukta bırakanlar.
Çağrıya, bir "Çağırılmayan Yakup"
Olmadığı için evinde bekleyen,
İsmini duymadığı için
Çağırılmadığını sanan,
Kadınlar...
Sevilen ama bilemeyen,
Binlerce kadın var.
Aslı Sarıoğlu
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
ben.sen.o@kahveciyiz.com
Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.
Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.
Yukarı
|
 |
İşe Yarar Kısayollar
Şef Garson : Akın Ceylan |
|
YouTube, Google Video, MySpace, Dailmotion... Bunlar internetten video seyretmekten zevk alanların favori siteleri. İyi güzel de bu seyrettiğimiz videoları bilgisayarımıza kaydedip sonra dilediğimizde açıp açıp seyretsek fena olmaz mı? Bu iş için epeyce peogram var, ama bunların bir de online onlanları yani web üzerinden sizin için yapanları var. İstediğiniz videonun linkini ilgili yere yapıştırdığüınızda o size kaydetmeniz için geçerli olacak linki veriyor. Size kalan sağ tuşla "Save as" komutunu seçip dosyayı istediğiniz yere kaydetmek. Unutulmaması gereken şey, internet üzerinden seyrettiğiniz videoların flash video olup "flv" uzantısı taşıması. kaydettiğiniz dosyaların uzantısını flv olarak ekledikten sonra ilgili oynatıcıyla açabilirsiniz. Aşağıda size bir de güzel media player önereceğim. Onu yükleyip rahatlıkla kullanabilirsiniz. Şimdi hangi videoyu yüklemek istiyorsanız onun linkine tıklamak için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz.
YouTube için: http://www.ripzor.com/youtuberipper.html
GoogleVideo için: http://www.ripzor.com/googleripper.html
MySpace Video için: http://www.ripzor.com/myspaceripper.html
Dailymotion için: http://www.ripzor.com/dailymotionripper.html
Bir de YouTube dosyaları dilediğiniz formata çevirerek kaydetmenize yardımcı olan bir site var ki, onu da mutlaka deneyin derim. http://vixy.net/ YouTube linkini yapıştırıp, istediğiniz formatı da seçip size yükleme için dosyayı hazırlamasını bekliyorsunuz. Gerisini biliyorsunuz zaten.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.8.3683 / Windows / 4.48 MB http://www.gomplayer.com/down/GOMPLAYERENBETASETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
Yukarı
|
|
|
|
|
|
